KIZIK ; Ciddi, Güçlü , Bilge

NAFİ ÇAĞLAR KIZIKBEYİ

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim

Kızık Boyu Cilt 2

KIZIK BOYU Cilt 2 Türkiye Kızıkları 

  KIZIK BOYU Cilt 2 Türkiye Kızıkları

 


Sevgili Boydaşlarım;
1997'den bu yana üzerinde çalıştığımız ve Türkiye Kızıkları için bir başvuru kitabı niteliğine sahip olan "KIZIK BOYU Cilt 2 Türkiye Kızıkları" adlı kitabımızın, boydaşımız Hakan Ceylan'ın girişimiyle TANITIM ETKİNLİĞİ ve İMZA GÜNÜ olacaktır. Sonrasında da KIZIK BOYU TOPLANTISI yapılacaktır.İstanbul ve yakın illerde olanları özellikle bekliyoruz.İstanbul'da yaşayan ve bizim ulaşamadığımız boydaşlarımızı da bilgilendirir ve yönlendirirseniz memmun oluruz.

Tarih ; 26 Mayıs 2017 Cuma 15:30 
Yer    ; Sultangazi Belediye Binası 




UYARI !

Yazılardan, kısmen ya da tamamen - eser sahibinin (
Nafi Çağlar Kızıkbeyi ) adını kullanmadan - alıntı yapmayınız...

 

KIZIK BOYU Cilt 2 ( Türkiye Kızıkları )

Kızık Boyu kitabının 2.Cildi (Türkiye Kızıkları) ;
tam 20 yıllık emek ve 7 aylık dizgi çalışması sonucu çıkmıştır.


KIZIK BOYU Cilt 2 ( Türkiye Kızıkları )








 
 KIZIK BOYU Cilt 2 (Türkiye Kızıkları )

KIZIK BOYU  - Cilt 2    ( Türkiye Kızıkları )

          Türkiye'deki Kızık Boyu'nu / Kızık köylerini detaylı bir şekilde inceleyen bu eser ;2016 yılı Kasım sonuna kadar yayımlanacaktır. 
Buradan takip edebilirsiniz.

Yayınevi Fiatı 60 TL olan bu kitabı temin için ;

1 ) T.C. Kızık Boyu Dernekler Birliği ( Türkiye Kızıklar Fed.) üyesi olan ;
      1.G.Antep Mihmadlı Yörük Türkmenleri Derneği 
      2.Tarihi Bursa Kızık Köyleri Dereneği
      3.Bolu Kızık Köyü Derneği
      4.G.Antep Pekmezci Köyleri Derneği
      5.Tokat Kızık Köyü Derneği

Yönetim Kurulu ve Üyelerine kargo ve kdv dahil ; 40 (KIRK) TL


2) Türkiye'de diğer Kızık Boyu mensuplarına kargo ve kdv dahil olmak üzere ;  45 ( KIRKBEŞ) TL

3) Diğer almak iseyenlere kargo ve kdv dahil ; 50 (ELLİ) TL


almak isteyenler 134 595 16 nolu posta hesabına ödeme yaptıkan sonra ;

   İletişim için : 0542.421 97 84  nolu telefona Ad soyad ve oturma yeri (adres) bilgilerini ileti (mesaj) olarak gönderdiklerinde kitap   5(BEŞ) iş günü içinde ellerine ulaşacakır.Ya da siteden (altta - talep formu ) sipariş verebilirler...
 

KIZIK BOYU 2  ( Türkiye Kızıkları ) 

NAFİ ÇAĞLAR  KIZIKBEYİ

  

“İlig bolsa isiz, ajunug buzar

    Kızıklısı bolmasa, yoldın azar”



   

ÖNSÖZ

Bilindiği gibi milletleri millet yapan temel unsurların başında ırk, tarih, dil, kültür, din yer alır. Maddi, manevi değerlerle bütünleşen bu unsurlar, yaşanıp, yaşatılarak o milletin günlük yaşantısına girer ve o milletin dünya milletleri arasındaki yerini belirler.

 Bu unsurlarını zayıflaştırmış, diğer bir anlatımla yozlaştırmış milletler dünya milletleri arasında zayıf, tamamen unutmuş milletlerde yok kabul edilir.

 Bu unsurların korunup kollanmasına ilişkin milletimize yapılmış tarihi vasiyetler bulunur. Orhun Abidelerinde taşlar kazınıp, kayıt altına alınmış tarihi vasiyetin birisinde, “Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş, tatlı söz ve yumuşak kumaşla  önce uzak milletleri kendisine yaklaştırır, sonra kötü şeylerini o zaman düşünürlermiş” denilir.

 Tarihte Çin milleti tarafından yapılan bu kültür yozlaştırması, günümüzde doğulu ve batılı pek çok millet tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu kötü niyetli milletler tarafından Anadolu’da yetmiş iki millet var safsatası ile başlatılmış olan bu eylem ve söylemler, günümüzde otuz altı etnik gurup var söylemleri ile devam ettirilmektedir.

 Kendisini Oğuz, Kazak, Kırgız, Özbek, Uygur gibi üst Türk boyları, Kayı, Bayat, Kızık, Bayındır, Çepni, Salur, Noğay, Çavuş, Ahbaza, Lezgi, Misket, Azak, Çiğil, Alaş, Zaza, Kurmançi, Türkmen, Yörük, Barak gibi alt boyları  ile aşiret yapıları ve Alevi, Sünni gibi ibadet biçimleri ile tanımlayan insanlarımız bir birinden farklı gösterilmeye çalışılmaktadır.

 Araştırmacı Yazar Nafi Çağar beyin titiz çalışmalar sonucu yayın hayatına geçirdiği Türkiye Kızıkları II. Adlı bu eserin önemli bir boşluğu dolduracağı ve Türk Milletini böl, parçala, yut oyunlarında kullanmak isteyen  kötü niyetli milletlere iyi bir cevap olacağına inanıyorum.

 Bu önemli eseri yazıp, yayın hayatına geçiren cemiyet ve düşünce adamı değerli araştırmacı arkadaşım Nafi Çağlar beyi kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.

                                                                                       Araştırmacı Yazar                      
                                                                                       İsmail UÇAKCI











  ( sayfa 117 Gürcistan başlığının sonuna eklenecek)  alttaki yazı

..............
3. Yıldız-Alp/Yıldız Han: Sembolü tavşancıl. Oğulları: a) Avşar/Afşar: “Çevik ve vahşî hayvan avına hevesli” mânâsındadır. Hazistan Beyleri, Konya’daki Karamanoğulları, İran’daki Avşarlı Nâdir Şah ve hanedanı, Ürmiye ve Horasan Afşarları bu boydandır. b) Kızık: “Yasakta pek ciddi ve kuvvetli” mânâsındadır. Gaziantep, Halep ve Ankara çevresindeki Kızıklar, Doğu Gürcistan’da ve Şirvan batısındaki ovaya Kızık adını verenler bu boydandır. c) Beğdili: “Ulular gibi aziz” mânâsındadır. Harezmşahlar, Bozok/Yozgat-Raka/Halep çevresindeki Beğdililer, Kürmanç Badılları bu boydandır. d) Karkın/Kargın, “Taşkın ve doyurucu” mânâsındadır. Akkoyunlu-Dulkadiroğlu ve Halep-Hatay bölgesindeki Kargunlar, Doğu Anadolu ve Âzerbaycan’daki ilkbaharda eriyen karların suları ile kopan sel ve su kabarmasına da Kargın/Korkhun denilmesi bu boyun adındandır.
...........( Kaynak;terekemeler.com)
 
     Gürcistan'da geniş alanda yaşayan ve kalabalık nüfusları olan Terekemeleri temsilen,Türkiye geneli Yörük Türkmen toplantılarının çoğuna katılan  Mustafa Yıldız'ı selamlıyorum.

 ( sayfa 117 Gürcistan başlığının sonuna eklenecek) 





Bu eseri;

Oğuz Atam'dan günümüze bütün atalarımıza,
Yemen şehidi; Büyük Hacı Ağa oğlu dedem Hasan Ağa'ya,
Mihmadlı Oymağı'nın son beyi babam Memik Kiya'ya,
Derviş Aliler Obası'nın son büyüğü dedem Ali Tan'a,
yaşarken ihmal ettiğim, rahmetli anam Zöhre Çağlar'a,
tarih bilincine sahip olan bütün Türkler'e,
Turan Toyu'na, Oğuz soyuna, Kızık Boyu'na,
Mihmadlı / Mahmatlı / Budunlu Oymakları'na,
vatanına sevdalı gerçek Yörük Türkmenler'e,
Türkiye'de; duruşlu dernek başkanlarına,
bütün dava arkadaşlarıma, yoldaşlarıma,
yetiştirdiğim öğrencilerime, meslektaşlarıma,
Dik duruşuyla tanıdığım Hüseyin Dikme'ye,
eşi Ayşe hanım anama ve kızı Zeynep'e,

yavrularım Alperen Buğra ve Hasan Memik'e,
ati de bizi temsil edecek bütün Türk çocuklarına


ithaf ediyorum...



 



( Sayfa 275 Ballık başlığının sonuna eklenecek)

Merhaba ben Gökhan Taşdelen.

Gaziantep'in Küllü Köyündenim.Kızık Boyuna mensubum.Atalarımın, dedelerimin göçlerini anlatacağım.Dedemin dedesinin babasının adı Kızıklıoğlu Mamet.Kızıklıoğlu Mamet 5 kardeşin en küçüğü diğer kardeşlerin adları bilinmiyor.Bu 5 kardeş çok uzak  diyarlardan, Horasan'dan yahut orta asyadan göçüp Gaziantep'in Yavuzeli tarafındaki Ballık Köyü'ne
yerleşiyorlar.Birkaç yıl orada yaşadıktan sonra, döğüşüyorlar kan davası çıkıyor ve kardeşlerden 3 ü,Kızıklıoğlu Mamet de dahil olmak üzere köyden göçüyorlar.Halep tarafına giden diğer Türkmenlerle beraber Halep'e göçüyorlar.Bu 3 kardeş orada da rahat durmuyor ve Halep'deki bir beyle döğüşüp, tekrar Antep tarafına  göçüyorlar.Küllü Köyü'ne gelince, oradan toprak alıp yerleşmeye karar veriyorlar.Tabii bu 3 kardeşin yanında
diğer akrabalar da var, yani büyük bir topluluk halinde geliyorlar Küllü Köyü'ne.Daha önce köyde yaşayan solaklar ve çolaklar bizimkilerden rahatsız oluyorlar.Bu solaklar ve çolaklar sülaleleri köken olarak Arap,Ermeni karışımı.Birkaç yıl sonra kanlarının gereği olarak bizimkilere bir hainlik yapıyolar.Olay şu şekilde gelişiyor;Kızıklıoğlu Mamet'in dayısının oğlu Mıho, çok yiğit ve döğüşken bir adammış.Bu adamın yiğitliği, cesareti diğer sülalelerin zoruna gidiyor.O sıralarda bir olay yaşanıyor.Askerden dönen gençlerden birisi  köyde birisiyle kavga ediyor ve yanında getirdiği silahıyla adamı vuruyor.Bunu fırsat bilen solaklar yalancı şahitlik yapıp suçu Mıho'ya atıyor, Mıho suçlu bulunuyor ve Mıho kaçıp Savcılı köyüne yerleşiyor.
Büyüklerin anlatımına göre Mıho bir tarafdan Kızıklı, bir tarafdan Karakoyunlu.
Bu olaydan bir kaç yıl sonra yine Kızıklıoğlu Mamet'in ağabeylerinden biri -ismi bilinmiyor- Arıl köyüne yerleşiyor.Bir zaman sonra bu Kızıklıoğlu Mamet evleniyor, Mamet'e Maraş tarafındaki Tekisin Köyü civarında oturan
zengin bir Türkmen Beği olan Salman Ağa'nın kızı Hacoyu alıyorlar.Bunların altı çocuğu oluyor.Bu altı çocuğun en küçüğü benim dedemin dedesi, Karaoğlan lakaplı Kara Mamet.Zaman içinde Kızıklıoğlu Mamet'in ağabeyleri
ve kendisi, tam kesin olarak bilinmemekle beraber savaşlarda şehit düşüyor.Bu anlattığım zamanlar 1900 öncesi olduğu için Osmanlı Devleti zamanında yapılan savaşlar.Bunların sonucunda Gelin Haco genç yaşta
dul kalıyor ve tek başına sülalenin başına geçiyor.Gelin Haco biraz da bey kızı olduğu için çok kudretli bir hanım.Diğer sülalelerin erkekleri namusuna göz dikince kimisini vuruyor kimisini dövüyor ve yiğitliğiyle nam salıyor.Bundan dolayı Küllü Köyünde bizim sülalenin ismi Gelin Hacolar olarak kalıyor.Gelin Haco'nun oğullarından 5'i savaş ve başka nedenlerden dolayı vefat ediyor.Benim dedemin dedesi Kara Mamet kalıyor sadece köyde.Bu Kara Mamet'in de çok önemli bir anısı var.Antep savaşı çıktığında Fransız askerleri köyleri basıyor.Köydeki diğer sülaleler korkup, bütün mallarını bırakıp kaçıyor.Kara Mamet köye gelen Fransız askerlerinin 3 ünü öldürüyor ve diğerleri kaçıyor.Bundan sonra Kara Mamet köyde kalan mallara el koyuyor.Köyden kaçanlar geri dönüyor fakat Kara Mamet, ben bunları ganimet aldım diyerek onların mallarını vermiyor.Kara Mamet'in de çocuklarını yine savaşta ölüyor.En küçük oğlu Kör Mamet bir gözü kör olduğu için askere gitmiyor ve bizim soyumuz ondan devam ediyor.Kara Mamet 102 yaşında 1982'de Küllü Köyü'nde vefat ediyor.Oğlu Kör Mamet'de 2010 da 105 yaşında vefat ediyor.Bu zamanda, yani 2015 yılında Kör Mamet'in sadece bir kızı, Fatma Taşdelen ve oğulları Küllü Köyü'nde yaşıyor.Diğerlerinin çoğunluğu Gaziantep'e göç etmiş.Diğer illerde ve yurtdışında yaşayanlar da var.Benim dedem ve büyük amcalarım Gaziantep'te yaşasalar da yine fıstıkçılığa devam ediyorlar.Son olarak soy ağacımı yazarsam.
Kızıklıoğlu Mamet-Karaoğlan (Kara Mamet)-Kör Mamet-Abdulkadir Taşdelen-Ali Şahin Taşdelen-Gökhan Taşdelen. 

( Sayfa 275 Ballık başlığının sonuna eklenecek)








       Cerit Arası Kalobası (Sarılar) köyünden Ümit Kürşad'ın ifadesine göre;
kendileri Kızık Boyu'ndan olup, Yamaçoba'da yaşayan Kızıklar ile akrabalar.
( Sayfa 294  Cerit Kızıkları başlığının sonuna eklenecek)






sayfa 373'e Tunceli başlığının sonuna , resimden önce
Kızık köyünde çok az sayıda kalan nüfus hayvancılık ve tarım ile uğraşmakta ancak doğa şartlarının zorluğu ve köyde genç nufus az oluşu bu uğraşıyıda kısıtlı alanlarda yapma imkânı sunar.Köy halkı genellikle geçimini İstanbul,İzmir ve Ankara gibi metropeller ve yurt dışında olan 1. derece akrabalarından yardım alarak geçimini sürdürürler.Köyde çok kısıtlı miktarda arıcılık faaliyetleride yer almaktadır.
Muhtarlık ; 
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.
Altyapı bilgileri ; Köyde ilköğretim okulu yoktur. Köyün içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır . Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Köye bağlı bir mezra bulunup bu mezrada 4 aile yaşamakta köyde şuanda hala yaşamını sürdüren ailelerin soyadları Gündüzkanat,Yıldız;Gülmez köyde 1980 li yıllarda Cingözler,İnanmazlar ve Emre soy isimli aileler geçimini sürdürmekte idi Kızık köyünün muhtarı Rahmi YILDIZ yaşamını köy mezrasında sürdürmekte köye zazacada halk arasında kurdeşi ismi ile söylem getirilir.
( kaynak/ yerel net / vikipedi / özgür ansiklopedi )
sayfa 373'e Tunceli başlığının sonuna , resimden önce








sayfa 465 Kızık Boyu 9.kurultay başlığına
      Bayındır Boyu 1.Kurultayı ;

     
Kızık Boyu kurultayına ek olarak Akkoyunlu Beyliğini kuran Bayındır Boyu'da ilk kurultayını yaptı. İlginin fazla olduğu kurultaya, Türkiye'nin dört bir yanından bayındır Akkoyunlu'lar katıldı. Ali Atvur'un öncülüğünde yapılan kurultaya katılımcıların adları ;
      Ali Atvur ( Hatay ) , Rüştü Akkoyunlu ( Bayburt ), Raşit Şahin, Enver Şahin, Ahmet Şahin ( Otlukbeli - Erzincan) , Feyzullah Bayındırlı (Gaziantep) , Mahmut Bayındırlı, Halil Bayındır, Müslüm Bayındırlı, Cengiz Bayındırlı ve pek çok Bayındırlı Gaziantep , Derbo Sağır  ( Şanlıurfa ), Halit Akkoyun, Ahmet Akçadağ  ( Kahramanmaraş ), Cengiz Bayındırlı ,Gazi Bayındırlı, Nüveren Bayındırlı, Mustafa Polat, Yaşar Polat Şıh Bozkurt, Tanju Bayındırlı Müslüm Bayındır (2) ( Gaziantep)



AMASYA sayfa 147

17 Ağustos 2013 Cumartesi;
08:37; Samsun'dan hareket ettik ve 10:18'de Amasya'ya ulaştık.11:13'te Merzifan'da ve 12:02'de Gümşhacıköy'deyiz.Kabaoğuz Köyleri Derneği'nisoruk. Hemen çarşıda yakınmış zaten. 12:12'de dernek binasındaydık. Güzel bir bina yaptırmışlardı.Yeteri kadar insan vardı.Kendimizi tanıttık ve ne amaçla burada olduğumuzu söyledik. Bizi iyi karşıladılar. Zaten daha önce birkaç kişiyle irtibat kurmuştuk.Sadık Üçok,İsmail Çetin  ve NurettinUysal sağ olsunlar bize ev sahipliği yapmaya karar verdiler. İlçe merkezinde bir düğünümüz var önce ona uğrayalım dediler.Akrabaları Ali Kısacık'ın oğlu evleniyormuş.
13:23'te düğündeydik. Bize toyga çorbası ve üzerinde kavrulmuş et olan bulgur pilavı ikram ettiler.14:16'da düğünden ayrılarak köylere doğru hareket ettik. Ankara yolundan sağa saparak Derbent Obruğu'na vardık. Tepeye ay yıldızlı bir bayrak dikmişlerdi. Sadık bey,işte burası bizim Kabaoğuz Köyükleri'nin girişidir dedi. 16:44; Kağnıcı köyünü ziyaret ettiktensonra 17:16'da Dumanlı Köyü Camii'nde ikindi namazı kıldık.17:52'de Kızık Köyü Kürek Tepe'ye çıktıktan sonra 18:00'de Kızılcaköy , 18:12'de Kutlucaköy'den geçtikten sonra Kadın Ana Türbesi'nde dua okuduk. Buköyler Amasya Çorum arasındaki dağlık bölgede dolaşıyorduk.18:27'de Direkli Boğazı'ndan geçerek Çorumil sınırlarına girdik.
19:09'da İğdeliçal'a vardık.Çorum Osmancık ilçe sınırları içinde kalan ve çukur şeklinde bir havza yer alan bir düzlüğe yerleşmiş olan İğdeli Çalı ;anlatılana göre Amasya Kızıkları'nın ilk yerleşim yeriymiş. Bir dönem tamamen terk edilmiş ve şimdi 4-5 ev gelip buraya takrar yerleşmiş.Akören köyü'ne bağlı oba konumundadır. Kervan yolu üzerindeymiş. Bir vakitler çok canlı ve büyükbir yerleşim yeriymiş...
Güneye yönelerek  Ankara - SamsunYolu'na tekrar çıktık,doğuya yol aldık. İleride solda biryerde durduk ve yöresel bir yemek söyledikten sonra kağıdı kalemi elimize aldık.
Yemek hazırlanırken Sadık Üçok,İsmail Çetin  ve Nurettin Uysal  anlattı biz yazdık.

anlatılanlar sayfa v148



TOKAT

Amasya Kızık Gezimizi tamamladıktan sonra Gümüşhacıköy öğretmenevinde kaldık.

TOKAT
sayfa 368 başına

18 Ağustos 2013 Pazar ;

08:08'de kalktık.09:18'de Merzifon'a 10:08'de Amasya'ya geldik.10:35'te Amasya'danhareket ederek 12:22'de Tokat'a ulaştık. Bizi yıllar öncesinden tanıştığımız,Gaziantep'te İstanbul'da görüştüğümüz,Tokat Kızık Köyü Kurucu Başkanı
Ahmet Duran Dursun bey karşıladılar. Vakit geçirmeden yola koyulduk.13:35; Sivas Yolu üzerinde Tokat çıkışında, sağda bir yerde oturup,hem sohbet ettik,hem yöresel lezzetlerle öğle yemeğimizi yedik. SivasYıldızeli yolundan köye doğru hareket ettik. 15:16'da Çamlıbel Beldesi'ni geçtikten sonra, 30km.kadar yol almıştık.15:22'de sola/doğuya,Kızık köy yoluna döndük. Döner dönmez köy karşımızda görünüyordu.          5 km.kadar uzaklıktaydı.Yıldız Yaylaları'nın güneybatı yamacına yerleşmiş ve önü; batı, güneybatı ve kuzeybatı tarafları düzlüktü. Güneyinde Çamlıbel Dağı varken,doğusunda Kızık Göleti yer almaktaydı.Biz düzlükten ilerliyorduk.Köye iki taraftan sıralanmış kavak ağaçları arasından geçtikten sonra girdik. 15:27; Delikli Mağara, 16:10 ; Deliklikaya, 16:27; Kızık Göleti ve 17:07;de Kızık Köyü Mezarlığını gezdikten sonra 17:17'de Kızık Köyü Camii'ne geldik.Bir süre Durmuş Dursun'da geldiler.Et Yiyelimin İbrahim ve başka köylülerle bir araya geldik.Et Yiyelimin İbrahim'in anlattığına göre ;
1474'te köy 50 hane olup,25 hanesi Tımarlı Sipahi besliyormuş. Diğer 25 hane de Kadı
Burhaneddin Vakfı'na vergi veriyormuş.19:23'te Kızık köyünden ayrıldık. Saat 20:00'de Tokat Taşhan'da son durum değerlendirmesi yapmak için Ahmet Duran Dursun, Durmuş Dursun tekrar oturduk.Birer çay içtik. Sağ olsunlar çok ilgilendiler.Bizi arabaya bıraktılar.Gaziantep'e gitmek üzere 21:00'de hareket ettik.

Tokat Kızık Köyünde Yaşayan Aileler ve Soyadları ; sayfa 367de var






ANKARA


11 Eylül 2007 Salı günü saat 10:14;Bolu Kızık Köyü Derneği'ni ziyaret ettik.
Başkan Mustafa Hitit ve diğerleriyle görüştük. 11:26'da Bolu'dan ayrıldık.
Ankara'ya doğru hareket ettik.Yolda Kızılcahamam Kızık köyünden  EkremTepecik'i
aradım ve köyün tam yerini sordum. Kızılcahamam  Kazan arasında  yokuşun
ortasında  bir tesiste durduk.Kızık köyü yolun hemen sağ tarafında 1km.uzaklıktaydı.
Küçük sayılabileck köydü. Küçük tepeliklerin arasında  küçük bir düzlüğe yerleşmişti.
Bayındır Büveti'nin alt / güney ucunda yer alıyordu.Kuzey ucunda da büvete (baraja) adını veren Bayındır köyü vardı.Binanın üst katına çıkıp resimler çektikten sonra yolumuza devam ettik. 15:32'de Kazan Devlet Hastanesi'ne vardık. EkremTepecik bu hastanede diş hekimliği yapıyordu. Biraz bekledik.EkremBey'in işi bitti.Eşi İclal Hanım'ın  muayenehanesine gittik. O da diş hekimiydi. Muayenehane el  çizimi tablolarla ve yağlı boya çalışmalarıyla süslenmişti. Sorduğumda kendileri yaptıklarını söylediler. Meğer karı-koca her ikiside sanata yatkınmış.İclal Hanım'da işlerini bitirdikten sonra Kazan dışında bağ evlerine gittik.  Orada çocukları Safiye ve Hilal'de olmak üzere oturduk.Ben araştırma için kullandığım Kızık defterimi çıkardım. Ekrem Bey biraz araştırmış. Çok değerli bilgi ve belgelere de ulaşmış. Bu yerel çalışmaları zamanla kitaba dönüştürebileceğini bile konuştuk. Anlatmaya başladı.


Kızılcahmam Kızık Köyü ;


Sayfa 158 anlatılanlara göre ...



Bu gece Kazan'da kaldık.

12 Eylül 2007 Çarşamba 10:20'de Ekrem Tepecik ve ailesine veda ederek Kazan'dan
ayrıldık. 11:56'da Çubuk ilçesine vardık. Nüfus müdürlüğüne gittik.Müdüre olan Songül Emir Hanım sağ olsun yardımcı oldular. Ayrıca Sincan,Beypazarı, Ayaş ilçe nüfus müdürlüklerini aradılar. Çubuk'a bağlı Kızık köyünün yol tarfini aldıktan sonra, durmadık yol aldık. Heyecanlıydık. Hevesliydik. 15:30'da köye ulaştık. Köyün adı ; Kösrelikızık...Bu köy adı hem Faruk Sümer'in,hem de Necdet Sevinç'in kitabında geçmektedir. Köyün diğer adı ; Aşağı Kızık

Kösrelikızığı / Aşağı Kızık :


Sayfa 154'teki anlatım



17:17'de Kösreli Kızık köyünden ayrıldık.17:56'da Akurt ilçe merkezindeyiz.Kızık köyünü sorduk.


Akyurt Kızığı / Ravlı Kızık :


Sayfa 150 deki anlatım 


Kayseri Kızıkları'nı ziyaret etmek niyetiyle, 19:59'da Akyurt Kızık köyünden ayrıldık.  20:50'de Elmadağ ilçe merkezine giriyorduk.Adını hatırlayamadığımız sağ daki ilk camide bu yılın ilk teravih namazını  kıldık.Yolumuza devam ettik ve 23:56'da Kırşehir'e ulaştık. Geceyi Kırşehir'de geçirdik.



BALIKESİR

Manyas Kızık Köyü : sayfa 168  
 

Mahallede 2012 yılı verilerine göre 439 kişi yaşamaktadır. Mahallede taşımalı eğitim yapılmakta olup PTT Acentesi ve pis su alt yapısı bulunmaktadır.

Yıllara göre mahalle nüfusu ve cinsiyet dağılımı:

Yıl[1]ToplamKadınErkek
2012439216223
2011432210222
2000773382391
1990578292286
1985591305286

Coğrafya[değiştir | kaynağı değiştir]

Mahallenin il merkezi Balıkesir' e uzaklığı 93, ilçe merkezi Manyas' a uzaklığı ise 3 km olup 50 m. rakımdadır. Köy, Manyas ilçe merkezinin batısındadır. Mahallenin kuzeyinde Salur Beldesi, kuzeybatısında Çavuşköy Köyü ve Dereköy Köyü, güneybatısında Hacıyakup Köyü ve Kubaş Köyü, kuzeydoğusunda Kayaca Köyü ve Bölceağaç Köyü bulunmaktadır.

( Kaynak;Vikipedi, özgür ansiklopedi )









BURSA

12 Haziran 2008'de İstanbul Esenler'den hareketle, 13 Haziran 2008 Cuma sabahı 05:00'de Bursa'ya ulaştık. Ulu Cami'ye uğrayıp nafile namaz kıldık.Ardından öğretmenevine geçtik ve yerimizi ayırdık. Yürüyerek Üftade Hz.nde varıp, dua okuduktan sonra, Osman Gazi, Orhan Gazi ve Musa Çelebi mezarlarını ziyaret ettik.Tophane'de şehir manzarası seyrederken, Bursa Tarihi Kızık Köyleri Derneği Başkanı Ertuğrul Sünel'i arayıp, Bursa'da olduğumuzu bildirdik.Cuma namazını Ulu Camii'de kıldıktan sonra 14:14'te Fidyekızık'a ulaştık.


Fidyekızık :

Ertuğrul Bey ile yüzyüze ilk görüşmemizdi.Köyü dolaştık, görüntüler aldık. Daha iyi görüntü almak için, minareye çıktık. Doğal olarak köy tepeden görünüyordu. Bursa'ya güneydoğudan bakıyorduk. Mudanya ve Gemlik taraflarına kadar görünüyordu. Kuzeye baktığımızda düz ova, zeytin bahçeleri, batıya baktığımızda şehrin kenar mahalleleri ( Bunlardan birisi de Değirmenlikızık) Uludağ Etekleri'ne doğru tırmanmış şekilde, doğuya baktığımzda Ulu Dağ'ın kuzey eteklerini, güneye baktığımzda Ulu Dağ'ın kuzey yamaçlarının manzarasını görüyorduk.Minareden indik, kahvede, köylülerle sohbet ettik, aldığımız bilgileri defterimize yazdık.Fidyekızık, Yıldırım ilçesinin 7 km. doğsunda yer almaktadır.Yerli (Kızık) olanlar 140 hane olup, nüfusu 700 kadardır.
Köyün ve boyun eski ulularından Kızıkzade var imiş. Bağdat uleması ziyaret ettiklerinde eteklerini öperlermiş.
        Fidyekızık'ın doğusunda Balıklı Deresi ve Cumalıkızık, güneyinde Dombay Çukuru ve devamında Erikli Yayla ve Derviş Dağı, güneybatısında Dallıkızık Ören Yeri, batısında Değirmenlikızık Mahallesi,kuzeybatısında yani Uludağ sırtalrında, Kaplıkaya BNölgesi ve Araba Yatağı köyü, kuzeyinde ovada Vakıf Köyü vardır.
      Fidyekızık tarlaları, bütün arazileri,dağları ve tepeleri ile şahıs malıdır. Türkiye'de böyle üç köy var. Diğerleri mihridir, yani devlet malıdır. ( Kaynak kişi ; Ertuğrul Sünel) 
    
Kurtuluş Savaşı'nda Fidyekızık ;

Rize Pazarlı Yüzbaşı Kemal komutasında gönüllü birlik oluşturulmuş. Bu birlikte Kızıklar'da asker olarak görev yapmışlar.Yunanlılar'ın tek geçiş yeri olan Deliçay Köprüsü'nü havaya uçumuşlar. Yunanlılar ertesi gün, Değirmenlikızık ve Fidyekızık'ı yakmışlar.Bu iki köyden yaşlı erkek ve çocuklardan oluşan 26 kişiyi de esir olarak alıp götürmüşler. Yanmayan bir ev kalmış. O da Ali Efendi'nin eviymiş. Köylüler bu evde toplanmışlar. ali efendi Rumca biliyormuş.Bursa merkezde karargah kuran Yunan ordusunu, akıncı geleneğine göre Uludağ'ı aşarak geriden vurmuşlar.
1945'te Kemal Balta, paşa olduktan sonra,Fidyekızık köyüne gelir.Çete Reisi Ahmet Efendi 1942'de ölmüştür.Kemal Paşa, Ahmet Efendi'nin pğlu Gültekin'e bir dürbün hediye etmiş ve gitmiş. 1938 model dürbün hala duruyormuş.
( Kaynak kişiler; Ahmet Gültekin, Orhan Turan )

Yunanlılar Fidyekızık'tan Hakkı Sayar, Ahmet Uyar, İbrahim Batırman, Emin Gündoğdu, İzzet Arıkan ve daha adlarını sayamadığımız ve komşu köylerden de olmak üzere bir çok  Kızıklı'yı esir alıp Atina'ya götürmüşler. Atina'da kamuoyuna biz savaştık bunları esir aldık demişlerdir.Bu insanları yol yapımında esir olarak kullanmışlar ve 2-3 yıl sonra serbest bırakılmışlardır. ( Kaynak kişi ; Emin Uyar )

Fidyekızık'ın alt tarfında Hacivat Hanı'nda bulunan Yunan Karakaoluna milis kuvvetler baskın yapar.Yunanlılar, bu milisleri Fidyekızık'ın beslediğini tesbit eder.Yunan askerleri gazyağı yüklü katırlarla köye gelirlar ve köy meydanında duyuru yaparak köyü boşaltmalarını söylerler. Köy boşaldıktan sonra yakarlar. Cami, duvarların korumasıyla fazla hasar almaz. Bir ev ise, köy dışında olduğu için sağlam kalır.Çok mal telef olmuş. Köylülerin bir kısmı ise, akıllı davranarak ağılların ve ahırların kapılarını açık bırakarak köyü terketmişler. Bu mallar yanmamış fakat dağa kaçarak kaybolmuşlar.
( Kaynak kişi ; Emin Uyar )

Fidyekızık, Yunanlılar'ın yakmasından önce, 1890-1895'lı yıllarda bir yangın geçirmiş zaten.Çok lodoslu bir havada Hafiller'in evinde ekmek yaptıktan sonra kestane kavurmaya başlamışlar. Derviş Dağı'ndan gelen lodosun etkisiyle, ateş etrafa sıçramış ve yayılmış. Ahşap evlerdeki dört köşe çiviler, ağaçlar ısınındıkça , yüksek hızla fırlamışlar ve ateşin bütün köye yayılmasına sebep olmuşlar. ( Kaynak kişi ; Emin Uyar )

Fidyekızık'ta Yaşayan Aileler ve Soyadları ;

Conca  ( Çorbacı, Gültekin, Acar, Şahin, Duru, Akbulut, Ercan, Turan)
Halil Onbaşılar ( Uyar, Ermentaş, Sünel )
Dolmacılar ( Oğuz )
Kör Eminler ( Gündoğdu )
Hacı Köseler ( Erler )
İnce Hasanlar ( Sünel )
Hacı Topçular ( Aydın )

13 Haziran 2008 Cuma günü 19:19'da Ertuğrul Sünel ile birlikte Değirmenlikızık köyüne vardık.


Değirmenlikızık :

Değirmenlikızık ; Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesine bağlı olup, il merkezine göre 5 km. doğuda yer almaktadır.Şehir içinde kalmış ve mahalle olmuştur. Değirmen kalıntılarından bir tanesine gittik. İncelemelerde bulunduk, görüntüler aldık.Gelip köyün kahvesine oturduk. Masada Ertuğrul Sünel ve köylülerden Arif Eker (Muhtar), Resul Soyer, Halit Tural, Mustafa Gültekin, Erol Kesici ve Hüseyin Erbulgu vardı.

Yaklaşık 50-60 hanedir Nüfusu 300-350 kadardır.
1976 yılna kadar çok yönlü kutlamalar yapılırmış köyde.Mayıs ayının 2.haftasında Hıdırellez gününe göre ayarlanarak Mustafa Dede Türbesi’nde mevlitler okutulurmuş. 2008’de Kızık Köyleri Derneği kurulunca tekrar başlamış. Mustafa Dede’nin Emir Sultan’ın berberliğini yaptığı söylenir.
( Kaynak kişiler ;
Köy sakinlerinden Arif Eker (Muhtar), Resul Soyer, Halit Tural, Mustafa Gültekin, Erol Kesici ve Hüseyin Erbulgu )

     6 tane çınar yaklaşık 700 yıl önce elle dikilmiş olup,doğu yönünde bir hilal şeklindedir.Bitki türlerinden kestane, aynı zamanda köyün birinci geçim kaynağı imiş. Eskiden köyün estane şekeri çok tutulurmuş. 

Önceleri Kaplı Kaya Bölgesinde 13 tane su değirmeni varmış. Günümüzde dere ıslah çalışması yapılmaktadır. Doğal gezinti alanı olarak iç turizme açılmak istenmektedir.

Değirmenlkızık Mahalles'nin doğusunda Dallıkızık, Kaplıkaya Deresi ve Fidyekızık, batısında Yeşil Yayla Mahallesi,kzeydoğusunda Ortabağlar Mahallesi, kuzeyinde Eğitim Mahallaesi, kuzeybatısında Beyazıt Mahallesi, güzeydoğusunda Kaplı Kaya Mahallesi, güneybatısı Zümrütler Mahallesi,güneyinde yani Uludağ tarafında, dağ yamaçlarında ; Kazlı Yayla, Bakacak tepesi ve Cenk Kayası vardır.

Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanına konu olan olaylar ; Değirmenlikızık’ın güneyindeki Uludağ’ın kuzey yamacında yer alan Bakacak Tepesi’nin eteğinde gerçekleşmiştir.


Değirmenlikızık’ta yaşayan aileler ve soyadları  ;

Kurbağalar (Algün)

Kıyıcılar (Teker)

Kepeçler (Gültekin)

Çolaklar (Soyer)

Ramazanlar (Eker)

İnceler (Soyupak, Tural)

Memişler (Erdoğan)

Hacıbekirler (Uygur)

Sesiboğuklar (Sesibüyükler, Kesiciler)

Hacı Hüseyinler (Ergün)

Dertliler (Güleç)

Arif Çavuşlar (Peker)

Köseler (Gencer)

Sarı Mehmetler (Sarıkeçi)

Halat (Karasu)

Menteşler ( Menteş)

Kara Osmanlar (Yetiş)

Köroğlular (Erbulgu)

Hacı Ahmetler (Perver)


Arkadaşlar bizi öğretmenevine bıraktılar. 14 Haziran 2008 Cumartesi günü 09:30'da kalktık ve kahvaltı yaptık. İvaz Paşa Hanı ve Bedesten'i gezdik.
14:04'te Fidyekızık köyüne ulaştık. Ben imamdan izin isteyerek bir kez daha minareye çıktım. 360 derece ile 13 poz çektim.

Ertuğrul Sünel'le birlikte 16:16'da Derekızık köyüne vardık. 

Derekızık :

Girişte, dere kenarında resimler aldık. Uludağ'ın kuzeydoğu eteğine, adı üstünde bir derenin kenarına kurulmuş, çok güzel bir köydür.Kestel'e bağlı tek Kızık köyü olan Derekızık ilçe merkezinin 4 km. güneyinde yer almaktadır.Saat 16:30 olmuştu.Kahveye geçtik. Köyün kahvesini İzzet Güngör diye bir kardeşimiz çalıştırıyordu. O'nunla ilk o gün tanıştık. Bu güne kadar da bir daha ayrılamadık.
Kahvede köy sakinlerinden ;
İzzet Güngör,Fehmi Üçer, Veysel Eren, Emin Aşık, Osman Yoldaş, Cemal Karaca, Mustafa Durmuş,Hüsamettin Güngör, Kazım Karaca, Salih Öncel, Sami Taşaron, Bünyamin Aktaş, Ufuk Üçer ve Hasan Turan vardı.

Kurtuluş Savaşı'nda Derekızık ;

Yunan aseri köye gelirler. iki ikibuçuk yıl kadar köyde kalırlar. Köylüler dağa kaçarlar.Bir süre dağda kalırlar. Fakat yiyecek sııntısı çekmeye başlayınca, Yunanlılar’a rağmen geri dönerler.  Yunanlılar, köyün erkeklerini camiye toplar ve silahlarını teslim etmelerini ister. Silahlarını teslim edenleri aileleriyle birlikte serbest bırakırlar.Silahlarını teslim etmeyenlere de eziyet ederler. Köylülerden Halil Ağa’yı bayıltıncaya kadar döverler. Sonra da bir tavuğu getirip boğazında keserek, boğazının kanlanmasını sağlarlar. Halil Ağa’yı köylülere göstererek, “bakın bunu kestik, sizi dekeseriz” diyerek köylülerin gözünü orkutmaya çalışırlar. Bu olaydan sonra silahlarını teslim etmeyenlerin çoğu silahını teslim ederler ve serbest kalırlar. Köylünün serbest kalmasının en önemli nedeni ise, Köyün derin ilim adamı Topal Hoca’dır. Topal Hoca Yunan komutanı ile konuşmuş, Köylüyü rahat bırakmasını söylemiştir. Buna karşılık köylüler de çetecilere katılmayacaklar ve yardım etmeyeceklerdi.
( Kaynak Kişiler ; Fehmi Üçer, Cemal Sevinç, Reşat Durmuş, Mustafa Durmuş,
Memduh Ülkü, Selami Eraslan, Fatih Güngör )


Derekızık Köyünün Hikayeleri ;

Tomruk Kakma ;

Hikayeler bölümünde ; bakınız sayfa...


Koca Hasan ;

Hikayeler bölümünde ; bakınız sayfa...


Topal Hoca ;

Hikayeler bölümünde ; bakınız sayfa...

18:00 suları İzzet Güngör'ün arazi arabasıyla Eski Bağlar Yolu'na tırmanmaya başladık.
Bir süre sonra arabayı bıraktık ve yürümeye başladık. Ormanın içinden gözetleme kulesine çıktık ve manzara seyrettik. Burası Uludağ'ın kuzey yamaçlarıydı.Kuzeyde Bursa'nın doğusuna düşen çok geniş düzlüğü seyrediyorduk.Kuzeybatıda ise Bursa merkezini genel olarak biraz yukardan görebiliyorduk.Sonra şelaleye gittik.
Bu şelalenin adı Derekızık Şelalesi olmasına rağmen siyasi nedenlerden dolayı
Saidabat Şelalesi diye tanıtılmış. Kızıklar bu ada sahip çıkamamışlar. Kalabalık sayılmalarına rağmen siyasette fazla söz sahibi olamamışlar.

Derekızık’ın doğusunda Deli Çay, Akçasu, Bayındır ve Burhaniye vardır. Batısında Hamamlıkızık, güneydoğusunda Güvercindere, uzeydoğusunda Hızırtepe ve Karşıkaya, kuzeyinde Kestel, kuzeybatısında Deli Çay ve Bursa,Güneyinde Örenler ve Uludağ, güneybatısında Uludağ, Eskibağlar ve Kestane Çukuru vardır.

Derekızık’ta Yaşayan Aileler ve soyadları ;

Solak Recepler ( Ülkü)

Yanbastı Osmanlar (Göngör)

Kamil Hocalar (Üçer )

Karaca Aliler ( Karaca)

Bayırlı Ahmetler ( Eren)

Aşık Eminler (Aşık)

Hacı Osmanlar (Aktaş)

Hacı Hüseyinler (Yaşar)

Kahya Haliller ( Sevinç)

Arap Salihler (Tetik)

Arap İzzetler (Öncel)

Aga Hüseyinler (Uslu)

Köse Recepler (Uslu)

Çakırlar (Yavuz)

Katil Ahmetler (Demir)

Molla Abdurrahmanlar (Karaca)

Baba Arifler (Doğan)

Bakkal Ahmetler (Turan)

Çakırlar (Yavuz)

Cesurlar (Özkan)

Hasan Agalar (Candan)

Bayırlı Sivriler (Bilkay)

Palabıyıklılar (Özkan)

 
15 Haziran 2008 Pazar ;

00:26; İzzet Güngör ile Kent Meydanı'nda çorba içtik. 00:40 ; Tophane'de şehri seyrettik.
01:04 ; Öğretmenevine giriş yaptık.09:00'da kalktık ve kahvaltı yaptıktan sonra 11:00'de Hamamlıkızık'a ulaştık.Köyün içinde ve etrafında oldukça güzel resimle çektik. 16:16'da ;
köy kahvesinde oturduk, çay içtik.

Hamamlıkızık :

Hamamlıkızk köyü ; adı üstünde adını hamamdan almıştır.Yani hamamı olan Kızık köyü demektir.Yıldırm'a bağlı ve 13 km. doğusunda yer alan Hamamlıkızık köyü,115 hane ve 580 nüfustan oluşmaktaydı.
         

Kurtuluş Savaşı'nda Hamamlıkızık  ;

Yunanlılar bu köyü yakmışlar ve camiye sığınan gençleri cami bahçesinde toplamışlar. 44 kişiyi şadırvanın yanında kurşuna dizmişler. Bursa’nın Püskülsüz Çetesi, Yunan Karaollarını geceleri basınca, Yunanlılar da bu çeteleri Kızık Köyleri besliyor diyerek Hamamlıkızık ile birlikte Fidyekızk ve Değirmenlikızık köylerini de yakmışlardır.Yunanlılar’ın karargahı Aktaş Tepesi’nin güneybatı dibine yerleşmiştir. Püsüllü Çetesi Eğrilik Deresi (vadisi)’nde yaşıyorlarmış. Kimi zaman yukarılarda Kırdan, Çardak ve Seki bölgelerinde barınırlarmış.Sivri’nin üstünde bir yel değirmeni varmış.Yurt Yeri denilen bu bölgede hala örenler vardır. Bu ören yerlerinin Kızıklar’a ait olup olmadığını Bursalı Kızıklar bilmiyorlar.Ancak bu ören yeri Hamamlıkızık köyü sınırları içinde yer almaktadır. Yunanlılar köye gelirler, köyü ateşe verirler. Doğuda 4-5 ev ve batıda 2-3 ev kalır.Kahvenin arkasındaki Abdi Beylerin evini işgal ederek karargah olarak kullanırlar. Köye 17 ay kadar kalırlar.

Yunanlılar sadece bu köyü yakmamışlardır. Kızık köylerinden Fidyekızık ve Değirmenlikızık köylerini de tamamen, Derekızık köyünü ise kısmen yakmışlardır.

(Kaynak Kişiler ; Mükerrem Uysal, Canip Uysal, yasemin Uysal, Galip Uysal, Tirfan akgün, İbrahim Şahin,Rıdvan Şahin, Nail Pekcan, Cengiz Pekcan)

Köyün geçim kaynakları ;

Köy yakınlarında bahçelerde ; kiraz , elma, şeftali,Köyden uzak ormanlarda ; kestane.

Bursa Kızık köyleri , Bursa İnegöl Yolu’nun güneyine düşmektedir. Yolun kuzey tarafındai köyler düzde almaktadır ve bu bölgede çıkan sular küürtlü olmaktadır. Kızık köylerinin güney tarafında -Uludağ’ın kuzey yamaçlarında- hatta güney yamaçlarında

Hamamlıkızık'ın kuzeyinde düzde Karapınar Mevkii, doğusunda Derekızık, güneydoğusunda Kürekli Deresi, güneyinde, yakından uzağa doğru Düz dağlar, Sivri Tepe, Çardak Seki ve en tepede Uludağ zirvesi vardır. Batısında ise Cumalıkızık köy mevcuttur.

Hamamlıkızık'ta Yaşayan Aileler ve Soyadları ;

Galiplar (Uysal )

Sıdıklar (Akgün)

Ham Kadirler (Şahin)

Şahinoğlulları (Batum)

Vezirler/Kamburlar ( Pekcan)

Softalar (Uslu)

Türkmenler (Teğmen)

Abdi Beyler (Özdemir)

Kör Selimler (Özdemir)

 
15 Haziran 2008 Pazar günü 17:16'da Cumalıkızık köyüne vardık.


Cumalıkızık ;

Kızıkların cuma namazını kılıdkları yer /köy anlamında kullanılmıştır.
Ayakta kalan 5 Kızık köyünün tam ortasında yer alır. Sağlam kalan bina sayısı en çok olan köydür. Bu nedenle bu köyde dizi çekilmiş ve köy tanınmıştır. Türkiye'de en tanınmış Kızık köyüdür. Doğal yapısı korunmaya alınmıştır.Ahududu Şenlikleri bu köyde yapılmaktadır. Bizi köyün muhtarı Ahmet Kuş karşıladı.Çok sürmeden dernek başkanı Ertuğrul Sünel ve Turgut Ferik'te geldiler.Köyü bir güzel gezdirdiler.Sonra gözleme yedik ve ahududu suyu içtik. 

Bursa’nın Yıldırım ilçesine bağlı olup, 7 km. doğusundadır.

300 hane kadar olan nüfusunun 180 hanesi köyde, 120 hanesi ise Bursa ve Türkiye’nin bir çok yerinde yaşamaktadırlar. Bunların evleri harabe halde durmaktadır.

( Kaynak kişi ; köy muhtarı Ahmet Kuş )

Köyün doğusunda Hamamlıkızk, batısında Dallıkızık ve Fidyekızık, kuzeyinde Bursa Ovası ve güneyinde Uludağ bulunmaktadır.

Köyün geçim kaynağı, ahududu, kiraz, şeftali, kestane.


" Kızıklar’da kestane ,

Okka şeker beş tane…"


tekerlemesi Bursa'da meşhur imiş.
  

Cumalıkızık’ta Yaşayan Aileler ve Soyadları ;

Dedeoğulları (Ferik)

Kuşoğulları ( Kuş )

Kahveciler ( Uzun )

Hacı Eminler ( Yavuz )

Çakırlar ( Çakır )

Mektupçular ( Uysal )

Raifler ( Eğen )

Böcekler ( Böcek )

Hacı Kadirler ( Ülker )

Yunuslar ( Işık )

Abbaslar ( Tan )

Demirler ( Demir )

Şakiroğulları ( Yıldırım )

Kamburlar ( Özsoy )

Talipler ( Tok )

Emine Ma… ( Dinçer )

Sadıklar ( Kara )

Salimler ( Kahraman )

Bülbüller ( Bülbül )

Muratlar ( Çetiner )

Eyüpler ( Uluıdağ)

Debreliler ( Adıyaman )

Tiryakiler ( Karaman )

Şabanlar ( Turhan )

Güdükler ( Aktan )

Katipler ( Ün )

Kel Mahmutlar ( Kocatepe )

Selimler ( Güner )

Sarı Ahmetler ( Yavuz )

Tosoğulları ( Tos )

 
İzzet Güngör ve ben 20:00'de Cumalıkızık'tan ayrıldık. Altıparmak ve Tophane'den sonra Değirmenlikızık'a tekrar geldik. Gece 00:26'ya kadar Erol Kesici, Arif Eker, izzet Güngör ve ben oturduk.Sağ olsunlar bizi arabaya yetiştirdiler. 01:00'da Bursa'dan hareket ettik ve 04:30'da İstanbul'a ulaştık.Bursa gezimiz de böylece tamamlanmış oldu.






sayfa 217 sonuna

Biz bu köylerin adlarının 7 kızın 7 bey ile evlenerek verilmiş olduğu görüşüne katılmıyoruz. Kayı ve Kızık boyları arasında kız alış verişi olabilir. Bunların sayısı  Yedi de olabilir. Fakat köylere  adlar nasıl verilmiştir. Üstelik beylerin de yani kızlarla evlenenlerin de adlarını bilmiyoruz. Üstelik zaten kızı alanlar da Kızık boyundan. Hadi kabul edelim ki, güveyilerden birinin adı Cuma.O zaman bu köye Cuma Kızı sözcüklerinden esinlenerek Cumalıkızı mı denmiştir. Bu bileşik sözcük sonra Cumalıkızık mı olmuştur. Halbuki kız, Cuma'nın kızı değil hanımı yani evdeşidir.Cumagelini dense bir nebze mantığa uyabilir. Ayrıca bu cuma sözcüğü kişi adını değil, haftanın 7 günden birisi olan ve nüslümanların haftalık bayramı olan cuma gününün adını ifade etmektedir.   .Kızık Boyu'na ait ne kadar erkek varsa cuma günleri ortada bir yerde, yani öncenen yerleşirken tesbit edilen yerde yapılmış camiiye gelirler.Cuma mnamazını kılarlar. Burdan yola çıkarak, yani "Kızıklar'ın cuma namazını kıldığı yer" anlamında  Cuma Kızık sözcükleri birleşmiş ve zamanla Cumalıkızık olmuştur.
Yani köyün / köylerin adı kesinlikle boy adından gelmektedir.İspatı da zaten Osmanlı Devlet Arşivleri ve Türk gelenekleridir. Türk boy kültür ve geleneklerine göre, köyler arasında iş bölümü yapılmış, kalabalık olduğu için de ayrı ayrı, ancak birbirine yakın yerlere yerleştirme yapılmıştır. Buna göre ; Cumalıkızık mantığın da olduğu gibi, değirmenin olduğu köye  Değirmenli Kızık, hamamın olduğu köye Hamamlı Kızık, fidye verilen köye Fidye Kızık, derenin içine kurulmuş köye Dere Kızık, bayındır bir yere kurulmuş köye Bayındır Kızık denilmiştir.






KARABÜK

RESİMDEKİLER  sayfa 307

Soldan sağa ; Şenol Uluşan, Süleyman Uluşan, Erol Cingöz, Rıfat Cingöz,
Hamdi Uluşan, Mustafa Uluşan, Ahmet Cingöz, Şeriife Cingöz, Nalise Cingöz






KAYSERİ

Bolu,Ankara ziyaretlerinden sonra, 13 Eylül 2007 Perşembe günü  saat 10:27'de Kocasinan Kızık köyüne ulaştık. Köyün girişinde sağda ilk karşılaştığımız kişiye selam verdik ve amacımızı anlattık Kendisi emekli öğretmenmiş ve adı da Mehmet imiş. Köyün etrafını gezdik önce.

Kocasinan Kızık Köyü :

Köy tamamen tarihi bir köy.Köyünhemen ardındaki tepeye çıktık.Sonra camiiye geldik.Yaşlılarda köy hakkında konuştuk.Defteimize yazdık.Öğle namazıda onlara eşlik ettik.

sayfa  316 daki anlatım



Develi Kızık Köyü :

sayfa 316 daki anlatım








KÜTAHYA  Sayfa 335

Çavdarhisar Kızık köyü :

...........
.................
....................anlatımın devamına yazılacak bu yazı sayfa 335

Kızık köyü 2006 yılında Emet ilçesinden ayrılıp, Çavdarhisar'a bağlanmış. Köyün Emet'e uzaklığı 45 km. olduğundan köyülülere uzak gelmiş ve kendi istekleriyle 12 km. yakınlarındaki Çavdarhisar'a bağlanmışlardır.

Köyü ilk kuaranlar 7 haneyimiş. Daha sonra çoğalşıp bu köyü kurmuşlar.

Köy için anlatılan şöyle ; 
5 km. batıdaki Kısmık'tan bir efe gelmiş. Demiş ki  " Gelin canlar niye ayrı olalım.Birlik, dirlik olalım.Ölümüz de var, başımız yok " O zaman demişler ki ,"Başımız efe sen ol. Sen kızgınsın, köyün adı da Gızık olsun"
( Kaynak kişiler ; Ramazan Akpınar, Kamil Şenkal, Saffet Düzgün, Ramazan Şenkal, Bayram Albayrak, Kamil Olgun,Harun Saraç, Mehmet Durgut, Ali Sezer, Mehmet Yamaç, Hüseyin Elaslan, Mehmet Cengiz, Yusuf Bulut, Mücahit Uygun, Abdullah Keskin ) 


Gezip dolaştıkça Türkiye'nin bir çok yerinde Kızık olsun olmasın, köylülerin böyle anlatımlarını dinleriz. ancak bu hikayenin bilimsel bir yönü olmasa gerek diye düşünüyorum. Sözcük benzerliğinden yola çıkarak zaman içinde hikayeler uyarlanmış olabilir. Osmalı kayıtlarında Kütahya Kızık köyleri geçiyorsa, cevap bellidir.Bu köy Kızık Boyu'ndan gelmiştir.

Köy 240 hane olup, bunun 140 hanesi dolu olup, 100 hansi boştur. Köylüler, daha çok gençler, Kütahya, Aydın, İzmir, Manisa ilerine çalışmaya gidiyor ve oralara yerleşiyorlarmış.

Köyün batısında Değirmenyanı ve Kısmık, kuzeyinde Abeş, Aydıncık, Çete köyü ve Subaklar, doğusunda Demiroluk, güneyde Pusatlar yer almaktadır.

Köyden 10 km. batıda Karluk Yaylası uzaklaştıkça yükseliyordu. O yaylaya gitmeyi çok istedik fakat zamanımız yoktu. Kuzeydoğusunda, daha yakında ve rakımı daha az olan Küçük Yayla bulunmaktadır. Köyün hemen güneydoğusunda Yaren tepesi var. Oradan köyün her tarafı görünmekteydi. Çünkü köye girişte o tepeye çıkıp köyün resimlerini almıştık. Biz peşinen görmüşüz meğer.

Köyün geçim kaynakları ; Fiy, arpa, buğday, nohut, erik, elma, ahlat, kiraz, vişne, ceviz.
Köylüler davarcılığın bittiğini söylüyorlar. Oysa ki, coğrafya ve bitki türleri davarcılığa da koyunculuğa da çok uygun. Büüyük baş hayvancılığa da çok müsait.

Köyde okuma yazma oranı çok düşük olduğu gibi, okumuş  olan kişi sayısı yok denecek kadar az olup,okumakta olan öğrenci sayısı da az.


Kızık Köyünde Okula Gidenler ;

Lisede okuyanlar ;                                     8.Sınıf Öğrencileri ;

Havva Bayındır                                          Kamil Olgun
Songül Akpınar                                          Harun Saraç 
Hüseyin Dereköy                                       Kamil Dereköylü   
Yıldıray Sarıkaya                                       Tuna Soylu
                                                                   Ferdi Dereköylü 
                                                                   Elmas Şahin
8.sınıf Öğrencileri
                                                                   7.Sınıf Öğrencileri ;
Ömer Aydoğan                     
Muhammed Uyanık                                    Talat Olgun  
Sevilay Albayrak                                         Akile Bayındır
                                                                    Ayşie Saraç 



Kurtuluş Savaşı'nda Kızık Köyü ;

Kızık köyünün 11 km. doğusunda yer alan yağdınlı'dan, Halil Efe diye biri gelir.
Kızık köyünden ona milis olarak katılanlar olmuştur.Fakat milislerin adlarını bilmiyorlar.
Halil Efe, savaştan kaçanları, Gediz taraflarında Çavdarhisar'ın 20 km. batısındaki Derbent Deresi'nde yakalamış ve kurşuna dizmek istemiştir. Bunu öğrenen çevre köylüler Halil Efe'nin anasını alıp götürmşler.Halil Efe'nin anası ricası üzerine kaçaklar kurşuna dizilmekten son anda kurtulmuşlar.
( Kaynak kişiler ; Ramazan Akpınar, Kamil Şenkal, Saffet Düzgün, Ramazan Şenkal, Bayram Albayrak, Kamil Olgun,Harun Saraç, Mehmet Durgut, Ali Sezer, Mehmet Yamaç, Hüseyin Elaslan, Mehmet Cengiz, Yusuf Bulut, Mücahit Uygun, Abdullah Keskin ) 

Köyde Yaşayan Aileler ve Soyadları ;

Çakırlar (Yüce, Soylu, Akkuş) ; Afyon'dan iki çocuk gelmişler ve burada evlenip kalmışlar.
Şeker Ağalar / Ümmetler ( Sevindik )
Kamiller ( Alkan )
Hanimler ( Dereköy )
Saraçlar ( Saraç, Olgun )
Muratlar ( Akpınar, Sarıkaya )
Kılıçlar  ( Bedir )
Yavanetler ( Akdoğan )
Dümbüller ( Uyanık )
Sabaklar ( Albayrak )
Hatipler ( Yalçın, Yıldız )
Yetim Mustafa ( Elaslan )
Veliler ( Semiz )
Dumanlar ( Kaya)
Sivaslılar ( Aygün )



Kütahya Merkez Kızık Köyü :

21 Haziran 2008 Cumartesi 10:00 cıvarı kahvaltı yaptık. Süleyman Kızıklıoğlu ile Kütahya'dan Ilıca Beldesi'ne geçtik.13:00 suları Kütahya'ya geldik. Süleyman bey, biraz işlerini toparladı. Erkan Solak bey işlerini bitirdikten sonra Kütahya'dan çıktık.Tavşanlı yolunda 17 km. batıya yol aldık Sağa /kuzeye dönüp 2 km. gittikten sonra, Bursa Çimento'nun karşısından sola/batıya döndük. 31 km. boyunca birçok güzel köyden geçtikten sonra Kızık köyüne ulaştık. Köy bir tepenin kuzeyine düzlüğün üzerine kurulmuştu. Yaz olmasına rağmen ortalık hala yeşildi.Bir tarla kenarında durduk ve ordakilerle sohbet ettik. Köyün içine gittik. Görüştüğümüz insanlar, bizi Süleyman Özbek diye birine yönlendirdiler. Köyün tarihini en iyi o bilirmiş. Giitik Süleyman beyi bulduk.
Hazırladığı kitabı alıp karıştırdık. Gerçekten de bizim fazla uğraşmamıza gerek bırakmayacak şekilde, köyün tarihini, gelişimini, aileleri, soyadlarını, günümüze kadar köyde muhtarlık, öğretmenlik ve imamlık yapanları tek tek yazmıştı. Rica ettik kitaptan bir tane aldık. İşimiz oldukça kolaylaşmıştı. Biz sadece resim çekecektik o kadar.Köyün tepeden görüldüğü Tekke Tepe'sine çıktık.Yanımzda köylülerden Kadir Tıngır vardı.Resimler çektik ve çektirdik. Bu tepe adını tekkeden almaktaydı. 
 
        Köyün tarihi ; 1380 yılında Kütahya'dan Domaniç'e yaylaya giderlerken, Tekke Tepesi'nde Eydemir Bey hastalanır.Daha fazla yolculuk yapamaz. Burada 6 (Altı) hane kalırlar. Tepenin kuzey eteğine, köyün şimdiki yerinin az güneyinde bayıra yerleşirler.
Bir süre sonra Eydemir Bey ölür.1800'lü yıllarda 200-300 m. kuzeye ve düzlüğe doğru
şimdiki yerleşim yeri oluşur. Zamanla başka yerlerden Kızık olmayan insanlar da gelip yerleşirler.

       Tekke Tepesi ; anlatılana göre ; kurtuluş savaşı sırasında Kütahya Domaniç hattında yapılan savaş sırasında, Tekke Tepesi'ne göre kuş uçuşu yaklaşık 3-4 km. olan batıdaki tepeye Yunanlılar mevzilenmişler.Yunanlı topçular Tekke tepesi'ne çok sayıda top atmalarına rağmen bir türlü isabet etmezmiş. Tekkenin tam üstüne doğru  gelen toplar bile, son anda yön değiştirerek, tepeye değmeden yere çarparak tepeden aşağı yuvarlanır gidermiş. Kuzeye yuvarlanan topların bazıları köy damlarına çarparak tahrip edermiş.

Biz köyel ilgili diğer bütün bilgiler için sözü Süleyman Özbek'e bırakalım.

  


Kızık Boyu 6.Kurultayı :  sayfa 458

Bu kurultaya ;

Bursa'dan ,Ertuğrul Sünel,Ahmet Kuş,Arif Eker,İzzet Güngör

Gaziantep'ten,Mehmet Horuz,Mesut Durak,

Kahramanmaraş'tan,Muhsin Şahin,

Tokat'tan ,Mustafa Gürsoy,Durmuş Dursun,Kadir Gülbeniz,A.Duran Dursun

katıldılar.




Kızık Boyu 7.Kurultayı: sayfa 46









Kızık Boyu 9.Kurultayı: sayfa 465

Bu kurultaya ;
Gaziantep'ten ,Mehmet Horuz, Hilmi Ünal, Fayat Karaoğlu,
İstanbul'dan Hakan Ceylan, Bilal Ceylan, Esad Ceylan,
Samsun'dan, Muharrem Ceylan,
katıldılar.









BOLU

Mustafa HİTİT      Sayfa 207 sonuna

1936 yılında (gerçekte 1934) Bolu'nun Kızık Köyü'nde doğdu. Babasının adı Hasan, annesinin adı Fatma'dır. 1947 yılında Kızık İlkokulu'nu, 1952 yılında Arifiye Köy Enstitüsü'nü bitirerek Gerede İlçesinde öğretmenliğe başladı. 1966 yılına kadar ilkokul öğretmenliği yaptı. 1966 yılında müfettişlik kursunu ve Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirerek Artvin ili ilköğretim müfettişliğine atandı.Artvin, Bilecik, Bolu ve Zonguldak illerinde ilköğretim müfettişliği yaparak 1984 yılında emekliye ayrıldı.1953 yılında Hatice HİTİT ile evlendi. Aynur (1954), Ayhan (1956), Aydın(1960), Aytekin (1970) ,adlarında dört çocuğu oldu. Aynur 1956 yılında öldü. Çocuklarımda Ayhan ve Aydın eşleri ile birlikte öğretmen olara görev yaptıktan sonra emekli oldular. Maden mühendisi olan Aytekin ABD'de Doktorasını tamamlamış olup yurdumuza dönerek Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde Yar. Doç. olarak görev yapmaktadır. Emekli olduktan sonra Aydınkent Öğretmenler Sitesinin kuruluşunda görev alan Mustafa HİTİT, 1988-93 yılları arasında SHP Bolu Merkez İlçe Saymalığı görevinde bulundu. Halkevleri Bolu Şubesi ile Atatürkçü Düşünce Derneği'nin Bolu şubelerinin kuruluşunda görev aldı. 1999 yılında Kızık Yardımlaşma Derneği'nin kuruluşunu sağladı. İki dönem bu derneğin başkanlığını yaptı.
2009'un Mart ayında sağlık sorunları meydana geldi. 03.06.2009 yılında Ankara'da vefat etti. Mustafa HİTİT, Kızık Köyü'nün en önemli değerlerindendir. Kızıklıların eğitim öğretim yaşantılarında yeri doldurulamayacak bir değerdir. Aynı zamanda yazar, şair, araştırmacı ve fotoğraf sanatçısıdır. Kızık Köyü ile illgili, ülkemizin güncel sorunları ile ilgili pek çok kitabı bulunmaktadır.  Sitemizin bu bölümünde, Bolu'nun yetiştirdiği en önemli isimlerden olan ve Kızık Köyü'nün en büyük değerlerinden olan Mustafa HİTİT'e yer verilecektir. Sayfamız zamanla doldurulacak olup,
Mustafa HİTİT'in eserleri burada torunu Onur G. HİTİT tarafından paylaşılacaktır. 
Yeri Uçmağ (Cennet) olsun.
( Kaynak ; kizikli14.tr )





MAZİDE BİR YOLCULUK       şiirler bölümüne sayfa  439'a eklyeniz


Bugün kırda başladım mazi yolculuğuna

Toprak yollar götürdü beni çocukluğuma:

Her adımda gördüğüm benim ayak izlerim

Öğleye dek yürürüm dayanırsa dizlerim

Tozlu topraklı yolda çocuklar yalınayak

Bostan yüklü kağnılar geçer cazırdayarak

Kavun verirler bize kimi yetkin, kimi ham

Tadı damağımdadır, bu yüzden unutamam.

Ayrılmayız gün boyu, üç dört yakın arkadaş

Oyuna giriştik mi akla gelmez ekmek aş


Çiğdem kazmak üzere köyün dağlarındayız

Büyük Hiyik’e değin çıkmak kararındayız


Kurtini’nden başladık, Çamsekisi, Kanyurdu

Keklicek’te su içtik, o su bizi doyurdu

Ekipte kimler yok ki… Ahmet, Mustafa, Osman,

Genç yaşında rahmetli Kamil oğlu Kahraman

Hotulca’ya varınca, çantalar dolu çiğdem

Gayrı inelim köye güneş ufukta madem

Karasığır dönerken biz de köydeyiz artık

Yayılırken etrafa usul usul karanlık.

Birden kötü bir haber: Dönmemiş sarı inek

“Kurtağzı bağlatalım, haydi hocaya gidek.”

Mıh gibi aklımdadır köyümde geçen her an

Ayırmasın kökümden unutturmasın Rahman

Çift sürdüm, gever kestim, Tığıt’ta, Kızıyer’de

Çok terledim yoruldum serinledim Kemer’de

Deste çektim, Gömürgenli beş tırpancı ardından

Tanıdım ruhuna dek insanımı yakından


Ancak yeni kavradım, nedir en yüce uğraş:

Üretmekmiş üretmek, hey kafasız arkadaş

Saluryeri’nde kavun, Sökeller’de sarımsak

Kar yağmadan bitecek işler çok çalışırsak

Sonra düğün mevsimi, arka arkaya neşe

Kırat hazır yarışa, Ömer ağam güreşe


Zahire ambarlarda, küpler dolusu pekmez

Askerlik yapan gençler, bekar kalmak istemez.

Zaten söz kesilmiştir, her iki ev de hazır

Düğüne katılacak Mumcusun, Salur, Yazır


Halaylar çekilecek, sinsinler oynanacak

Tütecek senelerce onlarca yeni ocak

Ana-baba gururlu, konu komşuda gayret

Gelin-damat çok ciddi yüzlerinde asalet

Bizde ayıp sayılır, belli edilmez sevinç

O kadar gelin gördüm güleni görmedim hiç.

Büyüklere hiç biri saygıda etmez kusur

Susup “gelinlik eder” el pençe divan durur.

Sokakta da beklenir, erkekler geçsin önce

Hep edep gereğidir, bizde âdetler bence

Diyorlar: Şimdi köyün kalmadı kentten farkı

Töre de bırakmadı zamanın zalim çarkı

Birden yoruluverdim bugünlere dönünce

Kararıverdi etraf içimdeki sönünce


Mustafa ÖZTÜRK
17 Mart 2011  / Kayseri                         





 BENİ KÖYÜME GÖMÜN  Şiirler bölümüne sayfa 439 devamına  


Yaşlandıkça maziye dalıyor dalıyorum,

Saatlerce orada mıhlanıp kalıyorum.

Canlanıyor gözümde anılar birer birer

Biri sönüp giderken sahneye biri girer.

Hafızam zayıf ama herkes orada işte:

Bak babam gülümsüyor, amcamsa serzenişte.

Havva Ana tandırda bazlama pişiriyor;

Ahmet ile Şerife pişeni aşırıyor.

Ali Baba bahçede bal alıyor petekten

Sofraya bir gelseydi usandım beklemekten.

Babamın keklikleri ötüşüyor kafeste

Güvercinler damlarda yapıyor gene beste.

Hasan Abim dönmüş de tarladan yorgun argın;

İşten kaytardım diye galiba bana dargın.

Ayşe teyze damına işte “hedik” seriyor

Emine esvap yumuş avluya ip geriyor.

Mantı yapıp getirmiş komşu Hanife hala

Tereyağlı sumaklı tadı ağzımda hâlâ

Bir yığın kadın bizde, kesiyorlar “erişte”

Bacılar, işte böyle, birleşirler her işte.

Düğün mü herkes orda, ölüm mü herkes üzgün

Değişti mi bilemem, böyle idi daha dün.

Avaz avaz bağırır, bir ses gelir uzaktan

Bilir hemen kulağım, can dostum Ahmet Kaplan.

Neler hatırlatmaz ki derinden gelen bu ses

O kadar yakın idik, kıskanıyordu herkes.

“Kemer’e gidelim mi, Çıkalım mı Kala’ya?”

Hayır demek mümkün mü? Alır beni alaya.

Bırakmaz hiç yakamı, işte böyle, anılar

Silinmez hiç aklımdan, “sap” taşıyan kağnılar.

Heybetli iki camız, dinlemez yokuş-bayır;

Kağnıyı yükleyende çelik kollar, tunç bağır…


Gür sesiyle hükmeder o azman camızlara

Bazen de türkü söyler, selam yollar kızlara.

Her “yığın” bir defada getirilir harmana

Gün boyu düven sürmek, ne zor gelirdi bana.

Güneş tepeden vurur, yakar arpanın tozu

Çatlayan dudağına ararsın bir yudum su.

Harman yeri makine, çalışır bütün canlı.

Bir bakınız, var mıdır, boş duran delikanlı?

İbadet eder gibi çalışır huşu ile

Kıymetli zamanını harcamaz bu-şu ile.

Nasıl da savuruyor girişmiş koca “tığ”a

Rüzgâr böyle esince meydan okumuş dağa

Akşam olunca başlar, çocukların neşesi

Öyle şakalar var ki, bir zekâ nişânesi

Ne yorgunluk, ne güneş; unutulur bütün gam

İster yıldızlara dal, ister oyna bu akşam.

 Bizim köyden simalar öyle net ki gözümde:

Karadeli dayım, gel; yine bana “gözüm” de.


Hasan Çimen öğretmen, Muthullah Hoca imam

Onlar büyük mü büyük, sözlerle anlatamam.

Onların kıymetini epeyce geç anladım.

Bir ceza olmak üzre “vefasız” olsun adım.

Sevginiz, şefkatiniz ulaştırdı bu boya

Atılıp dost kucağa, ağlasam doya doya.

İhtiyar oldum artık, ani ölürsem bir gün

Vasiyet ediyorum, beni köyüme gömün.

Ayrı geçen günleri, belki, eder telâfi

Başka ne isteyeyim, atamın yanı kâfi.           


Mustafa ÖZTÜRK
17 Mart 2011 / Kayseri                         





sayfa 306
Hamdi ULUŞAN ; İstanbul'dan bizimle Karabük'e kadar geldi. Ordan Ovacık ve Kızık
köyüne kadar geldi, yoruldu ve bizimle iki gün boyunca hiç üşenmeden, burun kıvırmadan,üstelik hevesle gezdi.Bize bilgilerini aktardı ve paylaştı.Hamdi bey   
26 Kasım 2015 tarihinde istanbul'da vefat etti. Cenaze namzına katıldık, mezarlığa kadar eşlik ettik.Cenaze töreni sırasında ne kadar sevildiğiane de şahit olduk.Üsküdar Ünalan Mahallesi'nin kurucuları arasında olduğu için, orada bir sokağa adını vermişler.Hamdi Bey Sokağı.Allah bol rahmet etsin.Oğulları Birol Uluşan ve Şenol Uluşan'a sevgilerimi sunarım.





sayfa 134 sonuna...
Ercan AKINCI ;
Sandıklı Kızık Beldesi'ni ziyaretimizden yaklaşık bir yıl sonra Enver Tat ile konuştuğumda, köy kahvesinde oturduğumuz masada bulunan ve bilgisine başvurduğumuz insanlardan birisi olan Ercan Akıncı'nın 2010 Kasım ayında Afyon Sandıklı'da vefat ettiğini söyledi. Ercan Akıncı'ya Allahtan rahmet diliyoruz.





sayfa 364 resim öncesi...
Ümit YILMAZ ; 
Sinop Kızık köylerini ziyaretimiz süresince,Kızık olmadığı halde, dayısı Sadık Ünal ve benimle sürekli birlikte olan ve yardımlarını gördüğümüz Ümit Yılmaz, bir kaza sonucu Sinop Ayancık'ta vefat etmiştir.Hayat dolu ve 23-24 yaşlarında  daha hayatının baharında olan Ümit'i rahmetle anıyor, anasına babasına baş sağlığı diliyoruz.





sayfa 207 sonuna...
Mustafa HİTİT ; Bolu Kızık Köyü Derneği Kurucu Başkanı, emekli ilk öğretim müfettişi ve Bolu Kızıkları'ndan ilk irtibata geçtiğim İlhan Ayerlikaya'nın dayısı olan ve her Bolu'ya gittiğimde beni karşılayıp, misafir eden ve ilgisini esrigemeyen Mustafa Hitit, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu 3 Haziran 2009'da Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde vefat etmiş ve cenazesi 4 Haziran 2009'da Bolu Merkez Çığırtkanlar Mezarlığı'na defnedilmiştir.  Kendisini rahmetle anıyoruz.Oğulları Ahyan Hitit, Aytekin Hitit ve Aydın Ramazan Hitit ile onun yolundan giden torunu Onur G.Hitit'e selamlarımı iletiyorum.





sayfa 225 Cumalıkızık anlatımının sonuna...
Ahmet KUŞ ; Yıldırım ilçesi Cumalıkızık köyü muhtarı, Bursa Tarihi Kızık Köyleri Derneği Başkan Yardımcısı, Türkiye Kızıklar Birleşik Dernekleri (Federasyonu) kurucularından olan, başkan Ertuğrul Sünel, İzzet Güngör ve Arif Eker ile birlikte 19-20 Ekim 2013'te yapılan Kızık Boyu 6.Kurultayı'na katılmak için Gaziantep'e kadar gelen, Söğüt'teki etkiniklere son üç yıldır düzenli katılan Ahmet Kuş, hastalığı nedeniyle Bursa'da vefat etmiştir.Kendisini sevgi ve saygıyla yadediyor ve rahmet diliyoruz.   





sayfa 346 sonuna ...
Süleyman ÖZBEK ; 2008'de Kütahya merkez Kızık köyünü ziyaret ettiğimizde, bize "en iyi bilgiyi Süleyman Özbek'ten alabilirsiniz" demişlerdi. Biz de vakit geçirmeden gidip bulmuştuk kendisini.Üzerinde "Yeşil Kitap" yazan kitabı alıp incelediğimizde, gerçekten köyü çok detaylı ele almıştı. Başka bir kaynak aramaya gerek duymamış, rica etmiş ve kitabı Süleyman beyden almıştık. 2015 yılında sanal ortamda tanıştığım aynı köyden
Mehmet Fatih Özbek, Süleyman Özbek'in 30.09.2013'te vefat ettiğini söyledi.
Süleyman Özbek'e , Allah'tan rahmet, kalanlarına da sağlık ve sabır diliyoruz 






GAZİANTEP KIZIKLAR DERNEĞİ






sayfa 442 Kızıklar Derneği
Abdullah DEMİR ; Şehitkamil ilçesinin hemen kuzeyinde ilk köyü Yukarı Beylerbeyi köyünden olan ve Beğdili Boyu'ndan gelen Abdullah Demir, 1997^de Şehitkamil Muhtarlar Derneği Başkanı idi. Kendisi ile aramız çok iyiyidi.Bizim toplum ile ilgili çalışmalarımıza her zaman destek oldu.Gerek Gaziantep il merkezinde Şehitkamil mahalle muhtarları,gerek kırsalda köy muhtarlarını ortak karekete yönlendirerek bizlere katkıda bulunmaktaydı.Gaizntep Şehitkamil'de vefat etti.Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz.







sayfa 442 Kızıklar Derneği
İmran SARIOĞLUKızıklar Derneği'nin daha kurulmadan önceki aşamalarında,             Karataş Bölgesi insanına tarihlerini anlatmak için başlattığımız çalışmaların daha başında bize ev sahipliği yapan  ve  o dönemde Kızıkhamurkesen köyünün muhtarı olan İmran Sarıoğlu Gaziantep Şehitkamil'de vefat etmiştir. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz.İmran Kiya'nın amcaoğlu ve Gaziantep Kızıklar Derneği'nin Kurucu Genel Yazmanı (Sekreteri) olan Avukat Mehmet Sarıoğlu'na baş sağlığı diliyoruz.






sayfa 442 Kızıklar Derneği

Mehmet AKSOY ; Gaziantep Kızıklar Derneği’nin kurucularından ve kırsaldan/muhtarlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan ve her zaman maddi ve manevi desteğini bizlerden esirgemeyen ve her zaman yönetimde yerini alan İncesu köyünün uzun yıllar muhtarlığını yapan, 1949 doğumlu Mehmet Aksoy 3 Ekim 2007'de Gaziantep Şehitamil'de vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz.Oğlu İsmail Aksoy'a ve benim de meslekteşım ve arkadaşım olan yeğeni Lütfü Aksoy'a selamlarımı iletirim.

 






sayfa 442 Kızıklar Derneği
Solak Mustafa ÖZKILIÇ ;
Kızıklar Derneği'nin daha kurulmadan önceki aşamalarında, Karataş Bölgesi'ni köy köy gezip, bölge insanına tarihlerini anlattığımız zamanlarda, yeğeni Mehmet Şaban Özkılıç ile birlikte yanımızda olan ve manevi desteğini esirgemeyen ve fikirlerinden yararlandığımız Yavuzel Kastel / Değirmitaş  köyü Solaklar Obası'nın son ağası olan Solak Mehmet Ağa oğlu Mustafa Özkılıç ; 9 Mayıs 2013 Perşembe gecesi Gaziantep Şehitkamil'de vefat etmiştir. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz. 




sayfa 442 Kızıklar Derneği
Süleymen ALAPARMAK ;
Kızıklar Derneği'ne kuruluşundan sonra üye olan ve manevi desteğini veren, Yavuzeli Lolacık/Sarıbuğday köyünden Memik oğlu Sülayman Alaparmak 9 Kasım 2013 Cumartesi günü Gaziantep'te vefat etmiştir.Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz.





sayfa 442 Kızıklar Derneği
Mehmet YILDIRIM ; Kızıklar Derneği'nin daha kurulmadan önceki aşamalarında,  Şehitkamil'de mahalle mahalle gezip, bölge insanına tarihlerini anlattığımız zamanlarda, yeğeni rahmetli Mustafa Yıldırım ile birlikte yanımızda olan ve manevi desteğini esirgemeyen Mehmet Yıldırım, Zeytinli Mahalle muhtarlığı yaptı. Biz Gaziantep Kızıklar Derneği'ni ilk olarak Zeytinli Mahllesi'nde kurmuştuk.1946 doğumlu olan Mehmet Yıldırım 14 Temmuz 2013'te Gaziantep Şehitkamil'de vafat etmiştir.Kendisine Allah'tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.




sayfa 442 Kızıklar Derneği
Mustafa YILDIRIM ; Gaziantep Kızıklar Derneği'nin daha kurulmadan önceki aşamalarında, Karataş Bölgesi'ni köy köy gezip, bölge insanına tarihlerini anlattığımız zamanlarda, rahmetli amcası Mehmet Yıldırım ile birlikte yanımızda olan ve manevi desteğini esirgemeyen Mustafa Yıldırım, amcası ölünce yerine Zeytinli Mahalle muhtarı olmuştu.20 Eylül 1964 doğumlu olan Mustafa Yıldırım 24 Haziran 2014'te Gaziantep Şehitkamil'de vefat etmiştir. Kendisine Allah'tan rahmet oğlu Gökhan Yıldırım'a da baş sağlığı diliyoruz. 









GAZİANTEP MİHMADLI DERNEĞİ



sayfa 443 Mihmadlı derneği başlığına
Sadık Zeki ÖZAY ;
1997 tarihinde yaptığımız ; Mahmatlı aile içi ilk toplantısında bize ev sahipliği yapan, Karayusuflu köyünden ve babamın amcsı Mehmet Ağa'nın oğlu olan Sadık Zeki Özay 28 Temmuz 2008 tarihinde Gaziantep'te vefat etmiştir. Kendisine Allah'tan rahmet ve oğlu Ümit Özay'a baş sağlığı diliyoruz.




sayfa 443 Mihmadlı derneği başlığına
Hacı Mehmet DOĞAN ; Mihmatlı/Mahmatlı Oymakları ilk kurultayı ve Kızık Boyu ilk kurultayının doğal ortamda yapılabilmesi için, hayma yapmamız konusunda fikirlerinden istifade ettiğimiz ve her kurultayda yardımlarını gördüğümüz, Karayusuflu köyünden Hacı Mehmet Doğan 27 Temmuz 2013 Cumartesi günü Gaziantep'te vefat etmiştir. Kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz.





sayfa 443 Mihmadlı derneği başlığına
Kemal ŞAHİN ; 1997 tarihinde yaptığımız ; Mahmatlı ( Hacı Ömerler ) aile içi ilk toplantısında bulunan ve çalışmaları manevi olarak destekleyen, Karayusuflu köyünden Hacı oğlu Kemal Şahin  21 Mart 2016 Pazartesi Gaziantep Şehitkamil'de vefat etmiştir..Kendisine Allah'tan rahmet ve hasatalığı süresince yeğenlik görevlerini hakkıyla yerine getiren kardeşi İsmet Şahin'in oğulları olan Orhan Şahin ile Oktay Şahin'e de baş sağlığı diliyoruz.










BOLU KIZIK HİKAYELERİ  ( S.425'e ...)

(Kaynak ; kizikli14.tr )

Hacı İmam (Hacımam) ;

Kızık Köyü'nde iz bırakanların önde gelenlerinden biri de Asıl adı Mehmet Emin olan Hacı İmam'dır. Bu gün HİTİT soyadını taşılanların dedelerinin dedesidir.


1839 yılında doğan ve 1929 yılında hayata veda ettiği söylenen Hacı İmam ömrü boyunca Kızık Köyü'nün hatıplığını yapmıştır. 8 kez hacca gittiği söylenen Hacı İmam’ın ömrünün büyük bir bölümünün hac yollarında geçtiği söylenmektedir.

Hacı imam Kızık Kızık Köyü'nde etkin bir kişi olarak anılmaktadır. Köyde aileler arasında çıkan anlaşmazlıklarda Hacı İmam'ın görüşlerine başvurulduğu, anlaşmazlıkların onun görüşleri doğrultusunda çözüldüğü anlatılmaktadır.

Güney Mahalle'nin imamlığın da yapan Hacı İmam, dini konularda  Kızıklılara önden olanların başında gelmektedir.

Hacı İmam'ın adı Mehmet Emin'dir.

Hacı İmam, Kızık köyünden Hacımatlar ailesinden Ayşe ve Zeynep, Topçular ailesinden Emine ile evlenmiştir.

Ayşe'den Hasan (Koca Hasan), Zeynep'ten Fehmiye, İsmail, Salime ve Mehmet (Hacı Mehmet),  Emine'den de Ahmet (Topuzel) ve Feride adlarında yedi çocuğu olmuştur.

İnatçı bir kişiliğe sahip olduğu söylenen Hacı İmam'la ilgili olarak halk arasında "Alaca karganın kanadı, yenilmiyor Hacımam'ın inadı." gibi sözler söylenmektedir.

Koca Göden ;

Kızık Köyü'nde iz bırakanların önde gelenlerinden biri beklide en önde gelini Koca Göden namı ile anılan Hüseyin GÜDEN'dir Kızık köyünde uzun yıllar muhtarlık yapan Koca Göden hakkında köyde ve çevre köylerde  anlatılanlar kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır.

1940'lı yıllarda Anadolu’nun hiçbir köyünde elektrik yokken, Koca Göden evini hava pervanesine bağlı dinomanın ürnettiği evinin aydınlanmasında kullanmıştır. Yine aynı yollarda köylerimizin hiç birinde telefon yokken Koca Göden'in evini il merkezine bağlayan telefon bulunmaktadır.

Koca Göden Kurtuluş Savaşı yıllarında Kızık Köyü'nde muhtarlık yapmaktadır. İsmet Paşa ve arkadaşları İstanbul'dan Ankara'ya giderlerken Koca Göden başta olmak üzere M. Emin DÖNMEZ, İlyas AKMAN, İlyas AY ve Efe Hasan tarafından Bolu'da karşılanır. Hacı Güllezler'in evinde misafir kalan İsmet Paşa ertesi günü Kozyaka Köyü'nde  Yüzbaşılar'ın evinde misafir edilir. İsmet Paşa'yı koruyan bu ekip Ayaş Beli'ne kadar kendisine refakat eder ve görevi Ankara'dan gelen Seymenlere devrederler.

İnönü ve Kurtuluş Savaşı sırasında Koca Göden köylerden topladığı giysi ve savaş malzemelerini katırlarla savaş alarına göndermeye başlar. bunu haber alan Padişah taraftarları
Kızık Köyü'nü basar. Koca Göden evinin altına saklanmıştır. Göden'in evini ateşe vermek isteyen padişahın adamlarının bu hareketine karşı koyan köy halkı Koca Göden'i evi ile birlikte  yanmaktan kurtarır.

İsmet Paşa cumhurbaşkanı olduktan sonra Koca Göden'le birlikte birkaç kişi cumhurbaşkanını ziyarete giderler. İsmet Paşa kendilerine büyük yakınlık gösterir ve aradan yıllar geçtiği halde içimleri ile hitap eder. Hatta  kendilerinin Ankara'ya yerleşmelerini ister. Koca Göden ve arkadaşları köylerine çok bağlı olduklarından Ankara’ya yerleşmek istemezler ve köylerine dönerler.

Koca Göden'le ilgili olarak daha pek çok olay anlatılmaktadır. Anlatılan olayların pek çoğu devlet görevleri ile ilgilidir.

O yıllarda köylüler yollarını imece ile yapmaktadırlar. Ancak bazıları imice olarak çalışmaktan kaytarmaktadır. Koca Göden bu durumu zamanın jandarma komutanına açar ve der ki; "Komutan siz köye gelin beni köy halkının içinde kırbaçlayın." Jandarma komutanı köye gelir yolların bozuk olduğunu söyleyerek Koca Göden'i halkın önünde kırbaçlamaya başlar. Bunu gören köy halkı imece çalışmalarında Koca Göden'in söylediklerine harfiyen uyarlar.

Kızıklılar mayıs ayının ortalarından haziran ayının sonlarına kadar yaylada ikamet ederler. Yayla zamanı Koca Göden Bolu'da görevli olan devlet görevlilerini başka vali ve belediye başkanını yaylaya davet eder. Yayla evinin "hayat" denilen önü açık sofabsına sofralar kurulmuş misafirlere yemek verilmektedir. Bu arada kadınlar eski kıyafetler içinde ağılda inek sağmaktadır. Belediye Başkarı Reşat AKER kadınları göstererek "La Göden, bu kadınların yanında nasıl yatıyorsunuz?" diye Koca  Göden'e takılmak ister. Ağır bir şakanın altında kalmak istemeyen Koca Göden Reşat Bey'e dönerek, "Siz hiç merak etmeyin Reşat Bey, biz onun kolayını bulduk. Karılarımızın yanında yatarken şehirdekileri gözümüzün önüne getiriyoruz." diye cevap verir. Reşat Bey hiç beklemediği bu cevap karşısında fena yakalanmıştır. Davetlilerin önünde ne söyleyeceğini şaşırır ve kahkahayı basar.

Orman Kanununun yürürlüğe girdiği yıllarda
Kızık Köyü'nde binlerce keçi bulunmaktadır. Köy halkı bu keçiler yüzünden orman memurlarının baskısı altında ezilmektedir. Bu sırada Bolu valisi Kızık Köyü'ne gelir. Valinin köye geldiğini haber alan Koca Göden koşarak ter içinde valinin yanına koşar. Perişan bir görünümde olan Koca Göden'e vali bu halinin ne olduğunu sorunca Koca Göden, "Ormancılar geldi sanmıştım!" diye cevap vererek, ormancılardan şikayetçi olduğunu anlatmak ister.

Koca Göden'in uzun yıllar
Kızık Köyü'nün muhtarlığını yaptığı cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Kızık Köyü'nün muhtarı olduğu bilinmektedir. Ancak Koca Göden'in muhtarlığa ne zaman başladığı bilinmemektedir.

Yüz yılı aşan bir ömür sürerek hayata veda eden Koca Göden'in geride bıraktığı izler Kızıklılar tarafından  kuşaktan kuşağa unutulmadan anlatılacaktır.

Koca Muallim ;

Kızık Köy'ünde 1937-1957 yılları arasında 20 yıldan fazla öğretmenlik yaparak, köy ilkokulunda kapanıncaya kadar  en fazla öğretmenlik yapan ve Koca Muallim namı ile anılan Mustafa ÖZER, Kızıklı olmayan ve ancak Kızık Köyü'nde unutulmayacak izler bırakan insanlardan biridir.

Koca Muallim görev yaptığı süre içinde birçok Kızıklı çocuğun yetişmesi ve ileri öğrenim kurumlarında eğitim görmeleri için unutulmaz hizmetler vermiştir.

Koca Muallim 20 yıl görev yaptığı
Kızık Köyü İlkokulu'ndaki görevinden 1957 yılında ayrılmış ve başka bir okulda görev almıştır. Ancak yıllarca görev yaptığı Kızık Köyü'nü unutamadığından 1958 yılında kendi isteği ile tekrar Kızık İlkokulu'nda göreve başlamış ve bir yıl sonda da emekliye ayrılmıştır.

Koca Muallim tatlı sert ve hoşgörüye dayanan bir anlayışla öğretmenlik görevini sürdürmüştür. Onun bu özelliği yetiştirdiği bir çok kişiye örnek olmuştur.

Koca Hasan ;

Hacı İmam'ın en büyük oğlu olan Koca Hasan Kızık Köyü'nde ticaret hayatına atılan ilk insanlardan biridir. Koca Hasan
Kızık Köyü ve çevre köylerden topladığı elma armut gibi meyveleri büyük şehirlere götürüp satarak ticaret yapmıştır.

Koca Hasan İstanbul’da meyvelerini sattıktan sonra arkadaşları ile Bolu’ya dönmek için yola çıkar. O yıllarda Türkiye tarihinde görülmemiş kış mevsimi yaşamaktadır. 1326 Kışı (1908 Miladi) olarak tarihe geçen bu kış mevsiminde kar kalınlığı yer yer 3-4 metreye ulaşmıştır. İstanbul'dan dönmekte olan Koca Hasan ve arkadaşları 1326  kışına Hendek’te yakalanırlar. Bir aydan fazla Hendek’te konaklayan Koca Hasan burada hayatını kaybeder.

Koca Hasan ; Ayşeman, Meryem ve Zeynep adında üç kadınla evlenmiştir.

Ayşeman’dan M. Emin ve Mustafa,

Meryem’den Azime ve Yunus,

Zeynep’ten Abdullah ve Hatice adlarında olmak üzere 4 oğlu ve iki kızı olmuştur.

M. Emin’in Emine ve Durkadun adında iki kızı olmuştur. Emine, Tokuşların Süleyman’la, Durkadun ise Midillerin Koca Durmuş ile evlenmiştir.

Mustafa, Hatıpların Fatma ile evlenmiştir. Hasan adında bir oğlu olmuştur. Mustafa 1. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesinde hastalanmış ve Diyarbakır’da vefat etmiştir.

Mustafa’nın oğlu Hasan, Şüklerin kızı Fatma ile evlenmiş, Mehmet, Mustafa, Meryem, Yunus ve Esma adlarında 5 çocuğu olmuştur. Mehmet ve Yunus küçük yaşlarında ölmüştür.

Azime, Ahmatlar ailesinden Durmuş’la evlenmiş ve genç yaşında ölmüştür.

Yunus ve Abdullah genç yaşlarında yaşamlarını yitirmişlerdir.

Koca Hasan’ın kızlarından Hatice Hasancalar ailesinden İlyas’la evlenmiştir. Mehmet ve Eyup adlarında iki çocuğu vardır. Mehmet, Mosingil ailesinden Koca Ahmet’in kızı Hayriye ile evlenmiş;, Hüseyin, Hatice ve Ayşe adlarında üç çocuğu olmuştur. Hatice; aşağıda belirtildiği gibi Koca Hasanın Torununun oğlu Mustafa ile evlenmiştir.

Koca Hasan’ın torunu Hasan HİTİT’in oğlu Mustafa; Hasancalar ailesinden Hatice AKMAN’la evlenmiştir. Hatice AKMAN Koca Hasan’ın Kızı Hatice’nin torunudur.

Mustafa ve Hatice’nin Aynur, F. Ayhan, Aydın R. ve Aytekin adlarında 4 çocuğu olmuştur.

Mustafa ;

Hacı İmam'ın torunu ve Koca Hasan'ın oğlu olan Mustafa 1. Dünya Savaşına katılan  Kızıklılardan biridir. Mustafa savaşta Doğu Cephesinde Rus  Savaşı'na katılmıştır. Osmanlı orduları yokluklara rağmen Ruslara  geçit vermemişler ve yurdumuzu savunmuşlardır.  Bu cephelerde soğuk, açlık hastalık savaşan askerlerin en büyük problemidir.

Savaş sırasında Hacı İmamım torunu olan  Mustafa, soğuktan hastalanır ve hayatını kaybeder. Savaşa katılan Mustafa henüz 24 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Genç yaşta hayatını kaybeden  Mustafa; savaşın değil, Osmanlıların yaptığı hatanın kurbanı olmuştur.

Mustafa, bu siteyi hazırlayan kişinin dedesinin dedesidir.


Ahmet Ağa ve Oğlu Mustafa ;

Ahmet Ağa ve Kör Hoca namı ile anılan Mustafa AY, Kızık Köyü'nden Yonuzlar ailesindendir. Ahmet Ağa ve oğlu Mustafa AY, 1. Dünya Savaşına katılmışlar ve ayrı ayrı cephelerde savaşmışlardır.

Savaş bittikten sonra Ahmet Ağa ve  Mustafa AY, Selimiye Kışlası'na gelirler. Baba oğul askerlerin Selimiye Kışlasında bulunduklarından birbirinin haberi yoktur. Mustafa AY, Selimiye Kışlası'nın bir köşesinde çekilerek sigara sarmaya başlar. Yanına gelen Ahmet Ağa "Hemşerim bir sigara da ben sarayım." der. Mustafa AY tütün kesesini uzatır, iki asker konuşmaya başlarlar. Ahmet Ağa  "Sen nerelisin hemşerim?" diye sorar. Mustafa AY ise Bolu Çarşamba’nın (o tarihte Seben ilçesinin adı Çarşamba idi) Kızık Köyü'ndenim." diye cevap verir, başını kaldırdığında babası Ahmet Ağa'yı tanır. Baba oğul hasretle birbirine sarılırlar. Uzun yıllar birbirini görmemiş olan Ahmet Ağa ile oğlu Mustafa, Selimiye Kışlası'nda birbirine kavuşmuş olurlar.

Koca Hoca ;

Kızık Köyü'nde iz bırakanların önde gelenlerinden biri de Mosingil ailesinden Koca Hoca namı ile anılan Hüseyin BİLGİN'dir. Koca Hoca uzun yıllar Güney Mahallenin imam ve hatipliğini yapmıştır. Dini bayramlarda ve cuma namazlarında okuduğu hutbeler ve verdiği varlarla Kızıklıları bilgilendirmeye çalışmıştır.

Birçok Kızıklı çocuk ilk dini bilgilerini Koca Hoca’dan almıştır. Koca Hoca dini bilgiler yanında dünya yaşamı ile ilgili bilgileri çevresindeki insanlara aktararak Kızıklıların yetişmesine yardımcı olan öğretici kişiliğe sahip insanlardan biridir.

Koca Hoca, insana değer veren hoşgörülü bir kişi olarak tanınmaktadır. Bu özelliğinden dolayı çevresinde takdir toplayan, sevilen saygı gören insanlardan biridir. Kızıklı insanların ve özellikle Güney Mahalleli insanların üzerinde  Koca Hoca'nın büyük etkinliği vardır.

Koca Hoca ile ilgili olarak Mustafa HİTİT'ten bir ifade: "Onun 'En büyük günah Allah'a eşit koşmaktır.' dediğini bugün çok iyi hatırlıyorum."

Koca Hoca yaptığı yol gösterici ve kimseyi korkutmayan dini vaazlarıyla Kızık Köyü'nde unutulmayanların arasına katılmıştır.

Koca Hoca'nın mensubu bulunduğu Mosingil ailesine göz atıldığında aşağıda belirtilen sonuçlara varılmaktadır:

Hüseyin (Koca Hoca), Ahmet, Arif ve Mustafa adlı 4 kardeş bu gün hatırlanan Mosingil ailesinin büyüklerindendir. Bu kardeşlerin atalarının kimler olduğunu hatırlayan bulunmamaktadır. Ancak "Mosingil" sözcüğünden anlaşıldığına göre Bu kardeşlerinin babalarının "Molla Hüseyin" adında biri olduğu sanılmaktadır.


Onur G. HİTİT'in notu: "Molla Hüseyin" de olabilir, "Muhsin" de olabilir.

Koca Hoca:


Mektepli ;

Kızık Köyü'nde Midiler ailesinden Hacı Sofu'nun oğlu olan Mektepli, Hacı İmam’ın kızından torunudur. Mekteplinin asıl adı Hüseyin'dir.

Kızık Köyü'nden ortaokulda ilk okuyan insanlardan biri olduğu için "Mektepli" namı ile anılmaktadır. Kızık Köyü'nde  ilk yüksek tahsil yapan ve tıp doktoru olan Hasan Fehmi YAMAN’ın babasıdır.

Mektepli, yaşamında çiftçiliğini yanında kereste ticareti ve nakliyatçılık işi ile ilk ticaret hayatına atılan Kızıklılardan biridir.

Evinin dışında yanındakilere cömert davranmayan Mektepli, evine konuk olanlara karşı çok cömert davranın ve konuk ağırlamaktan haz duyan insanlardan biridir.

Kuz Mahalle Caimisinin  ve köy okulunun yapımında Mektepli'nin büyük katkıları olmuştur. Okulun arazisini Milli Eğitim'e bağışlamıştır..

Mektepli ile ilgili olarak ilginç anılar anlatılmaktadır:

Kurtuluş Savaşı sırasında Mektepli ile Kızıklı Hecem Hoca aynı birlikte savaşa katılmışlardır. Savaş sırasında Hecem Hoca yaralanır. Sedye ile geriye götürülürken Mektepli yanına gelir ve "La Hecem sen ölürsen Ayşe'ye ben bakarım" der.

Savaş sonrasında Mektepli ve Hecem Hoca köye dönerler. Hecem Hoca Mektepli'nin bu sözünü unutmamıştır. Mektepli ise bu sözü şaka ile söylediğini sürekli ifade etmiştir.

Soyadı YAMAN olanlar, Mektepliler ve Hacı Hasanların geçmiş büyüklerinden bir zattır.

O zamanlar Çarşamba’nın (Seben) Kesenözü Köyü nahiye durumundaydı. Bu zat bu nahiyenin müdürüydü. Kızık dilinde müdüre "midir" denir.

Bu yüzden Mektepli ailesine "Midirler" denmeye başlanmış, "Midirler" zamanla "Midiller"e dönmüştür. Adı geçen ailenin adı buradan gelmiştir. Midir esmer bir şahıs olduğundan adına  Kara Midir denmiştir. Kara Midir Kızık’a geldiği zaman cuma namazını Kızık'ın merkezi olan Güney Mahalle'de kılardı. Atını Güney Mahalle Camisi'nin güney tarafında bulunan bir taşa bağlardı. Bu taşın üst tarafında yuların geçeceği genişlikte bir delik bulunmaktaydı.

Bu deliğe atını yularından bağlar namazını kılıp giderdi. Bu taş hala durmakta ve bu deliğin olup olmadığı bilinmemektedir.


Keş ;

Adı Mustafa ÇAKIR'dır. Süleyman ÇAKIR’ın kardeşi, Kızık Köyü’nden kalkıp Bolu’nun Mesciler Köyü'ne yerleşmiştir. Köyden ilk göç edenlerdendir. Kısa boylu, hoşsohbet bir kişiydi. Unutkanlığı ile anılır. Unutkanlığı Kızık köyünde dildin dile dolaştığı ve her unutma olayında hatırlanıp anıldığı gibi, aynı şekilde gittiği Mesciler Köyü'nde de unutkanlığı ile anılmıştır.

Küçükken değirmende çıraklık yapar. Öğle vakti gelir. Ustası "Mustafa bir makarna yap da yiyelim" der. Mustafa makarnayı yapar. Tuz torbası ile keş torbası yan yanadır. Kızık usulü yapılan makarnada tencereden kevgirle makarna alınır. Çanağa dökülür. Üzerine keş sepelenir. Tekrar bir sıra makarna dökülüp, sonra keş sepelenmeye devam edilir. Bu işlem sırayla devam edip gider. Mustafa bir sıra makarna döker. Hiç bakmadan elini tuz torbasına uzatıp bir avuç tuz alır. Keş sepelediğini farzederek makarnaya döker. Tekrar makarna sonra tuz, makarna bitene kadar devam eder. Yemek hazırdır. Ustasını çağırır. Usta değirmendeki misafirleri çağırır. Hep birlikte sofraya otururlar. Bir kaşık makarna alan bir daha almaz. Kendisi de bir kaşık makarna alır. Tuzdan yiyemez. Keş yerine tuz döktüğünün farkına varır. Ustası "Ne yaptın Mustafa! Bu nasıl makarna?" diye bağırır. Mustafa "Ustam keş yerine tuz katmışım." der. Ustası "Bundan sonra senin adın 'Keş' olsun!" der. Mustafa adı unutulmuştur artık. Herkes "Keş" der.
  
Keş ve Kayıp Balta ;

Keş bir gün dağa odun yapmaya gider. Baltayı kaybeder. Günün büyük bölümünü balta aramakla geçirir. Artık baltanın saklandığını veya çalındığını düşünmeye başlar. Dağda yakınında çalışanların yanlarına gitmeye karar verir.

Yakınında çalışan arkadaşının yanına varır. "Arkadaş benim baltam kayboldu. Gördüysen ya da sakladıysan bana söyle. Sabahtan beri hiçbir iş yapamadım." der. Arkadaşı keşe bakar. Alaylı alaylı gülerek, "Ya Mustafa, madem baltan kayboldu, peki kolundaki ne?" diye sorar. Keş bakarki balta kolunda takılı vaziyette farkında değil kayıp diye baltayı boşuna aradığının farkına varır. "Vay benim keş kafam vay!" diye söylenir. Utanarak oradan uzaklaşır.
 
Yanan Ceket ve Keş ;

Keş birgün tarlasının çalılarını ayıklamaya gider. Bütün çalıları tarlanın ortasına  toplar. Terlemiştir. Ceketini çıkartır çalıların üzerine koyar. Biraz dinlendikten sonra çalıları yakar. Yanan çalıların karşısına geçer. Dinlenir, yorgunluğunu çıkarır. Ateşin tesiri geçince üşümeye başlar. Ceketini giymeye karar verir. Bakar ki ortada ceket yok. Aramaya başlar, tarlanın her tarafını didik didik arar ve ceketini bulamaz. Acaba ceketsiz mi geldim diye düşünmeye başlar. Eve gider, hanımına sorar. "Ben tarlaya giderken sırtımda ceketim var mıydı?" diye sorar. "Herif, sen ceketini giyip de gittin, git oraları biraz daha ara!" der hanımı. Keş tekrar yine arar, nafile. Yaktığı ateşin küllerinin başına oturur, can sıkıntısı ile elindeki sopa ile külleri karıştırırken ceketin yanmayın yen parçaları ortaya çıkar.

Ceketi yaktığının farkına varmıştır. Unutkanlık yüzünden ceketini de kaybetmiştir.

Ekili Tarla ve Keş ;

Keş ilkbaharda tarlaya fiğ ekmeye gider. Bakar ki tarlaya buğday ekilmiş. Başlar kızmaya. Kendi kendine "Benim tarlamı ekmişler, benden izinsiz kim ekti acaba bu tarlayı!" diye söylenmeye başlar. Tekrar eve gelir. Durumu hanımına anlatır.

"Tarlaya gittim. Benden izinsiz ekmişler." der. Hanımı olayın farkına varır. "Herif bu tarlayı sen güz sonu ektin. Ben de sana yardım ettim." der. Kocasına beraber ektiklerini hatırlatır. Keş bu tarlayı tekrar ekmek için boşuna gittiğinin farkına varır.
     
Keş ve Odun Boşaltma ;

Keş’in unutkanlıkları gittiği Mesçiler Köyü'nde de devam eder. Dağdan bir öküz arabası odun getirmiştir. Odunları evinin önüne getirip boşaltmaya başlar. Büyük bir emekle arabanın tamamını boşaltır. Eve doğru yürür. Komşu büyük bir memnuniyetle kapıya çıkar. Keşi içeriye davet eder. "Allah razı olsun senden! Çok makbule geçti, hiç odunum yoktu!" deyince, Keş yaptığı yanlışın farkına varır. Odunları tekrar arabasına yükleyip evine götürür.

Bunlar Keş'in başında geçen belli başlı olaylardır. Keş'in daha yüzlerce unutkanlık olayının olduğu bilinir ve anlatılır.



BURSA'DA KIZIK HİKAYELERİ   sayfa 425 devam

Derekızık Köyü Hikayeleri ;

 Tomruk Kakma ;

 Uludağ Göl Çuku Sulu Alan Atamağında tomruk kaydıran (atan) yani tomruk kaydıran

Deli Peder adında bir varmış bir zamanlar. Ağaç çok büyümüş ve içi koğukmu (boşlukmuş).

Deli Peder, Bakar Ali’ye

-- Ben şu ağacın içine gireyim, beni aşağı kat der.

Bekar Ali

-- Peder, burası iki km. kakarsam ölürsün der.

Deli Peder laf dinelemez ve illa kakacaksın diye tutturur.

Bekar Ali’de

-- Senin beşiğini ben mi salladım der ve

küskü ile ağacı kakar (kaydırır) ve ağaç hızla aşağı doğru aymaya başlar.

Ağaç kayalara çarpınca parçalanmaya başlar.

Sonra kalan parçalarından büyü olanı da bir ağacın kolları arasına sıkışır ve durur.

Deli Peder ise ağacın hızla gittiği sırada, ağacın boşluğundan

dışarı fırlatılmış ve tesadüfen bir ağacın çatalına boğazından asılı kalır.

Biraz önce söz dinlemeyen Deli Peder , biraz önce azarladığı Bekar Ali’ye

Beni kurtar diye yalvarmaya başlar…

 

Koca Hasan ;

 Derekızık köyünde, Koca Hasan adında ;  iri yapılı, babayiğit bir adam varmış

Bir ış günü etrafta yalaşık bir metre kar varmış. Koca Hasan topmruk çekmeye

Karar veriri. Karlı havada öküzleri götürmek mümün olmayacağından,

Yaklaşık 12-13 km.lik mesafedeki tomruklara kendisi gitmeye karar verir.

Zinciri boynuna 2-3 dolam dolayarak yola çıkar. Zincirler şangır şungur

Ses çıkarırken 4,5-5 km. uzaklıktaki Bayındır Dağı’na varır. Ancak

Geri döner. Karları tepe tepe , zincir sesleriyle eve ulaşır ve hanımına sorar.

-- Kız Goca Garı ben zinciri evde unutmuşum getir hele der.

Hanımı da cevap verir

-- Zincirin boynunda ya…


Topal Hoca ;

 

Bir Topal Hoca bir köylü ile otururken, başka bir köylü selam vermeden geçer.

Hoca bu işe bozulur ve yanındaki köylüye “ bak şimdi bu adam geri dönecek

Ve selam verip geçecek” der. Gerçekten de bir süre sonra adam geri döner ve aynı yolu selam vererek geçer. Topal Hoca köyde 55 yıl imamlık yapmıştır. Tahminen 1890 – 1945 yılları arasında…Doğuştan topal omluğundan ailesi onu medreseye verir. İstanbul’da medrese eğitimine başlar. Basra’ya ve Mekke’ye gittiği söylenir. Ayrıca Topal Hoca’nın gönüllü olarak Türkçe ezan okuduğu anlatılır. Köylüler sohbet edip, güldüleri bir ortamda vakit namazına doğru giden Topal Hoca, Köylülere “ siz gülün, gülün, İnegöl’de ……………Mah.de bir  arga? var, üç kişi de Yaralı “ der. Sahiden bir süre sonra haber gelir ve bu söylediğinin doğru olduğu  anlaşılır..       




Bayındırkızık :

 Köy için anlatılan hikayelerden birisi şöyle ;

Köye nerden geldiği ve im olduğu bilinmeyen garip bir adam gelir. Köylülerden yiyecek ister. Köylülereden yiyecek veren olmaz. Namaz vakti gelince camiye namaza gider. Çıkışta çarıklarını bulamaz. Kız ve erkek çocukların kendisiyle dalga geçmeye başladığını görünce onların sakladığını anlar. Çarığını sorduğunda ise çocuklar dana yedi derler. Bunun üzerine İhtiyar kişi ;

Bayındır, Bayındır,

İnsanları hayındır.  

Dana çarık yemez ama,

Bu da bana bir oyundur…

Oradan çarıksız uzaklaşır. Bir evin önünden geçeren bir kadından ekmek ister. Kadın ekmeği yeni bitirmiştir. İhtiyara az beklersen sana taze bazı yapayım der. İhtiyar da memmun olur ve o kadına şunları söyler. “Biraz sonra şu köpekler yavrularını taşımaya başladığında, sen de kıymetli eşyalarını ve çocuklarını alıp şu tepeye çık. (köyün güneydoğusundaki tepe ; …………..)” Bir süre sonra bulutlar sararır , gök gürler ve şiddetli yağmur başlar. Kısa bir sürede Köyün güneybatısında yüksekte, sarp kayalıkların üstünde  yer alan küçük gölde su yükselir.Kaya yarılır ve su hızla ayalılardan aşağı doğru döülmeye başlar. ( Bu şekilde oluşan şelalenin Güvercinlik Şelalesi olduğu söylenir.)  Hemen yakında alçakta zaten dere yatağına yakın olan köyü tamamen sel götürür. Sadece ihtiyara ekmek veren  kadın ve çocukları kurtulur. Kadının çıktığı sanılan o ayalıklı tepeye ise Hızır Tepesi denilmektedir. O ihtiyarın ise Hızır olduğu sanıldğı söylenmektedir.( Kaynak kişi ; İzzet Güngör)

 




GAZİANTEP'TE KIZIK  HİKAYELERİ (s.425'e ...)
( Antep'te Gızzık Hakiyeleri )
 
Azzuumu Niye Yidin ? ( Azığımı Neden Yedin? ) ;
 Anlatılana göre olay Yalangoz* köyünde geçer.
Yalangozlu'nun biri, beygirini alır ve tarlasına çifte gider.
Beygirinin semerini indirir ve çağıla koyar.
Onun yanına da hem beygirin torbasını (yemin),
hem de kendi çıkınını (azığını) koyar.
Beygirini sabana koşar ve başlar çift sürmeye...
Deeh, duuur...Kaaakk, eeğn, tös dolan, eeğn dolan
derken vakit öğle olur ve yemek vakti gelir.
Beygiri durdurur, başına torbasını takar ve dinlenmeye
bırakır. Kendisi de tekrar çağıla doğru giderken bir bakar ki,
çıkının yanından bir cardın ( büyük tarla faresi) kaçıyor.
Hemen eğilir, yerden bir toprak tezeği alır ve cardına fırlatır.
Parçalanan tezeğin parçalarından bir kısmı cardına isabet
etmiş olmalı ki, cardın "vejjjik, vıjjjık" diye bağırır.
Bizim Yalangozlu, bu isabetle öfkesi biraz dinmekle birlikte,
biraz kindar ve alaycı, biraz da intikam almanın vermiş olduğu edayla
seslenir.  Maden Gıızık olduğumu biliyodun da niye azzuumu yiyon?
( Madem Kızık olduğumu biliyorsun da niye azığımı yiyorsun? )
 
* Yalangoz ; Gaziantep'in Şehitkamil ilçesine bağlı bir köy. 
( Kaynak ; HACIÖMERLİ, Nafi Çağlar " Kızık Boyu 1 "  s.550  )
 


  
Bura Gızzık Daal Yaablı ( Burası Kızık Değil Yakuplu ) ;
 
Eskiden Kahramanmaraş PazarcıK'a bağlı olup, son yıllarda
köylülerin isteğiyle Gaziantep Yavuzeli ilçesine bağlanmış
olan Haft Karakuyu/Yeniyurt köyüne bağlı olan Yakuplu
mezrası vardır. Bu mezra da yaşamış olan Kel Ali adında
birisi varmış. Kel Ali yıllardan bir yıl,  köyün üst taraflarında,
Gemrik köyüne doğru yani güney bölgesinde, dağlık alanda
bir düzlükteki tarlasına bostan etmiş.
Haftalar geçmiş ve bostan meydana gelmiş.
Gelmiş te, ne zaman gitse acurların, hıtaların bir tarafları
kemirik (kemirilmiş) olarak duruyormuş.
Baktı ki olacak gibi değil, artık bostanı gece gündüz beklemeye
karar vermiş. Bir çağılın (taş yığını ) içine evsin (taşlarla veya çalılıklarla
çevrilmiş, içine oturdukları zaman görünmeyecekleri kadar derinlikte ve
duruma göre iki-üç kişinin sığacağı kadar dairesel olarak yapılmış yer)
yapmış. Av tüfeğini de almış ve içine çömelmiş. çok beklemesine gerek
kalmadan, iki uzun kulaklı bir tavşan ürkek ürkek, sıçraya sıçraya
bir tiyeğin dibine kadar ulaşmış. Daha aciri (acuru) kemirmeye
başlamadan, hazır bekleyen Kel Ali tüfeğini ateşlemiş.
Tavşan "vıjjjık, vıjjjık" diye sesler çıkararak ve parpazlayarak
tuvalanmaya ( çarpınarak yuvarlanmaya) başlamış.
Bizim Kel Ali, elinde tüfek, evsinden  şöyle yukarı yekinmiş
( gururla ayağa kalkmış) ve tavşana seslenmiş.
" Bura Gızzık daal Yaaplı "  (Derleme ; Nafi Çağlar )




K.MARAŞ ANDIRIN KIZIK HİKAYELERİ (s.425'e ...)


Kanlı Dut ;

Osmanlı döneminde, 93 harbi öncesinde, Aşağı Andırın Kızık köyündeki Kızık Boyu'ndan olanlardan sadece bir kız ve bir erekeğin hayatta kaldığı söylenir. Daha çok savaşa giderek tükendikleri anlatılır. Bunların sahipsiz kaldığını gören çevre köylerin beylerinden ( Beyazıt , Gök sülalelerinden) biri bunları besleme olarak almak ister. Aracı gönderdiği kişi Mehmet veya Bekir adındaki 12-13 yaşlarındakiş bu çocuk ile konuşurken, duvar arkasından Zahide adlı 11 yaşındaki kız çocuğu bunu duyar. Kimseye görünmeden hemen Dikenlik denilen yere gider. Ordaki dut ağacının bağcığıyla* kendini asar ve intihar eder. Bu olay üzerine bey de kızının birisini erkek çocuğa verir. Kızıklar tekrar bu kişiden törerler.O günden bu yana Zahide'nin anısına o dut ağacından dut yemezmiş köylüler. Dut son zamanlar da yıkılmış ve hala kökü duruyormuş.  ( Kaynak kişi ; Muhsin Şahin ) 

* Bağcık ; Dut ağacının kabuğu bıçakla ip gibi  soyulur. Birkaç tanesi bir araya getirip birbirine sarıldığında dayanıklı
bir ip gibi olur.



Kızık'ın Kız Kaçırması ;

Aşağı Andırın Kızık köyü ailelerinden bir kız ile bir erkek birbirlerini severler. Fakat aileleri bunların evlnemsine izin vermez. Bunlar da kaçmaya karar verirler. Daha sonra yakalanır ve mahkemeye çıkarılırlar. Hakim kimliklerini sorar. Bunlar biz Kızığız derler. Hakim anladım siz kızıksınız da kimliğiniz nedir diye tekrar sorar. Bunlar hakimin kendilerini anlamadığını farketmezler. Fakat farkında olmadan düzeltmiş gibi şu cevabı verirler. Biz Kızık köyündeniz. Hakim bu defa gerçekten anlar ve gülerek serbest bırakır. (Kaynak kişiler ; Muhsin Şahin, Nurdoğan Şahin, Tufan Özdemir)







MİHMADLI  / MAHMATLI /  BUDUNLU     sayfa 394 BAŞI


Mihmadlu; Farsça
Mahmatlı; Arapça
Budunlu ; Türkçe




KIZIKBOYU 6.KURULTAYI 2013

                                                                                                                                                                                  

Dr. Semra Zeynep(Kerkük)
Ali Avcı (Gaziantep-Ş.Urfa)
Durhasan Koca(Ankara)
Orhan Akcan(Muğla)
Mustafa Kuş (Antalya)
Nurettin Memoğlu(Bayburt-Gebze)
Bayram Taka(Torsay)
Topel Yıldız(Saçıkara)
Mehmet Sak(Saçıkara)
Ozan Orhan Karabacak(Saçıkara)
Yakup Özbay(Gaziantep-Karakoyunlu)
Dr.Muhittin Taşdoğan(Karakoyunlu)
Turan Özbay(Karakoyunlu)
İzzet Güngör(Bursa Derekızık)
Arif Eker (Bursa Değirmenlikızık
Ahmet Kuş(Bursa Cumalıkızık)
Eruğtul Sünel (Bursa Fidyekızık)
Ahmet Duran Dursun(Tokat-Kızık KY.)
Kadir Gülbeniz(Tokat-Kızık KY.)
Mustafa Gürsoy(Tokat-Kızık KY.)
Sinan Akpınar
Halit Gazi(Ş.Urfa-Karacadağ)
Bestami Erdem (Osmaniye)
M.Eyüp Karataş (Sivas)
Süleyman Karagöl(Yumurtalık)
Mustafa Karakoyunlu (Yumurtalık)
Mustafa Kurtoğlu(Yumurtalık)
Abdil Yıldırım (Antalya)
Hüseyin Kurtoğlu(Yumurtalık)
Mesut Durak (Gaziantep Kızık)
Adnan Süleyman (Şam)
Muhammmed Yüzbaşı (Lazkiye)
Semir Ala (Halep)
Erol Güler (Halfeti)
Arif Sarıtürk(K.Maraş)
Yaşar Ali Zeynel (Diyarbakır)
Yusuf Uzun (Adana)
Bilal Geçer (G.Antep)
Nusret Kaya (Şanlıurfa)
M.Demir Atmalı (G.Antep)
Mustafa Yıldız (Ardahan)
Cemil Karateke (Bayburt)
Yaşar Şahin (Bayburt-Gebze)


Kızık Oymağı : Oğuzların Kızık boyunun adını taşıyan iki farklı Kızık obası 16. yüzyılda tespit edilmiştir. Bunlardan biri Kayseri’ye bağlı köy olarak adı geçen ve bugün de aynı adla Kayseri’nin Güneşli bucağına bağlı Kızık köyüdür. Diğeri ise Develi ilçesinde bugün de aynı adı taşıyan Kızık köyüdür. Sümer, 16. yüzyılda Kayseri merkezinin yakınlarındaki Kızık köyünü 81 vergi nüfunda gösterirken, Develi’deki Kızık köyünü 9 vergi nüfusunda göstermektedir. ( Kaynak ; www.sindelhöyük.com )

Oturak Kızıklı Oymağı : Kayseri’de Bozatlı obalarını himayesinde tutan Türkmen topluluğu Kızık boyundan geliyor. Kayseri’de Bozatlı mahallesini kurdukları gibi, Kayseri’de ve Develi’de Kızık isimli köyler vardır.

 (Kaynak ; www.sindelhöyük.com )





 YENİ YAZILAR

KIZIK BOYU   Ek Yazılar






SURİYE

Kitabın dizgisi devam ederken 13 Temmuz 2016 Çarşamba günü Halep Türkmenleri’nden İsmail İsmail ile tanıştım ve oturup uzun uzun konuştuk. İsmail Beyin anlattıklarını aynen aktarıyoruz.

“Benim köyüm Halep Azez’e bağlı Karaköprü’dür. Türkiye sınırının 4-5 km. güneyinde ve Halep’in 40-45 km. poyrazında (kuzeyinde) yer alır. Biz eskiden beri bu köylüyüz. Kızıklı Ailesi’nden Kara İsmailliler’deniz. İsmail, Osman, Ahmed soyadlarını taşıyoruz. Bizim köyde bizden başka, İbo, Kafa, Femi soyadlarını taşıyan İbolar ile Kasım, Nahsen ve Kiya soyadlarını taışyan Kasım Kiyalar aileleri vardır. Köyden göç edenler Halep Höllük ( Bağrıyanık) Mahallesi’nde oturmaktadırlar. Son zamanlarda ( son 3-4 yıldır) bir kısmımız (yaklaşık 40-45 hane) İstanbul İkitelli’de oturmaktayız. Köyümüzün (Karaköprü) 2 km.poyrazında Karamezere, 1 km. şarkında (doğusunda) Düden, 2 km. güneyşarkında (güneydoğusunda) Cekke, 2 km. güneyinde Yeniyapan , 2 km. güneybatısında Barakat vardır. Batısındaki köyü şimdi tam hatırlayamadım. Bizim köyün yaklaşık 2 km. güneyşarkında Tuğlu köyü vardır. Onlar da Kızıklı ailesindendir. Nahsen Ağalar’ın köyüdür. Bu iki köyün ( Karaköprü ve Tuğluk) Halep ve İstanbul’da İkibin’den fazla nüfusu vardır.İstanbul’dakiler Mehmet Akif Mahallesi, Atatürk Mahallesi ve Parseller’de oturmaktadırlar. Ağırlıkla ayakabıcılıkla uğraşmaktadırlar.Karaköprü ve Tuğluk dışında Haleop Çobanbey’e bağlı bizim köyün 50 km. şarkındaki Havahöyük köyü de Kızıklı köyüdür. Bu köylülerin Halep’te oturanları da Höllük Mahallesi’nde oturmaktadırlar. İstanbul’da ise 25-30 evleri vardır. Havahöyüklüler’in benim bildiğim taşıdıkları soyadları Ramazan, Hamemler ve Mullalar’dır. “

 











AFYON

Sandıklı Kızık Beldesi :

Köyün Tarihi ;

H.455’te Ören Yeri’ne toplanmaya başlamışlar. ( Kaynak kişi ; Hidayet Ölçüm )

14 Hanenin bir araya gelerek köyü oluşturduğu söylenmektedir.Sonra köy büyümüştür.

1517’de (Yavuz Sultan Selim zamanı) arşivlerinde Kızık köyü geçmektedir. ( Kaynak kişi ; Alaeddin Tat)

Köyün Konumu ;

Beldenin geneline göre konumu ; Kuzeyinde Ataş Yanan tepesi ve Sivri Tepe, kuzeydoğusunda Efek Tepe, doğusunda kayalıklar ve Kızık Şelalesi, güneydoğusu ve güneyinde Asar tepe, güney ve güneybatısında İkiz Tepe, batısında dere  ve yol, kuzeybatısında Samara  yer almaktadır. Dört mahallesi olan beldenin ortasından doğudan batıya Koca Çay geçmektedir. Koca çay’ın güneyinde ve Asra Tepe’nin kuzeyinde Kuz Mahalle vardır. Efek Tepe’nin güneyinde Güney Mahalle(Reşadiye Mahallesi) vardır. Batıda Müselle ve tam ortada Orta Mahalle vardır. Orta mahalle’nin ortasında Ulu Camii bulunmaktadır.Eskiden Cuma günler, ramazan ve kurban bayramları bu camide ortak namaz kılınırmış

Komşu Boylar ; Kuzeybatıda Kınık, batıda Dodurga, güneybatıda Beğdili ve güneyde Karkınlar yaşamaktadır.

Kurtuluş Savaşında Sandıklı Kızık Beldesi ;

Demirci Mehmet efe köye karargah kurmuştur.Düzenli orduya geçildiğinde Kuvva-i Milliyeciler geldiğinde, köylüler askerleri evlerde birer ikişer misafir etmişler. O dönemde köyün muhtarı Cıngıl Oğulları’ndan Yemen Gazisi Osman oğlu İrecep’tir. Türk Ordusu Ankara-Polatlı Hattı’na çekildiğinde,

Bölgeye Yunanlılar gelmişler.Köyün eli silah tutanın tamamı Kuvva-i Milliye’ye katılmışlar. Bu katılan  milislerin sayısı azmış. Çünkü  Balkan Savaşları, 1.Dünya Savaşları ve Çanakkale Savaşları derken köyde eli silah tutacak hemen hemen kimse kalmamıştır.26 Ağustos 2922 Büyük Taarruzu’nda Yunanlılar kaçarlarken , bir birlik bu köyde, İkiz Tepe’de bir hafta karargah kurmuşlar. 3-4 Yunan askeri köyün muhtarından üç yumurta ve bir tavuk istemişler. Köylüler de onları dövüp yollamışlar.

( Kaynak kişiler ; Hidayet Ölçüm, Ercan Akıncı, Ahmet İleri, Alaeddin Tat )

 

Çanga Ebe / Çanga Nine ;

Lömcüler’den Çanga Nine, düzenli ordu tarafından düşmandan bilgi almak üzere görevlendirilir.

O dönemde Sandıklı ,bölgenin istihbarat mekezi yapılmıştır.Doğal olarak Kızık Beldesi’ de   işin içine girmiştir.Bu köyden Çanga Nine görevlendirilir. Çanga Nine 65 km. mesafedeki Afyon’a yaya ulaşır.

Dilenci kılığıyla halkın içine karışır ve Yunan Birlikleri’nin bulunduğu bölgede dolaşır. Sonra elde ettiği bilgileri Türk Ordusu’na sunar.

( Kaynak kişiler ; Hidayet Ölçüm, Ercan Akıncı, Ahmet İleri, Alaeddin Tat )

 

Erenli Türbesi ;

Komşu köylerden olan Ekinhisar’dan çeşme gövdesi yapmak içiniki tane mezar taşını sökmüşler ve götürmüşler.ertesi gün köylüler çeşme yapmaya geldiklerinde taşları yerlerinde bulamamışlar. Daha sonra bu taşların, tekrar eski yerlerine geldiklerini görünce çok şaşırırlar.

(Kaynak kişi ; İrecep  Tat)

 

Ziya Türbesi  ;

Mezarın tarihi hakkında kesin bilgi yoktur.Ancak şehit olduğu hakkında söylentileri aktarmaktadırlar.

 

Köyde Yaşayan Aileler ve Soyadları ;

Göbütler ( Ölçüm) ; Polatlı’dan gelmeler.

Topallar (Topbaş) ; Biyanlı’dan gelmeler.

Amcalar (Çiçek)

Siniler (Sönmez) ; Polatlı’dan gelmeler.

Emetler (Kırman)

Safarlar /Dedeler  (Dede)

Tekniciler ( Bayram) ; Samra’dan gelmeler.

Hacı Mahmutlar

Cıngıllar (Tat)

Lömcüler (Gökpınar) ; Gökpınar Yaylaları’ndan gelmeler.

Ölçekler (Akıncı ) ; Gölet Yaylaları’ndan gelmeler.

Sinanlar ( İleri )

Borborlar (Coşkun ) ; Mısır’dan gelmeler.

Karaaliler /Guriyatlar  (Akkavak)

Havalılar ( Şener)

Veliler (Guzpınar)





AMASYA

KIZIK KÖYÜ TARİH NUFUS MUHTAR BİLGİLERİ

 
 
Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri
2007 
200
2000 
340
1997 
280
               2013                           143

Köyde bulunan mahaleler:

Aşağı mahalle
Yukarı mahalle

Köyde bulunan lakaplar:

Boz(posuklar) sülalesi
İmamlar sülalesi
Darendeliler sülalesi
Ayşalar sülalesi
Karagözler sülalesi
Ümmetler sülalesi
Tonguşlar sülalesi
Mahmutlar sülalesi


Köyde bululanan soy isimler:
Boz
Yücel
Karagöz
Ceylan
Kurt
Altınay
Aktaş
Taşdelen
Karataş
 
Köyde bulunan mıntıkalar

Almalı
Kıran  
Aktuzla
Körüktepe
Ahlatlı
Dere(bekir karataş+ali taşdelen+kedibacaklar)
Gürsünün pınarı
Ketenlik
Mantarlık
Çokuçak yurt
Karakaya
Akkayanın altı
Eski köy
İniş dibi
Tetirlik
İki oluklu
Eski ağaçlar
Ömer bey
Yukarı mezarlık
Aşağı mezarlık
Dede pelidi
Pozukların yeri

 
 
Köylünün büyük bölümü ekonomik şartlar nedeni ile gümüşhacıköy ve büyük illere göç etmiştir.
 
 
Kızık köyümüzde geçmişe baktığımızda bütün sanatkar,meslek erbablarının toplandığını görürüz.çevre köylerinin sapan demirlerinin yapıldığını köyümümüzdeki körüklerde yapıldığını,harmanlarda kullanılan yaba,dirgen,düğen köyümüzde yapılırdı.yaşı kırkı geçmiş olanlar bunları bilir.hatta çevre köylere düğen yapımı ve taşlaması için çalışılmaya gidildiğini hepimiz biliriz.kağnıların yapımı tekerlerinin demir aksanları,ahşap kaşık yapımı,ahşap kürsü yapımı,ahşap ev,kilim dokuması,heybe dokunması ,semer(eşek semeri),tüfek,tabanca yapılmıştır.buda kabaoğuzumuzun sanayisi başkenti olduğunu gösteriyor.1907de eski cami yapılırken soğucaktan gelen rum ustalar bu köy 12 hane bu camiyi yapamaz demişlerdir.rahmetli kafiye kurt(rahmetli kara bilalın annesi)benimde ebem olduğu için tarihimizi sormuştum.(Ahmet BOZ)ebemde o zaman 16 yaşında imiş 12 hanenin çoluk çocuk taş topladıklarını görünce ustalar bu köy bu camiyi yapar demişlerdir.ebemde cami yapılırken taş toplamışlardır.hatta gökkız ebem 6 hane olduğunu bilirmiş köyümüzün derdi.ne yazıkkı bunlar geçmişte kalıp göç ve bazı nedenlerden ötürü tarihin tozlu sayfalarında kalmaya mahkum olmuşlardır.şimdi ise köyümüz ekonomik şartlardan dolayı gümüşhacıköy, merzifon,suluova,Ankara,İstanbul vs. gibi yerleşim yerlerine göç vermektedir.42 hane kalmıştır.
 
Kabaoğuz kelimesinin anlamı şudur;

kaba iriyarı,kuvvetli anlamındadır.bizde oğuz türklerimizden olduğumuz için bize kabaoğuz denmiştir.
Kabaoğuz köylerimizden çal,pusacak,dumanlı,kağnıcı,saraycık,kızılcaköy, obruk,kutluca,derbent,bademli,kızık köylerimizin akrabalık ve aynı soydan gelmiştir.yöremize yerleşilirken mesleklerine göre dağılmışlardır.bu günkü köylerimiz meydana gelmiştir. 


“Kızık boyu Oğuzların 24 boyundan biridir. Bozokların Yıldız Han oğulları koluna bağlıdır.16.yy da Anadolu’da 28 yerleşim biriminin adı Kızık olarak geçmektedir. Bu adlar 20.yy sonlarında Yirmi bire düşmüştür. Öteki Oğuz boyları gibi Kızık Boyu da konar göçer Türkmenlerdendir. On birinci yy. başlarında Selçukluların yönetiminde, 13 yy. başlarında Moğol istilası önünde Anadolu’ya geldikleri ve zaman içinde çeşitli yörelere yerleşerek Ana dolunun Türkleşmesinde önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Kızık’ların yaygın olarak bulunduğu yerler Ankara ve Antep yöreleridir.”

Oğuz Hanın torunları, Yıldız Hanın çocukları:

“Türklerin, bazı hayvanları ve yırtıcı kuşları kutsal sayarak, onları kendilerine sembol edinmeleri bir inanıştı. Oğuzlarda ise her dört boyun ortak bir yırtıcı kuş (doğan kuşunun türleri) sembolü vardı. Bunlara Ongun denirdi. Ancak Ongunların Moğol tesiriyle oluştuğunu anlıyoruz. Çünkü Kaşgarlı'da ongunlar yoktur ve ilk kez Reşideddin bunlardan bahseder. Avşar boyunun ongunu da (Bey-dili, Kızık, Karkın ile birlikte) Reşidüddin ve Yazıcıoğlu'na göre tavşancıl kuşu (kartala benzeyen fakat daha küçük ve kahve renkli bir kuş) , Ebulgazi Bahadır Han'a göre ise çure-laçin kuşu-dur.
Oğuz boylarının hepsinin aynı zamanda kendilerine has bir damga-ları vardır. Bu damgalar hayvanlara vurulmakta, halı ve kilim motifi olarak kullanılmakta, aşı boyası ile evlerin duvarlarına resmedilmekte, nazar değmemesi ve uğur getirmesi için bazı giyim eşyalarına konulmakta, hatta mezar taşlarına, abidelere, yapılara ve kayalara kazılmakta, devletlerin bastırdığı paralarda Boy'un belirtisi olarak kullanılmaktadır. Bu damgalar sayesinde yapıların, eserlerin hangi boy tarafından inşa edildiğini, kimi beylik ve devletlerin hangi boy tarafından kurulduğunu ve kimi ünlü ailelerin hangi boya mensup olduğunu anlıyoruz ki tarih açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Afşar Boyu damgasının ters çevrilmiş şekline benzeyen imler, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bereket sembolü olarak kullanılmakta, mezar taşlarına da işlenmektedir. Afşarların 'kemgöz' için kullandıkları mezarlık imi ise, Altın-Orda payzasına benzemektedir.
Eski zamanlarda Oğuz boylarının toylarda yiyeceği koyun etinin kısımları da belli bir kaideye bağlanmıştır. Bu kısımlara sünük (kemik) denir. Ongunlar gibi her dört boyunda müşterek sünüğü vardır. Yıldız Han Oğulları'nın (Afşar, Bey-dili, Karkın, Kızık) sünüğü de sağ umaca yani kalça (sağrı) kemiği kısmıdır.

Ebulgazi Bahadır Han şöyle anlatmaktadır. 'Altın çadırın baş köşesinde Kün Han oturdu. Koyunun başını ve arkasını, kuyruk sokumunu ve bağrını önüne koydular. Her kim Hakan olursa payı bu olsun dediler. İç eşiğinde Irkıl Hoca oturdu, göğsünü pay verip vezirlerin payı bu olsun dediler. Sağ kolda birinci çadırda Kün Han'ın büyük oğlu Kayı'yı oturttular, sağ aşıklı iliği pay verdiler, Bayat onu doğradı, Sorkı atlarını tuttu. İkinci çadırda Alka-evli'yi oturttular, sağ kol iliğini pay verdiler, Kara-evli onu doğradı, Lala atlarını tuttu. Üçüncü çadırda Ay Han'ın büyük oğlu Yazır'ı oturttular, sağ yanbaşı pay verdiler, Yıpar onu doğradı, Kumı atlarını tuttu. Dördüncü çadırda Dodurga'yı oturttular, sağ uyluğu pay verdiler, Döğer onu doğradı, Murdaşuy atlarını tuttu. Beşinci çadırda Yulduz Han'ın büyük oğlu Avşar'ı oturttular. Sağ uyluğu pay olarak verdiler. Kızık onu doğradı, Torumçı atlarını tuttu vd...'

Görüldüğü gibi Oğuz töresinde protokol bakımından Avşar önde gelen boylardandır. 24 boy arasında hükümdar çıkarmış 5 boydan birisi olması ve henüz İslam öncesi dönemlerde Oğuz rivayetlerinde Avşarlardan 'El' (devlet kurma gücü) olarak bahsedilmesi onların Türk tarihindeki önemini ortaya koymaktadır.”
( Kaynak ; kabaoguz.org.tr )




 

Gaziantep

Cerit Kızıkları / Kızıklı Ceridi :

CERİT KIZIKLARI  başlığına başa konulabilir.

17 Ağustos 2008 Pazar günü İskenderli köyünden Mesut Bozkurt  ile Acaroba köyüne gittik.

Çil Hasan Oğulları’ndan Ali Rıza Çiloğlu’nu bulduk. Yanımıza köyün ilkokul öğretmeni de geldiler.

Ali Rıza Çiloğlu’nu dinleyelim.

"Ben 8-9 ay Çanakkale’de askerlik yaptım. O zaman Mustafa Kemal oradaydı. Antep muhasara altına girdiğinde bizim köyden de katılanlar oldu.Bir çok Heyeti Merkeziye üyesi vardı. Çapar Vakkas ; geceleri gizlice giderdi ve Antep’ten mektup getirirdi.Dedem Mıstık Kiya benim dedemdi. Şerif çavuş, Mustafa Çavuş, Altıparmak Mustafa…

Çavdar Ağa ; Acaroba köyünün alt tarafında ( hemen kuzeyinde) Yazıbağ’da  tutulan 200-300 kadar

Fransız esir, gösterdiği yararlılıklara karşılık Çavdar Ağa’ya verilmiştir. Çavdar Ağa, batıya doğru Fevzi Paşa yolunu bu Fransız esirlerine yaptırdı.Kuvva-i Milliye ve çeteciler köye geldiklerinde, köylüler belli evlerde sıkıştılar ve boşalan evlere askerler yerleştirdiler.

Bu dönemde eşkiyalar da töremiştir. Bizim bölgede Çöçelli Kemo vardı. Bu eşkıya bir seferinde Halap’ten dönerkeni fırtınaya yakalanmış ve köyün 1 km. batısındaki Kara mağara’ya sığınmış.

Her yerde olduğu gibi eşkiyalar Çatalmazı’dan  geçenleri sürekli soyarlarmış.Bir keresinde, bir satılık bir postal alan eşkiyaları çevre köylüler ( Kalobası, Eski Şarkaya, Yeni Şarkya,Acoroba, Yeni Yapan, İskenderli )30-40 kişi toplayarak takip etmeye başlamışlar.Köylülerin peşlerine düştükleri eşkiyaların 6-7 kişi olduğu söylenmektedir.Köylüler Ergitaş Cıvarında eşkiyaları çevirmişler. Ancak eşkiyalar köylüleri pusuya düşürerek 9 kişiyi orda öldürmüşler. Yeni Yapan’dan Hacı Mehmet, Hortlu Kürtleri’nden Putto, Kalobası’ndan Velinin oğlunun azabı, Acaroba’dan Ahmet Dede…

Yeni Yapanlı Kuloğlu Ökkeş’i de yanlarında tutsak götürmüşler.Köylüler, Ökkeş’in kurtarılması için çok pazarlık yapmışlarsa da , eşkiyalar “ bu adam bizleri tanıyor,bizi açığa verir, size veremeyiz” demişler.

Biraz uzaklaşıp, yüksek yere çıkan eşkiyalar, kurtulduklarını ilan etmek içinbir el sila sıkmışlar. Eşkiyalar aynı gece Evri tarafına geçmişler ve orada Ökkeş’i öldürmişler.Bu olay üzerine türkü yakıldığı söylenir. Aklımdan kalanı söyleyeyim.

Ergitaş’tan salacalar yürüdü.

Sof’un Dağları’nı ala kanlar bürüdü.

Çokca cefalar çektim,

Birisini yakalayıp öldüremedim.

 

Çatalmazı ; Duyduk ki Franasızlar Büyük Araptar’a gelmişler. Orada yatmışlar. Bunu haber alan Büyük araptar ve güzergah üzerindeki köylüler Sof Dağı’na doğru Dımışkılı’ya kadar kaçmışlar. Olayı haber alan Eski Şarkaya’dan Sakar’ın oğlu Mıstık, Acaroba’dan Şerih Çavuş,Yamaçoba’dan Alo Çam ve Boyno Obası’ndan Memik Ağa, haberleşri ve gece toplanırlar. Güneş doğarken Çatalmazı’da pusu kurmuş ve düşmanı karşılamaya hazır vaziyete gelmişler. Çok sürmeden intikal eden düşman görünür. Çeteciler yüksek kayalıklarından ateş etmeye başlarlar. Vurduklarını düşürürlermiş.Zaiyat vermeye başlayan Fransızlar Yeni Yapan’ın biraz batısına geçtikten sonra beyaz bayrağı çekmişler. Bir süre bunları takip eden Türk Çetecileri, az olduklarından kalabalık birlikleri teslim alamamışlar. Fransızlar durumu anlayınca ağırlıklarını bırakıp kaçmışlar, Keferdiz’e varmışlar. Hurşit Ağa onları bir hafta on gün misafir etmiş. Fransızlar oradan Maraş’a geçmişler. Heyeti Merkeziye ölen Fransız cesetlerini kaldırmışlar( defnetmişler). Ellik gavurlarının ( Ermeniler’in) anlattığına göre Fransızlar çok korkmuşlar. "

 

Ali Rıza ÇİLOĞLU ;

Cerit arası ( Cerit Vadisi ) köylerinden Acaroba’da 1314 (1898)’de doğmuş. 2008’de bizim görüştüğümüzde tam 110 yaşındaydı. Fakat hafızası yerindeydi. Öğle sonrası, ikindi saatlerinde görüşmemize rağmen hatırlaması çok iyiydi. Acaroba’nın önemli ailelerindendi. Daha sonra öğrendiğimze göre 13 Nisan 2010’da tam 112 yaşında vefat etmiş. Kendisine Allah’tan rahmet, kalanlarına sağlık diliyor, torunu Mustafa Çiloğlu’na selam ediyorum.

 

Cerit Arası’nda Kızıklar ; Eski Gaziantep-Adana Yolu’nun doğudan batıya 25-40.km. uzantısı, Sof Dağı’nın kuzey eteğine düşmektedir. Halk arasında Cerit Arası ( Cerit Vadisi ) diye bilinen bu bölgede de Kızıklar yaşamaktadırlar. Bu nedenle biz burada yaşayan Kızıkları işaret ederek  Cerit Kızıkları ( Kızıklı Ceridi ) diye adlandırması yaptık.  Burada yaşadığı bilinen Kızıklar ; Yamaçoba’da Fakçı ve Özçaycılar soyadlarını taşıyanlar, Kalobası (Sarılar)’da Kürşat soyadını taşıyanlar. Başka köylerde de yaşıyor olabilir diye düşünüyoruz.

Cerit Arası’nda  Oğuz Boyları ; Cerit vadisinde kabul edilen 14 köy vardır. Bu 14 köyde yaşadığını bildiğimiz 24 Oğuz Boyu’ndan ; Bayat köyünde Bayatlar, Acaraoba köyünde Çavuldur, Yamaçoba ve Kalobası köylerinde Kızık, Büyük Araptar köyünde Beğdili…

Bütün bu saydıklarımız nüfusun azınlığını oluşturmaktadır. Nüfusun ve köylerin çoğunun hangi boy veya boylardan olduğunu tam kesinleştiremedik.Avşar ve/veya Beğdili ağırlığı olabilir mi diye tahminde bulunuyoruz sadece. Mutlaka araştırılması gereken öneme sahip bir konudur.




SİNOP Küçük Kızık köyü

1990’da Dikmen ilçe olunca bu köy Gerze’den ayrılarak Dikmen’e bağlanmıştır. Üç tane tarihi kuyu var. Öteköy Kuyusu, Aşağı Köy Kuyusu, Yukarı Köy Kuyusu. Kızık Çayı üzerinde üç tane su değirmeni varmış.Kızık Değirmenleri…

Kızık Yaylası ;

Eskiden Hıdırellez günü yaylaya çıkılırmış ve Kasım ayına kadar orada kalınırmış.Herkes yaylaya gidiyormuş. Tavuklarına kadar götürüyorlarmış.Şimdi azalmış olsa bile yaylaya gitme hala devam ediyormuş.Yaylaya koyun, sığır, inek götürüyorlarmış. Çukurtarla Oluğu (pınarı)’nun suyu çok güzelmiş. Çayhasan Kışlası (Yeşildağ ) ‘nda kışın da oturanlar olurmuş. Kışın koyunları da orada beslerlermiş.

Küçük Kızık köyünün tam merkezinde camii var. Doğusunda Ahlat Yazı ve Cendere Evliyası,  güneydoğusunda Köy Guzu, 5 km. güneyinde Kızık Yaylası, güneybatısında Kızılcainek, ötesinde Büyük Kızık, batısında Kızık Çayı ( Çay Hasan ), kuzeybatısında Hacı Hasan.  Küçük Kızık ile Büyük Kızık arası 3 km. dir.Dikmen’e uzaklığı 29 km.dir. 10 km.lik çakır dere taşlarından oluşan ancak iş makinalarının gidebileceği yol mevcuttur. ( Biz de binek aranası ile bu yoldan geldik ve çok zorlandık.)

Kaynak Kişiler ; Muhtar Ramazan Kalaycı, İmam Mehmet Tatar, Ahmet Çörekçi, Mevlüt Kalaycı, Nazım Çevik, Bayram Çörekçi, Kasım Balcı, Süleyman Balcı, Satılmış Özbek, Hidayet Kalaycı, Ramazan Kalaycı, Şaban Sarısoy, Hüseyin Balcı, Hakan Şahin, Kasım Çörekçi

 

Dikmen Küçük Kızık’ta Yaşayan Aileler ve Soyadları ;

Tosmaklar ( Kalaycı)

Çörekçiler (Çürekçi)

Muşallar (Balcı)

Goduşoğulları ( Şahin, Çevik)

Kara Mustafalar (Özbek )

Demircioğlları (Çolak )







 TOKAT

Dernek Başkanları ;

İbrahim YENER,
Ahmet duran DURSUN
Mustafa GÜRSOY
Ahmet ÖZTEK



Kızık Boyu 9.Kurultayı

Bayındır (Akkyunlu) 1.Kurultayı

ek adlar ;
Gazi Bayındırlı, Mustafa Polat, Yaşar Polat, Şıh Bozkurt, Tanju Bayındırlı (2)



Arka Kapak Yazısı ;

         
Elinizdeki bu eseri oluşturmak için ;
          Türkiye'de Kızık Boy'na ait olan köy, mahalle, oba ve oymaklar
tek tek dolaşılmış, alan araştırması yapılmış, kesinlikle yüzlerce
-belki binleri bulan- insanla görüşülmüş, tarihleri, hikayeleri
ve yaşantılarına dair ne varsa derlenmiş, yer, konum ve idari 
bilgiler  güncellenmiş, güncel listeler oluşturulmuş, aileler/sülaleler 
ve taşıdıkları soy adları tesbit edilmiş, kısacası ; Türkiye’deki Kızıklar enine
boyuna ele alınmış ve 17 yıllık araştırmanın sonunda büyük emek 
harcanmıştır.
         
Ayrıca ; Kızık Boyu Cilt 3 yani Dünya Kızıkları için özet olarak 
hazırlık anlamına gelecek kısa bilgilere yer verilmiştir.
          Bu araştırmalar sürerken, beraberinde dernekleşme ve aynı çatı
altında birleşme çalışmaları yürütülmüş ve bu yönde somut adımlar atılmıştır.
Bu konudaki etkinliklerin bir kısmı bu eserde paylaşılmıştır.
Sonuç olarak ; Türkiye Kızıkları'na dair bir ana kaynak yani başvuru kitabı
meydana getirilmiştir.Beğenerek okuyacağınızı düşünüyoruz.




 (2)


Son Ek Yazılar

KURULTAYLAR

Dernekler ;

 

Amasya

Amasya Kabaoğuz Köyleri Derneği bu yıl ki şenliğini 30-31 Temmuz 2016 C.Tesi – Pazar yapmıştır. Etkinlik yine kalabalık ve canlı geçmiştir. Bu yıl yaylaya mescid de yaptırılarak yayla şenliğine yetiştirilmiştir.Ayrıca mevcut bina da yenilenmiştir.

 

Bolu

Bu yıl ; Bolu Seben de ; 17 Temmuz 2016 Pazar günü yapılan yayla bayramında bu yıl için eğlence bölümü kaldırılmıştır. Ülkenin gündemi bunu gerektiriyordu. Fakat yayla bayramı yani mevlit ve pilav ikram bölümü kesintiye uğratılmamıştır.Bu konudaki çabalarından dolayı muhtar Enver Kutlu ve dernek başkanı Mehmet Özçelik’e ayrıca teşekkür ediyoruz.

 

Bursa

Kestel Derekızık köyünde her yıl yapılan ve bu yıl 16 Temmuz 2016 Cumartesi’ne pilav günü ve yine aynı gün Yıldırım Cumalıkızık köyünde Ahududu Şenliği yapılması kararlaştırılmış idi.Ülkenin olağanüstü durumundan dolayı bu iki etkinlik te bu yıl için iptal edilmiştir.

 

 

Tokat

Uzun süredir durağan halde olan Tokat Kızık Köyü Kültür Derneği,  bu yıl 7 Temmuz 2016 Perş. Günü Çamlıbel’de genş kalıtılımlı bir etkinlik yapmıştır. Bu şenliğe öncülük eden yeni dernek başkanı Ahmet Öztek’i ayrıca kutluyoruz.

 

Suriye

15 Temmuz 2016 Cuma günü başlayan Türkiye’nin olağanüstü durumuyla, ülke içişleriyle uğraşırken, Suriye’de 15-25 Temmuz 2016 arasında Türkmenler’e ve özellikle de Kızıklar’ın yaşadığı Havahöyük Bölgesi’ne yapılan saldırılar sonucu Onbinlerce Türkmen yerlerinden yurtlarından olmuş ve Türkiye’ye, Halep-Gaziantep sınırına göç başlamıştır.



Özgeçmiş
18 - 22 Temmuz 2016'da ; Mersin'de ; Fatih Projesi Destekli Fizik Eğitici Eğitimi  ve
2-5 Eylül 2016'da; K.Çekmece Sefaköy Anadolu Lisesi'nde; İşyeri Güvenliği
Kursları'na katıldı.



 

SON SÖZ


Bütün bu olaylardan anlaşılıyor ki; artık ülkeye çok ciddi ve acil olarak çeki düzen vermek gerekmektedir.Bunu da yapacak olanlar ise, ülkeyi dört yıllığına yönetmek için halktan yetki alan çokyüzlüler*dir.  Bu çok fazla yüze sahip insanların biz sadece dört yüzü ile ilgilenirsek bile, durumu anlatmaya yeterlidir diye düşünüyoruz.

1.Yüzlüler (1.Kısım İnsanlar ) ; Bir canlının/insanın genlerine girildiği gibi, bir toplumun genlerine yerleştirilen bireylerdir. Bu bireylerin görevi toplumun/milletin/budunun kültür genleriyle oynamaktır. Yani halk diliyle toplumu içerden çökertmektir. Daha da açık söyleyecek olursak, bu insanlar, devşirmeler, dönmeler, gizlenenler,sızanlar vb.dir. Bunların görevi, kültüre ve daha kötüsü de ülke güvenliğine ait ne varsa, bulundukları koltuklarda fark ettirmeden engel çıkarmaktır. Çokyüzlülüğün (politikanın) üst düzeylerinde bazı önemli yerleri işgal ederler. Orta düzeyde kısmen bulunrlar. Alt düzeyde kimseyi pek bulamzsınız.Bunlar yerlerini yani işgal ettikleri makamları asla bırakmazlar. Bu 1.yüzlü insanları devlet tek tek bulup, yerinden söküp almalı ve sınırlarımızın dışına atmalıdır.

2.Yüzlüler (2.Kısım İnsanlar ) ; Bu insanlar aslen bizden olupta, ruhu dönüşüme uğramış başkalaşmış ve başkasına hizmet etmeye başlamış ve hatta kendi insine ve cinsine karşı katı bir düşman olmuş insanlardır. Bunlara mankurtlar denir. Bir de ; yine bizden olup, sadece başkasına - sadece çıkarı için- hizmet eden insan tipleri vardır. Bu iki türün toplamı yani mankurt ve çıkarcıların toplamı olan insanlar da ; bir budunun varlığı için tehlike olduğu kadar, ülke birliği için de tehlikedir. Çok yüzlüler (politikacılar) içinde bunlar çok fazladır.  Üst, orta ve alt düzeyde, her yeri  işgal ederler. Bu 2.Yüzlü insanlar da yerlerini yani koltuklarını asla bırakmazlar . Bunların da devlet eliyle tek tek bulunup, bir bedenin kankıran parçası gibi kesilip , sınırların dışına atılması gerkemketedir.

3.Yüzlüler (3.Kısım İnsanlar ) ; Bu insanlar bizim insanımız. Anadolu , Urumeli insanı.  Bir camaate, bir tarikata, bir partiye, bir vakfa veya herhangi bir yere kuru kuruya, samimiyetle bağlanan, dinini, milletini, vatanını, bayrağını seven topluluktur. Bu topluluktakiler, ileriyi  göremeyen ve hatta görmeye bile gerek duymayıp, ben bilmem büyüğüm bilir diyenlerdir. Bu kümedekiler, gerçekleri öğrenmeye muhtaç durumdadırlar.
Sadece inanmış olan insanlardır. Çok yüzlü değidirler. Bu nedenle bunların içinden çokyüzlüler (politikacılar) çok az yetişmektedir. Var olanlar da alt yetki seviyesinde görev yapmaktadırlar. Yerlerini bırak denildiğinde kolaylıkla bırakırlar. Çünkü emri başkasından yani mutlaka birilerinden alırlar. Emirsiz hareket edemezler. Bu tip insanları alıp sallamak, uyandırmak ve kendine getirmek, gelmeyenleri de devletin yönetiminden uzak tutup, sınır dışı etmeden, sıradan vatandaş olarak yaşatmak lazım gelir.Uyanıp, kendine gelenleri de orta ve alt düzeyde yönetimlere getirmelidir.

4.Yüzlüler ( 4.Kısım İnsanlar ) ; Dini, budunu seven, gerekirse candan geçen, ülkenin karşılaştığı sorunların farkında olan, öngörüleri yeterli düzeyde olanlardır. Bunlar çokyüzlü değildirler. Yüzleri cepheleri/ tarafları belli olan insanlardır. Demokrasi anlayısışından daha çok, geleneklere göre kurultay/toy/kengeş anlayışına veya inançlarına göre de, cumhuriyet devri yönetim şekline daha yatkındırlar. Bu cumbadakler (cumhurdakiler) cumhuriyetin gerçek sahipleridrler.Fakat ülkenin yönetiminden uzak tutulmaktadırlar.  Siyasetin içindedirler, ancak etkin söz sahibi değidirler. Ülkenin - özellikle üst-yönetiminin artık tamamen bu kümedekilere yani vatanın gerçek sahiplerine devredilmesi gerekmektedir.



* Çokyüzlü ; 
Politikacı ( Yunanca'dan dilimize geçmiştir.  poli ; çok ,çok fazla,  tika ; yüzlü






NAFİ ÇAĞLAR

Yemen Şehidi Hasan Ağa'nın son torunudur. Mihmadlı Obası'nın son Beyi olan Memik Kiya'nın oğludur. 1965'te Gaziantep'te doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Gaziantep'te, yüksekokulu Diyarbakır'da Dicle Üni.nde tamamladı. Askerliğini İzmir Narlıdere ve Diyarbakır Lisesi'nde yaptı. Zonguldak Çaycuma Saltukova, Gaziantep Fitnat Nuri Tekereokğlu Anadolu, İstanbul K.Çekmece Z.M.Dalgıç Ticaret Meslek, Bağcılar'da ;  Mahmutbey, Gazi ve  İbni Sina Anadolu Liselerinde görev yaptı. Halen K.Çekmece Sefaköy Anadolu Lisesi'nde çalışmaktadır. 30'a yakın mesleki geliştirme hizmetiçi eğitimine katıldı.

Diyarbakır, Gaziantep ve İstanbul'da çeşitli yerel dergi ve gazetelerde ve bazı ulusal gazetelerde, şiir, makale,deneme ve söyleşileri yayımlandı.

Gaziantep'te ; Kızıklar, Mihmadlı Hacı Ömerler, Pekmezci Köyleri derneklerinin Türkiye'de ; Kızık Boyu Dernekler Birliği, İzmir Dede Korkut Birleşik Dernekleri ve Zonguldak Çaycuma Saltukova Lisesi ve Ortaokulu Mezunları Derneği'nin kuruluşlarına,  ayrıca, T.C.Milli Kültür Dernekleri Kurultayları'nın başlamasına öncülük etti.Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği'nin kurucuları arasında yer aldı.İstanbul'da Anadolu Türkmenleri, İlesam, Gaziantepliler ve Gönenliler Derneklerine üye oldu.Gaziantep'te 10'a yakın derneğin kuruluş çalışmalarında bulundu.

Türk Eğitim Sendikası Çaycuma Şubesi kurucuları arasında yer aldı. Çaycuma ve Gaziantep yönetimlerinde bulundu. İstanbul'da çalıştığı bütün okullarda iş yeri temsilciliği yaptı.

Zonguldak Çaycuma'da Saltukova Ülkü Ocağı Kurucu 2. Başkanı oldu. Gaziantep'te; Şehitkamil Ülkü Ocakları Başkanlığı ve İl Ocak Eğitim Masası Başkanlığı görevlerinde bulundu.
MHP Gaziantep il yönetimlerinde bulundu ve bir dönem il başkanlığı yaptı.

Bize Antepli Derler, Men Türkmenem, Şerife Bacı Türküsü,  Topal Osman Ağa Destanı, Bouno Oğlu Memik Ağa Destanı adlı şiirleri bestelendi. Halk Oyunlarım şiiri ortaokullarda ders olarak okutuldu.

Kırçiçek'im, Bozkurt Duruşu, Bozkurt Yürüyüşü, Gazi Antep Destanı adlı şiir kitapları ve Kızık Boyu ( Karataş Kızıkları), Kızık Boyu (Türkiye Kızıkları) tarih kitapları ile Fetö'nün İninde Bir Bozkurt adlı araştırma kitabı yayımlandı.

Karadağlı Deli Memed (roman), Apardılar Türkçemi (makaleler), Batur'ca Denemeler,Benim Hayatım Hikaye,  Kızık Boyu ( Dünya Kızıkları), Mihmadlı/Mahmatlı Oymakları, Fetö Jitem Savaşı, Mankurtlara Karşı Bozkurtlar, Fetö'nün Kıskacında Bir Bozkurt, Bozkurtlar Atılıyor kitap çalışmaları devam etmektedir.



KIZIK BOYU Cilt 2 Son Ek Yazılar / 28 Eylül 2016

 
Sayfa 288 Cıba başlığına başa yazılacak...

Gaziantep’in 33 km. kuzeyindeki Cıba köyünün doğusunda Akçaburç, güneyinde İncesu, batısında Cıbekir ve kuzeyinde Pazarcık’a bağlı Tabya (Yiğitler ) köyü vardır.

Antep Eli’nin yani Kızık Havzası’nın batısında yer alan bu köy; belenin batı yamacına yerleşmiştir. Köy arazisinin doğu bölümü belen ve taşlık alan olup, batısı düzlüktür.

 

İstanbul Zara Kızık Köyü Kültür Derneği ; Sayfa 491

993 yılında İstanbul Kağıthane Çeliktepe’de kuruldu.

Kurucular ;

Ramazan SABIR (Başkan)

Ali Rıza AYGÜN

Hasan AYGÜN

Y usuf AYGÜN

Hasan ARDAHANLI

Kuruluşundan günümüze başkanlar;

Ramazan SABIR

Ali Rıza AYGÜN

Ahmet Turan KAYA

Ali ALKAN

Abdullah TAYTAN


Dernek ; özellikle Ahmet Turan Kaya’nın başkanlığı döneminde Zara Şerefiye’deki Kızık köyüne yani kendi köylerine güzel hizmetlerde bulunmuştur.

Köye iki katlı konak, taziye evi, gasilhane, 7 km. mesafeden içme suyu getirilmesi vb.

 

Malatya Kızık Köyü Derneği ; Sayfa 491

 

2001 yılında Malatya’da kuruldu.

Kurucular ;

Musa YILMAZ

Muharrem YILMAZ

Zeynel BOZKURT

Hüseyin ÇETİNKAYA

Asgar ACAR

Ali BAYRAM

Ali KAPLAN

 

Kuruluşundan günümüze başkanlar ;

Musa YILMAZ ( Başkan)

Murteza EDE

Hasan TANER

Asgar ACAR



sayfa 371 Andırın Kızık köyü başlığının başına ekleyiniz

Gaziantep Kızık Pekmezci Köyleri Derneği’nden başkan Mehmet Horuz, başkan vekili olarak şahsım, başkan yardımcısı olarak Resul Ünal ve yönetim kurulu üyesi olarak Resten Özbayındır Andırın Kızık köyünü 13 Ağustos 2014 Çarş. 17:20'de ziyaret ettik.Tanıştık.Bu köyün de artık dernek kurması gerektiği konusunda konuştuk ve ilke olarak anlaştık. Kendilerini de yıllık Gaziantep’te yaptığımız Kızık Boyu Kurultayları’na davet ettik. Etrafı gezdik. Bilgi aldık, resimler çektirdik ve ikindi sonrası oradan ayrılarak Kadirli’ye doğru yol aldık.





SÖZLÜK


Hayma ; Dağlarda veya tarlalarda ağaçtan yapılmış dört direk üstüne yaş dalların konulmasıyla olşuturulmuş gölgelik.

Sile ; Herhangi bir kabın içine konulan katı maddelerin, kabın ağzı seviyesinde düz olması.

Tepsi ; Yemek, kahve veya çay ikram etmek için daire şeklindeki ev, mutfak eşyası.

Höbür ; Dağlarda, belenlerde büyük kara taşların doğal yığın hali.

Höyük ; Ovalarda, düzlüklerde sade toprağın veya taşla karışık toprağın doğal yığın hali.

Hüyük ; Ovalarda, düzlüklerde sade toprağın veya taşla karışık toprağın yapay yığın hali.

Güveyi ; Damat

Evlek ; Dönümün üçte dörtte biri.

Urumu Dut ;  İri kara taneli dut. Türkler'in Orta Asya'dan Urumçi bölgesinden getirip Anadolu'da dikip yetiştirdikleri için bu adı almıştır. Bir çok hastalığa iyi gelen dut suyu Gaziantep yöresinde içecek olarak kullanılmaktadır.

Hodar ; Gaziantep yöresinde , taze biber, domates ve patlıcanın ortak adıdır.


Tekir ; Postu siyah çubuklarla ve beneklerle süslü, kül renginde veya boz olan (kedi) sıfat.Kedi sırtına benzetilerek, dağlar ad verilmektedir.

Pirpirim ; Gaziantep yöresinde semiz otuna verilen ad.

Kastel ; Doğal su kaynağına, pınara Gaziantep Kilis yöresinde verilen ad.

Yatuk ; Yatan, tembel, duran.

Yılkı ; Yabani at veya at sürüsü.

Kabala ; Toptan, götürü, hepsi birden.

Cılga ; Dağda veya bayırda insanların veya hayvanların sürekli gidip gelmesiyle oluşan iz, keçi yolu.

Sinsi ;  kendini gizleyerek kötülük yapan, kötülük yaparken gizlenen ve kurnaz davranan.

Lenger ; Yayvan ve derinliği az, ağzı geniş, büyük ve kalın bakır kap.

Tatlaş ; Bir tatlı türü.

Sokutaşı ; İçinde tahıl / buğday dövmeye yarayan, içi çukur  büyük taş,

Küşne ; Burçak ; küçük boylu ve ince köklü olup, hayvan yemi olarak kullanılan ve mercimeğe benzerlik gösteren bir bitki türüdür,

Avara ; Boş gezen.

Zemheri ; Karakış ; Kış mevsiminin en çetin zamanı.

Kömbe ; İki kat kalın hamur arasına et konularak pişirilen bir tür börek , çörek...

İşlik ; Gömlek ; İş elbisesi.

Aba ; Çobanların giydiği yünden dokunmuş kaba giysi.

Çöğür ;İri gövdeli, kısa saplı bir tür halk sazı: Çöğür şairleri.

Tümülüs ; Höyük , Kurgan ; Tümülüsler mezar ya da mezarlıkların üzerinde zamanla toprak yığılmasıyla oluşmuş küçük tepeciklerdir. Bunlara kurgan adı da verilir.                                         


Menengiç ; Sakız ; Aşılanmamış fıstık ağacı veya meyvesi.

Sakız ; Menengiç ; Aşılanmamış fıstık ağacı veya meyvesi.

Kahya ; Yerel yönetici, ağanın yardımcısı.

Kiya ;  Gaziantep yöresinde muhtar.

Elik ;Dağ keçisi, karaca.


Tezek ; Büyükbaş hayvan pisliği.


Örüm ; Havanın aydınlanma zamanında sürüyü yaymak.

Büvet ; Baraj,


Böke ;Güçlü, güreşçi, pehlivan.

Laçin ; Bir doğan türü .

Kemgöz ; Art niyetli, kıskanç göz.

Sunik ;

Ongun ;İlkel toplumlarda topluluğun kendisinden türediği sanılarak kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. doğal nesne veya olay, totem.

Umaca ; Asma kütüğü: Bağcının gözü umacada olur.

Aşıklı ; Ayağın aşık kemiğinin olduğu bölümü.


Keş ; Süzme yoğurttan yapılan sert bir çökelektir.

Yen ; Kol ağzı. Hayvanlarda ön ayak .

Küskü ;Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir.


Acur ; Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve .

Hıta ;İnce uzun, açık yeşil renkte, üzerinde uzunlamasına çizgiler olan bir tür acur.


Çağıl ; Tarlalarda taş yığını.

Evsin ; Avlanırken avcıların hayvanlardan gizlendiği yer


Bağcık ; İp ile yapılan bağ veya bağlamaya hazır ip.


Samar ; Laftan anlamaz, alık.

Ağıl  ; Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer

Yaba ; Hem sapı hem parmakları tahtadan yapılmış, dört veya beş parmaklı ve sap -saman toplamaya yarayan alet.


Laba ;  Sapı tahtadan, parmakları demirden yapılmış, dört veya beş parmaklı ve sap -saman toplamaya yarayan alet.


Dirgen ;Yaba ; Harmanda sapları yaymaya yarayan demir ya da tahtadan yapılmış ucu çatallı tarım aygıtı

Döğen ;Eskiden kullanılan, demir sapa bağlı uzunca bir zincirin ucuna bitişik, yuvarlak, üstü çivili bir savaş aracı.

Düven ; Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç

Bazlama ; Bazı ; Köy ekmeğinin açma ekmeğe göre, daha kalın ve genişlik olarak daha küçük olan ve demir sacda yapılmış hali.


Açma ; Köy ekmeğinin bazı ekmeğe göre, daha ince ve genişlik olarak daha fazla olan ve sacda yapılan hali. 


Ben ; Antep fıstığının olgunlaşmış hali. Kızıl veya beyaz olabildiği gibi, yaş veya kuru da olabilir.





SİNOP sayfasına yazılacaktır.  ( Ali İhsan Duru'nun evinde)


Rahmetli olan ve  Uzun dönem Dikmen Gerze İlçesinde Encümenlik yapmış ve çevresine hizmetleri dokunan Ali İhsan DURU nun  evinin önünde çekilmiş bir fotoğraf.

Soldan sağa:1. Köy sakinlerinden  Ramazan KALAYCI ..2.Kişi Ali İhsan DURU nun oğlu ve Gerze de TEKEL den emekli Terzilik Mesleğiyle meşgul olan SalihDURU.3.Kişi: Büyük Kızık Köyü nde uzun dönem Muhtarlık yapmış ve son dönem İktidar Partisinden Encümenlik Yapmış olan Ahmet YILDIZ. 4.Kişi  İST. İ.E.E.T. den emekli olan Ali İhsan DURU nun kardeşi olan Nuri DURU-

köy Dikmen ilçesine  25 km.







Sayfa 16 Kurultay Çalışmaları başlığının sonuna eklenecek

10-11 Ekim 2015'te Gaziantep Oğuzeli'nde Kızık Boyu 9.Kurultayı'nı yaptı.
17 Temmuz 2016'da Bolu Seben Kızık Yaylası'nda yapılacak olan Kızık Boyu 10.Kurultayı ; 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi nedeniyle yapılamadı.

15-16 Ekim 2016'da yapılacak olan Kızık Boyu 10.Kurultayı'na güvenlik nedeniyle izin verilmedi ve yapılamadı.







Nafi Çağlar Özgeçmiş -Aşağısı   (

Mesleki - Hizmetiçi - Eğitimi  Etkinlikleri ;
( sayfa 12 başlık ve içerini silip yerine bu hazırladığım konulacaktır)

20-24 Mayıs 1991'de; Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü'nde; "Eğitim Araçlarını Kullanma"
29 Haziran - 6 Eylül 1992’de ; Bolu Gazi Üni.Bolu Eğitim Fakültesi'nde;      “ Eğitim Bilimleri ”
5 Temmuz -10 Eylül 1993'te ; Ankara Hacettepe Üniversitesi(Beytepe)'nde ;  "1.Kademe Alan Eğitimi "
3 Temmuz - 8 Eylül 1995’te ; Ankara
Hacettepe Üniversitesi (Beytepe)'nde;  “2.Kademe Alan Eğitimi"
10-27 Mayıs 2004'te; İstanbul Küçükçekmece Zehra Mustafa Dalgıç Ticaret Meslek Lisesi'nde ; "Bilgisayar Kullanımı ve İnternet"
1 Mart -2 Temmuz 2007’de ; “İstanbul Kültür Üniversitesi ‘nde ; "Zümre Liderliğinde Profesyonellik ”,
15-19 Ekim  2007’de ; İstanbul Küçükçekmece Mustafa Pars İlköğretim Okulu'nda; “Bilişim Teknolojilerini Etkin Kullanma ve Sunu Hazırlama”,
14-15 Ocak 2008'de ; İstanbul Küçükçekmece Sultan Murat İlköğretim Okulu'nda ; "Ortaöğretim Kurumları Sınıf Rehberlik Programı Uygulama"
21-25 Nisan 2008’de ; İstanbul K.Çekmece Sefaköy Mustafa Eravutmuş İlköğretim Oklu'nda ; "Halkla İlişkiler”,
22-23 Mart 2008'de ; İstanbul Kültür Üniversitesi'nde ; "Eğitim Psikolojisi Sempozyumu "

3 Mart-16 Mayıs 2008’de;İstanbul Kültür Üniv.“Uzman Eğitim Yöneticiliği ” 
20 Mayıs-2 Temmuz 2008’de ;“İstanbul Kültür Üniversitesi ‘nde “ Eğitim Mühendisliği ”,
16-19 Mart 2010'da ; Bağcılar Akşemsettin Anadolu Lisesi'nde ; " Proğram
Tanıtımı " ,
10-14 Mayıs 2010'da ; İstanbul Bağcılar Gazi Lisesi'nde ; "Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Halkarı Eğitimi"
20 Nisan –15 Haziran 2011’de ; İstanbul Bağcılar’da Söz Söyleme Sanatı (Diksiyon)”
27 Haziran -3 Temmuz 2011'de ; İstanbul Balçelievler Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi'nde; "İlk Aşama İzci Liderliği"
30 Ocak  - 2 Şubat 2012'de ; Antalya Kemer Kiriş'te ; Milli Eğitim Bakanlığı / Eğitek'in düzenlediği " Uluslararası Öğrenci Değerlendirme (PİSA) Toplantısı (Semineri) "
30 Nisan  - 18 Mayıs 2012'de ; İstanbul Bağcılar A.Nermin Bilimli Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nde; " Veb Tabanlı İçerik Geliştirme ", 
9 Nisan -24 Mayıs 2013'te;  İstanbul Küçükçekmece Anadolu Lisesi'nde; "Osmanlıcada Kolay Metinler Okuma",
12 - 16 Ağustos 2013 'te ; Erzurum Ilıcada; “Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme”, 
30 Eylül 2013-2 Aralık 2013'te;  İstanbul Küçükçekmece Anadolu Lisesi'nde; "Osmanlıcada Kolay Metinleri Yazma",
11 Kasım -6 Aralık 2013’te ; İstanbul Bağcılar Halk Eğitim'de ; "Motorlu Taşıt Sürücüleri Sınav Sorumlusu"
23 - 27 Haziran 2014 'te ; Erzurum Ilıca'da; "Öğretme, Öğrenme, Kuram ve Yaklaşımları",
12-16 Ocak 2015’te ; İstanbul  Bağcılar İbni Sina Anadolu Lisesi'nde ;  " Fatih Projesi - Eğitimde Teknoloji Kullanımı",
6 - 10 Nisan 2015’de ; Erzurum Aziziye'de; "Yenilenen Orta Öğretim Proğramlarının Tanıtımı "
25-26 Haziran 2015’de; İstanbul Bağcılar İbni Sina Anadolu Lisesi'nde ; "Çalışanların Temel İş Sağlığı ve Güvenliği"
22-23 Şubat 2016'da; İstanbul Küçükçekmece Pagev Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde; "Aday Öğretmen Yetiştirme Süreci ve Danışman Öğretmen Eğitimi"
16-22 Mayıs 2016'da ; İstanbul Küçükçekmece Sefaköy Anadolu Lisesi'nde;
"Fatih Projesi Etkileşimli Sınıf Yönetimi"
18-22 Temmuz 2016'da ; Mersin Yenişehir'de;;Fatih Projesi Destekli Fizik Eğitici Eğitimi" kurslarına katıldı.
2-5 Eylül 2016'da ; İstanbul Küçükçekmece Sefaköy Anadolu Lisesi'nde ; "İş Sağlığı ve Güvenliği "eğitimlerini aldı.
 




Siyasi-Fikir Etkinlikleri :
 Sayfa 16'ya ; Kurultay Çalışmaları başlığından önceye eklenecektir)

Diyarbakır'da ;  1987-1988’de ;Dicle  Üniversitesi’nde ” Öğrenci Temsilcisi ” seçildi.  

Zonguldak Çaycuma’da ; 1995-1996’da ;İsmail Akçaoğlu ile kurduğu “ Saltukova Ülkü Ocağı Kurucu 2.Başkanlığı ” na getirildi.

Gaziantep'te ;

1996-1997’de ; " Şehitkamil İlçesi Ülkü Ocakları Başkanlığı”,
1998’de ; " Gaziantep Ülkü Ocakları İl Eğitim Masası Sorumluluğu ”,

2002’de ;  MHP Gaziantep’ten “ millet vekili aday adayı ” oldu.

2002 ve 2003’te ; “ Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep İl Yönetim

Kurulu Üyeliği ” ve

2003’te ;  “ MHP Gaziantep İl Başkanlığı ” görevlerinde bulundu.

Öğretmenliğe tekrar başladığı için bu görevinden istifa etti.




Yayımlanan Eserleri başlığının son satırına ekleyiniz.
(sayfa 16 son başlığı)

2012-2013'te  ilkokul 4. sınıf Sosyal Bilgiler " ders kitabında "Halk Oyunlarım şiiri " yayımlandı.



3 Mayıs 2013'te "Bağcılar Gazi Lisesi İzci Marşı" şiiri Cem-Cenk SOLMAZ kardeşler tarafından bestelenmiştir.  Sayfa 17, bestelenen şiirler bağlığının sonuna eklenecektir.




Sayfa 486 'ya

İLK OLAĞAN GENEL KURUL

Mihmadlı Hacı Ömerler Eğitim Kültür Dayanışma ve Araştırma Derneği ;
İlk Olağan Genel Kurulu ;
1 Şubat 2009 Pazar günü 11:00'de ;
Gaziantep Şahinbey 60.Yıl Mahallesi'nde ( Musabeyliğiler Dernek Binsasında ) yapılmıştır. 




2.OLAĞAN GENEL KURUL

Mihmadlı Hacı Ömerler Eğitim Kültür Dayanışma ve Araştırma Derneği ;
İkinci Olağan Genel Kurulu ;  
5 Mayıs 2012 Ct.12:00'de ;
Gaziantep Şehitkamil Çağlayan Mahallesi'nde ( Rışvanlar Dernek Binsaında)
yapılmıştır.




3.OLAĞAN GENEL KURUL

Mihmadlı Hacı Ömerler Eğitim Kültür Dayanışma ve Araştırma Derneği ;
Üçüncü Olağan Genel Kurulu ;  
24  Mayıs 2015 Pazar 12:00'de ;
Gaziantep Şehitkamil Karayusuflu köyü Memik Kiya Köy Odası'nda yapılmıştır.



Akyurt Kızık Köyü Kültür Derneği ;  SAYFA 481

Kızık köylüleri 1997'de İsmail Mert öncülüğünde derenği kurmuşlar.  Sonra Nuh Öztepe başkan olmuştur. 1999'da dernek faaliyetsiz duruma geçmiştir.

27 Şubat 2013'te Cengiz Gürbüz (başkan) Mustafa Uğur, Mustafa Şahin, Erkan Uğur , Ferhat Gürbüz ve Hüseyin Çınar tarafından tekrar kurulmuştur. Halen Mustafa Uğur başkanlığında derenk Akyurt'ta faaliyetlerine devam etmektedir.
( Kaynak kişi ; Cengiz GÜRBÜZ )





Türkiye'de Kızık Köyleri Muhtarları :



Afyon

Sandıklı

Kızık Belediye : Barlas OLGUN 


Amasya 

Gümüşhacıköy

Bademli : Süleyman ALTINTAŞ
Çal : Hüseyin TOPHAN
Dumanlı : Osman EROL
Kağnıcı : Sadık ALDOĞAN
Kızık : Bilal ALTUNAY
Kızılca : Hasan YILDIRIM
Kutluca : Ömer ARSLAN
Pusacık : Nuh ACAR


Ankara

Akyurt

Kızık : İzzet ÇINAR

Çubuk

Kösrelikızık : İsmail IŞIKOĞLU

Kızılcahamam

Kızık : İsmail Hakkı ÖZDOĞAN


Balıkesir

Burhaniye

Kızık :

Manyas

Kızık :  Altan DEMİR
Kızıksa Bld.Başkanı : Yüksel ZEKİ


Bolu

Seben

Kızık :  Enver KUTLU


Bursa

Yıldırım

Cumalıkızık : Emin YAVUZ
Değirmenlikızık : Arif EKER
Fidyekızık : Yusuf KANTAROĞLU
Hamamlıkızık : Feridun ÇAKIR

Kestel

Derekızık : Kamil IŞIK


Çorum

Osmancık

Akören : Bünyamin ÇOBAN
Gökdere : Muammer ŞEN
Doğanköy : Ramazan KARACAN
Öbektaş : Recep BEKKAYA


Eskişehir

Odunpazarı Kızık :


Gaziantep

Araban

Kızıkmuratlı : Hacı ERSERT
Gelinbuğday : Tuncay TAPIKLAMA


Şahinbey

Damlacık : Bahri POLAT

Şehitkamil

Kızıkkaradinek : Mehmet İNCE
Kızıkkarasakal : Mustafa ÖZALP
Kızıkkaracaören : Mustafa YILMAZ
Kızıkhamurkesen : Hüseyin SARIOĞLU
Urumevlek :
Çaykuyu :  Garip ÖZDEMİR
Oğurca : Sait DEMİR
Üçkilse : Adem YÜCELER
Yalangoz : Mehmet İLGİN
Karayusuflu : Hacı Mustafa ÇAĞLAR
Koçlu : Mehmet DAVARCI
Dülese : İmam SÜLÜKDAĞ
Tekirsin : Bilal TATLI
Akçaburç : Ahmet ÖZASLAN
Cıba :Hacı USLU

Yavuzeli

Gemrik :  İbrahim ÖZDEMİR 
Bakırca : Muharrem ÇİFTÇİ
Ballık : Memik ÖZDEMİR
Lolacık : Ali GÖÇMEN
Kastel : Süleyman GÖRENOĞLU



Giresun

Şebinkarahisar

Kızık : Yaşar ÖZTÜRK


Kars

Merkez

Karakilise : ...

Sarıkamış

Karapınar : Kenan KARAKURT


Kayseri

Develi

Kızık :Yılmaz ÖZÜBERK

Kocasinan

Kızık :Ahmet AKAY


Kırşehir

Kaman

Karkınkızıközü : Mehmet MELİKOĞLU


Karaman

Merkez

Kızık : Hüseyin KUZUCU


Kütahya

Merkez

Kızık : Bayram KUŞ

Çavdarhisar

Kızık :


Kahramanmaraş

Andırın

Kızık : Hamdi ARSLANTAŞ


Malatya

Arguvan

Kızık : İbrahim BOZKURT


Samsun

Bafra

Gerzeliler : Çetin KARADUMAN

Vezirköprü

Öğürlü : Ahmet ALTUN
Soğucak : Mustafa DEMİRCİ
Tahtaköprü : Şaban TÜRKEL


Sinop 
 
Dikmen

Büyükkızık : Mehmet AYDIN
Küçükkızık :Şuayib BALCI
Hebili :


Sivas 

Zara

Kızık : Mahmut SAVAŞOĞLU


Tunceli

Ovacık

Kızık : Hasan ÇAMLICA




Sayfa 481 Amasya dernek
14 Ekim 2016 Cuma günü bizi Bursa'dan Fahrettin bey aradı.
Amasya Gümüşhacıköy Kızık köyünden Mahmut BOZ adında bir arkadaşı olduğunu ve bizimle tanıştırmak istediğini söyledi. Mahmut Boz ile tanıştık.Kendisi Barakfaki Sanayi Bölge Müdürlüğü yapıyormuş. Bundan sonra görüşme yönünde karşılıklı iyi dileklerimizi sunduk.



Sayfa 481 Ankara dernek
Dernek .......



sAYFA 481  Bolu Dernek
Bolu Kıbrıscık  Kızık (Sarıkaya) köyünden Ferdi İLDEŞ bize sanaldan ulaşarak Kızık Boyu'ndan gelip gelmediklerini sordular. 
Hem tanışmış olduk hem de kızık Boyu'ndan olduklarını doğrulamış olduk.  


Sayfa 491 Sinop Küçükkızık dernek  ;
2014 yılında Kasım ÖZBEK öncülüğünde İstanbul Bahçelievler Yenibosna'da kuruldu.

Kurucuları ;



Bitmedi, devam edecek...

Sözlük
 
Dizin

SON......





Buradan sonrası ( telefonlar) kitaba konulmayacaktır.


Kızık

Necati GÜRBÜZ

533 255 73 76


KÖSRELİK

İSGENDER BEKTAŞ

829 85 55


KIZIK

İsmail Hakkı ÖZDOĞAN

7480081



KIZIK

MÜMİN KAYRANCIOĞLU

0374 4135110


SARIKAYA

Kudret GENCAY

0374-4412441



CUMALIKIZIK MAHALLESİ MUHTARIAHMET KUŞ372 40 39536 445 16 40

FİDYEKIZIK MAHALLESİ MUHTARIYUSUF KANTAROĞLU341 23 54537 700 73 07

DEĞİRMENLİKIZIK MAHALLESİ MUHTARIARİF EKER361 11 77532 235 55 48

HAMAMLIKIZIK MAHALLESİ MUHTARIFERİDUN ÇAKIR372 44 70505 682 26 10

DEREKIZIK MAHALLESİ MUHTARIKAMİL IŞIK0 533 438 11 29


AKÖREN

BÜNYAMİN ÇOBAN

0 (364) 624 84 44


DOĞANKÖY

RAMAZAN KARACAN

0(364)


GÖKDERE

MUAMMER ŞEN


ÖBEKTAŞ

RECEP BEKKAYA

0 (364) 637 24 60




GELİNBUĞDAY

Tuncay TAPIKLAMA

0 (342)


MURATLI

HACI ERSERT

0 342 639 66 14



Şahinbey Damlacık KÖYÜ :  Bahri BOLAT 0538.6326782

AKÇABURÇAHMET ÖZASLAN0 536 812 09 31

AKÇAGÖZEDEDE KIZIKOĞLU0 535 721 79 38

ÇAОKUYUGARİP ÖZDEMİR0 530 373 00 58

K.HAMURKESENHÜSEYİN SARIOĞLU0 531 608 04 38

KARACAÖRENMUSTAFA YILMAZ0 535 398 36 01

KARASAKALMUSTAFA ÖZALP0 530 665 34 78

KARAYUSUFLUHACI MUSTAFA ÇAĞLAR0 535 216 63 74

KOÇLUMEHMET DAVARCI0 536 268 36 26

TAŞLICASAKIP KARAOĞLU0 532 215 56 52

TEKİRSİNBİLAL TATLI0 532 374 37 41

YALANGOZMEHMET İLGİN0 537 557 84 89

YAYIKTAŞADEM YÜCELER0 532 578 23 49

ÖVÜNDÜKMEHMET İNCE0 539 768 82 44

UĞRUCASAİT DEMİR0 535 505 48 02


BAKIRCA

MUHARREM ÇİFTÇİ

0 (342) 651 10 93


BALLIK

MEMİK ÖZDEMİR

0 (342) 641 23 79


DEĞİRMİTAŞ

SÜLEYMAN GÖRENOĞLU

0 (342) 651 10 60


SARIBUĞDAY

ALİ GÖÇMEN

0 (342) 645 50 66


ILICAK

VEYSEL DOĞAN



BODUROĞLU

HASAN ÇAMLICA

3708977143


KIZIK İdris ASLANTAŞ 583 52 64 0 535 443 83 96


KIZIK

İbrahim BOZKURT

04227736287




Gerzeliler .........

ÖĞÜRLÜ

DURSUN KAZEL

0362-6940063


SOĞUCAK

MEHMET DEMİRCİ

0362-6940011


TAHTAKÖPRÜ

İBRAHİM KAYA

0362-6950007



BÜYÜKKIZIK

MEHMET AYDIN


KÜÇÜKKIZIK

ŞUAYİP BALCI


DAĞKÖY

HASAN ERDOĞMUŞ


KIZIK

MUSTAFA GÜRSOY


Tokat KIZIK NECMETTİN ERDOĞAN


KIZIK KÖYÜ

AZİZ KAPAR

0 538 718 20 13


  KIZIK BOYU 1.KURULTAYI ve MAHMATLI OYMAĞI 3.KURULTAYI / 30 Temmuz 2011 Cumartesi 11:00 / Mahmat Beldesi - Avanos-NEVŞEHİR

NAFİ ÇAĞLAR KIZIKBEYİ


A AMASYA ; Gümüşhacıköy Kabaoğuz Abhaz Çayırı

Amaysa Abhaz Yaylası ( seçenek olarak resim )

 AMASYA ; Gümüşhacıköy Kabaoğuz Abhaz Çayırı
Amasya Abhaz Çayırı ( Arka kapak sağ üst tarafa ...)
kızık yaylası ile ilgili görsel sonucu

Bolu Kızık Yaylası   ( Arka kapak sol üst tarafa ...)

kızık yaylası ile ilgili görsel sonucu
Bolu Kızık Yaylası ( Arka kapak için seçenek resim...)

kızık yaylası ile ilgili görsel sonucu

Bolu Kızık Yaylası ( Arka kapak için seçenek resim...)


Kızık köyü / Arguvan-Malatya ; köyün girişindeki Balıklı Göl./ 8 Ağustos 2010 Pazar Saat ; 10:00
Arguvan Kızık köyü Balıklı gölü
( Arka kapağa üç resim konulabilir belki ....)




MİLLİ KÜLTÜR DERNEKLERİ 3.KURULTAYI


Katılımcı Dernek ve temsilcileri ;

Durhasan Koca ; Türk boyları üst birliği
( konfederasyon) başkanı.
Bestami Erdem
Mehmet Eyüp Karakaş
Süleyman Karagöl
Kerim Eroğlu
Mustafa Karakayunlu
Mustafa Kurtoğlu
Hüseyin Kurtoğlu
Abdil Yıldırım
Yakup Özbay
Mesut Durak
Muhammed Yüzbaşı
Semir Ala
Erol Güler
Arif Sarıtürk
Yaşar Ali Zeynel
Yusuf Uzun
Bilal Geçer
Nusret Kaya
M.Demir Atmalı
Mustafa Yıldız
Cemil Karateke
Yaşar Şahin
Halit Gazi
Sinan Akpınar
Emin Tekdemir
Mustafa Gürsoy
Durmuş Dursun
Kadir Gülbeniz
A.Duran Dursun
Ertuğrul Sünel
Ahmet Kuş
Arif Eker
İzzet Güngör
Turan Özbay
Muhittin Taşdoğan
Semra Zeynel
Ali Avcı
Orhan Akcan
Mustafa Kuş
Nurettin Memoğlu
Bayram Takan
Topel Yıldız
Mehmet Sak
Ozan Orhan Karabacak
Cuma Kıtay

Sayfa 527 ?

MİLLİ  KÜLTÜR DERNEKLERİ 3.KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

MİLLİ KÜLTÜR DERNEKLERİ 3. KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

Yer ; Gaziantep Şehitkamil

         Karayusuflu Memik Kiya Köy Odası

Tarih ; 20 Ekim 2013 Pazar 13:20

1.Türk Kültürü’nün başta Türkiye ve çevre ülkeleri olarak özünü oluşturan Yörük Türkmen topluluğu ciddi bir bölünme sürecine girmiş olup, “Türk Milleti’nin geleceği” tehlike altındadır.

2. Dünya’daki bütün Türkler bulundukları ülkelerde baskı altında ve erimekte olup, “oradaki varlıkları" tehlike altındadır.

3.Son on yıldır hızla çoğalmakta olan kültür dernekleri, başta dernek başkanları ile birlikte, iktidar partilerine yakın olma yarışı içine girmiş olup, duruşlu dernek başkanlarının sayısı oldukça azaldığından, “Türk Kültürü” tehlike altındadır.

4.732 yıldır yapılmakta olan Ertuğrul Gazi’yi anma etkinlikleri siyasi partilerin boy gösterme alanı olup, “toyun özü” tehlike altındadır.

5. Gerek nüfus, gerek coğrafya bakımından, her şeye rağmen Dünya’da en çok kullanılan beş dil arasında olan Türk Dili, kültür dernekleri tarafından korunmamakta olup, “Türkçe’miz” tehlike altındadır.

6.Irak’tan sonra Suriye’de, batılı sömürgeci güçlerin savaş alanı haline gelmiş olup, başta güney sınırlarımız olmak üzere, “Türkiye’nin güvenliği” tehlike altındadır.

7.Türkiye’de Milli Duruşlu dernekler ve başkanları ile önce Türkiye’yi sonra dünyayı kucaklayacak birlik kurulması çalışmaları önünde bir çok engeller olup, bu “birlik çalışması” tehlike altındadır.

8.Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100.yılına yaklaşırken, Türkiye düşmanları, her türden saldırılarını artırmış olduklarından, bizim içeride, her türlü ayrışmaya karşı bilinçli olmamız gerekmekte olup, “milli birliğimiz” tehlike altındadır.

9. "Turan -Türk Birliği çalışmaları”tehlike altındadır.

                                           T.C.MİLLİ KÜLTÜR DERNEKLERİ BİRLİĞİ

 

 

T.C.MİLLİ KÜLTÜR DERNEKLERİ BİRLİĞİ İLKELERİ

1.Her türlü bölünmeye ve bölücülüğe karşı olmak.

2.Dünya’nın her yerindeki Türkler’in derdini dert bilmek.

3.Dünya Türk Kültürü’nü ve Türk valığını korumak.

4.Söğüt Ertuğrul Gazi Toyu’nun özüne sahip çıkmak.

5.Türkçe’mizi korumak,geliştirmek ve yaygınlaştırmak.

6.Türkiye’nin güvenliği konusunda halkı bilinçlendirmek.

7.Türkiye ve Dünya Türkmenleri arasında birliği kurmak.

8.Ülkesini seven her alt kimliğe kardeş gözüyle bakmak.

9.Büyük Turan Birliği’ne her türlü katkıda bulunmak.

T.C.MİLLİ KÜLTÜR DERNEKLERİ BİRLİĞİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1.Yörük Türkmenler; başta siyasi, ticari olmak üzere her alanda örgütlü olarak her türlü yönetim kademelerinde var olmalılar.
2.Türkiye'de ve diğer Türk Ülkelerinde;  içten ve keskin duruşlarla,dilimize ve tarihimize sahip çıkacak bütün çalışmalar yapılmalıdır.
3.Dünya'daki bütün Türk boyları ve Turan Soyları ile öncelikle dini ve milli konular olmak üzere her türlü kültürel konularda -örgütlü olarak- işbirliğine gidilmelidir.








KIZIK BOYU Cilt 2  - Son Düzeltme / 03.01.2017 ( Eklenecekler kırmızı ile yazıldı)

 

Sayfa 512 ; Resim 2 altındaki eksikler sırasıyla (Feyzullah Bayındırlı’dan sonraya) Ali Atvur , M.Sait Kılıç, Süleyman C.Karacan, Nafi Çağlar

 

Sayfa 491 ; Sinop Dikmen Küçükkızık Köyü Kültür Derneği ( İstanbul) : şeklinde olacak

Sayfa 513 ; 2.Kişi adı ( bulamazsak kalsın )                              

Sayfa 514 ; Üstteki resim ; sona Ali Atvur ,

Sayfa 515 ; Alttaki resim ; Tarihte 10 sayısı silinecek

Sayfa 516 ; Alttaki resim ; Tarihte 10 sayısı silinecek ve Oğuzeli yerine Şahinbey yazılacak

Sayfa 517 ; Alttaki resim ; Tarihte 10 sayısı silinecek

Sayfa 518 ; Alttaki resim Tarih doğrusu ; 10 Ekim 2015 Ct. 22:27

Sayfa 519 ; Alttaki resim Tarih doğrusu ; 11 Ekim 2015 Pazar 11:45 

Sayfa 528 3.Madde ; varlığını

Sayfa 538 Alta yazılacak ; Bu el ilanı 1977’de On Bin tane bastırılmış olup, G.Antep, Araban, Yavuzeli ve Şehitkamil ilçeleri ile K.Maraş Pazarcık ilçesinin köylerinde dağıtılmıştır.

Sayfa 557 ; Alttaki resim ; sonuna / Mayıs 2000

Sayfa 558 ; Üstteki resim sonuna  - İstanbul

Sayfa 559 ; Alttaki resim en son dizenin sonuna doğru, Nuri Duru’dan sonra Nafi ÇAĞLAR

Sayfa 562 ; Üstteki resim , ilk dizenin sonuna Hasan Ağa’nın oğlu

Sayfa 566 ; 3.satırın sonuna doğru Kızık Boyu yazısının devamına ve Mahmatlı

Sayfa 573 ; Alttaki resim Yıldırım

Sayfa 575 ; resim Yıldırım

Sayfa 576 ; Üsttekii resim Yıldırım

Sayfa 579 ; Alttaki resim 1.dize ; Karacadağ sözcüğü silinecek, ziyaret için yerine ziyarete yazılacak.2.Dize Türkmenler Derneği devamına Başkanı yazılacak.  

Sayfa 581 ; Üstteki resim ikinci dize tarih ; 2011 olacak

Sayfa

Sayfa 527 ; 3.kurultayı yerine 6.kurultayı yazılacak

 Arka kapak yazısı ; 4.bölüm ilk dizede 1999 yerine  1997 yazılacak..

Sayfa 256'da ; 2.dizenin ilk cümlesi "Yunanlılar sadece bu köyü yakmamışlardır" kaldırılıcak ve sayfa 257'deki Cumalıkızk başlığında 2.dizede yer alır. ifadesi ile Sağlam kalan ifadesinin arasına konulacaktır.

Sayfa 513'te . 2.sıradaki ( nokta nokta olan yere) isim Refik Sıpkı   yazılacaktır.

 
Sayfa



SON ....



http://www.kitapyurdu.com/kitap/fetonun-ininde-bir-bozkurt-veysel-sahin/403914.html&publisher_id=2104



TÜRKİYE KIZIKLARI…!!!

Araştırmacı Yazar Nafi Çağlar bey, daha önceki yıllarda yayın hayatına geçirdiği Karataş Kızıkları 1 adlı eserine yenisini kazandırmıştır.!

Türkiye Kızıkları 2. Adlı eseriyle Türkiye’de bir ilkini yapmış ve Anadolu’da yurt tutmuş Kızık Boy mensupları hakkında kaynak ve alan bilgisi aktarmıştır.! Oğuzlar ve Türk Dünyası Dünya Kızıkları hakkında ayrıntılı bilgiler aktaran eserini Yalın Yayınları arasında 610 olarak yayın hayatına geçirerek bilim camiası ve Türkiye Kızıklarının hizmetine sunmuştur.!

Ön sözünü şahsımın yaptığı bu değerli eseri; araştırmacılarımız, Kızık ve diğer boy mensuplarımıza öneriyor ve Nafi hoca’dan buna bir üçüncü kardeş vermesini diliyorum.!

Ayrıca bu kültür hazinesini bizlere kazandıran cemiyet, eğitim ve düşünce adamı Nafi Çağlar Beye teşekkürlerimi iletiyorum.!

Araştırmacı Yazar
İsmail UÇAKCI


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam37
Toplam Ziyaret229121
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat
KIZIKLAR

KIZIKLAR

Bir birlik kuralım, adı “Kızıklar” olsun.
Derdimizi anlamayana yazıklar olsun.
Yıllardır bu işe baş koymuşuz,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Senelerce bir köşeye atılmışız.
Sanki bilerek bir kenara itilmişiz.
İçimizden bazıları var ki satılmışız,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Bilmediler bizim kaygılarımızı,
Sömürdüler saf duygularımızı.
Boşa saldılar hep, saygılarımızı,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Ey sömürgeci sen suçlusun !..
Biliyorum, aynı zamanda güçlüsün.
İçimizde, uzantılı, uçlusun,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Üstünüz başınız olsa da yırtık,
Kim kimin üstünü örtük?..
Soyumuz “güçlü” dür silkinin artık,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Ben Oğuz’un Kızık Boyu’ndan Nafi’yim.
Yurdumu, soyumu hep müdafiyim.
Boyumu
çözümlemeye kafiyim,
Bu sevdamı anlamayana yazıklar olsun…

www.nafiztancaglar.com
 

Nafi Çağlar KIZIKBEYİ