KIZIK ; Ciddi, Güçlü , Bilge

NAFİ ÇAĞLAR KIZIKBEYİ

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim

Kızıkbeyi Nafi Çağlar Şiirleri

 

 

BİZ NE İDİK

 

  Tanrı Dağları’ndan düze indik,
Uçsuz bozkırlarda ata bindik,
Ne Mançur idik, Moğol ne Çin’dik,
Biz Tonyukuk, Bilge, Kültiğin’dik…

Dinlemez idik Hindu’yu, Pers’i,
Çok yüceydi, budunumun harsı,
Setler aşardı, akıncı hırsı,
Biz Olcay, Mete, Teoman idik…

Altaylar’da atlar koştururduk,
At nallarıyla su coştururduk,
Ne dinlenirdik, ne boş dururduk,
Biz ki Oğuz Han, Karahan idik…

Aral, Issık’ta su içer idik,
Kutlu Sir-Derya’ya geçer idik,
Sanki, at üstünde uçar idik,
Biz Salur Kağan, Kazan Han idik…

Kara koçu ulu gün sayardık,
Üstüne on bir ongun koyardık,
Atlar koşardık, kültür yayardık,
Biz Uygur, biz uygar, yaman idik…

Bizimdi, bütün Asya’nın içi,
Meskenimizdi, Pekin, Urumçi,
Karşı koyamazdı, Mançuru, Çin’i,
Biz hükümdar, yabgu, biz han idik…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
10 Mayıs 1995-Batıkent/Ankara

 

 

NE DİYE

Bizans’a vurdu Çağrı komutan,
Büyük Kağan oldu Tuğrul Sultan,
Boy boy, kol kol biz olduk Müslüman,
Bayraktarlık bize gelsin diye…

Fırat’a verdik Kılıç Arslan’ı,
Bizans’a gönderdik Alp Arslan’ı,
İçerlere saldık Süleyman’ı,
Anadolu bizim olsun diye…

Paşalar atadık Sırbistan’a,
Donanma yolladık Hindistan’a,
Yollar açtırdık Arabistan’a,
Onlara da kader gülsün diye…

Fas’larda gezdirdik Barbaros’u,
Kuzeyde Baltık’a tıktık Rus’u,
Dayanamadı, Frenk, Slav ordusu,
Dünyalar da bizi bilsin diye…

Birleşti geldi, tüm itilafı,
Yanlarında, Hindu, Anzak safı,
Tam gösterdik, düştükleri gafı,
Türkiye’m payidar kalsın diye…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar hacıömerli
12 Mayıs 1995-Batıkent/Ankara


 

 

 

FRENK'E ÇEYREK KALA

 

Altaylar’dan bir çıktık ki yola,
Bindik atlara, sürdük dört nala,
Durduk, Horasan’da verdik mola,
Şanlı Malazgirt’e çeyrek kala…

Talas’ta tanıdık o Osman’ı,
Otlak eyledik Dandanekan’ı,
Bağdat’ta, biz devraldık İslamı,
Anadolu’muza çeyrek kala…

Ordu sürdük Sina’ya, Kudüs’e,
Pes etmedik haçlıya, Bizans’a,
İşi bırakmadık öyle şansa,
Söğüt İli’mize çeyrek kala…

Doğudan girdik Anadolu’ya,
Kayıkla geçtik Gelibolu’ya,
Edirne’den vardık Niğbolu’ya,
İstanbul’umuza çeyrek kala…

İstanbul’ suz Büyük Hanlık yarım,
Bir hücum eyledi ki Yıldırım,
Fatih ile tamam oldu durum,
Roma, Viyana’ya çeyrek kala…

Sıkı kuşattı Kara Mustafa,
Korkuyla titredi, hep Avrupa,
O Giray düşürdü, o’nu gafa,
Frenk İlleri’ne çeyrek kala…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
12 Mayıs 1995-Batıkent/Ankara


 

 

HALK OYUNLARIM

Doğuda, sinsinim, horonum ve barım,
Batıda, efe’m, zeybeğim, harmandalım,
Güneylerde, şıkırdarken kaşıklarım,
Kimi yerde kalkan döver kılıçlarım…

Kuzeyde, aman-oflarım, dıvdıvlarım,
Güneydoğuda, çekilir halaylarım,
Gah sevincim, gahı olur ahuzarım,
Başkadır memleketim, halk oyunlarım…





’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacımerli
18 Mayıs 1995-S.Ova
Çaycuma/Zonguldak

 

 

 

BEN NEYİM Kİ LO

-1-

Ben ki; çok günah işlemişem,
Niye ben akılsız mıyım lo? ..
Nice çok hayırlar etmişem,
Niye ben hayırsız mıyım lo? ..

Babam ki; beni terkeylemiş,
Anam; süt hakkını istemiş,
Ağabeyim ki; sert söylemiş,
Niye ki; ben haksız mıyım lo? ..

Emmiden sevgi görmemişem,
Yeğenden hörmet dermemişem,
Yardan vuslata ermemişem,
Niye ben kimsesiz miyim lo? ..

Amirim yanağını asmış,
Yoldaşlarım hep benden kaçmış,
Talebelerim başın eğmiş,
Niye ben talihsiz miyim lo? ..

Tarladan çiçek yolmamışam,
Semadan yıldız almamışam,
Kimsenin malın çalmamışam,
Niye ki; ben hırsız mıyım lo? ..



- 2 -

Ben,çokça günah işlemişem,
Niye ben veli miyem ki lo? ..
Nice çok hayırlar etmişem,
Niye ben deli miyem ki lo? ..

’Gardaş’ demiş de gan vermişem,
’Yoldaş’ demiş can vermişem,
Neyim varsa hep ben vermişem,
Niye ben nebi miyem ki lo? ..

’Yar’ demişte hayran olmuşam,
Can yanmışta duman olmuşam,
Kimisine gurban olmuşam,
Niye ben guzu muyam ki lo? ..

Gendime bakıp aranmışam,
’Kötüyem’ deyip taranmışam,
Herkese,hep ben yaranmışam,
Niye ben guçu muyam ki lo? ..



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz Tançağlar
" Nafi Çağlar Hacıömerli "
2 Ocak 1996 /Gaziantep 

 

 

 

 

KAHRAMAN MARAŞ

Güney ilidir, nam-ı kahraman.
Frenk gavuruna vermedi aman.
Nice imamları vardı onların,
Birisi ötekinden yaman…

Vakitlerden, bir Cuma namazı.
Çıktı vaaz etti cami imamı.
“Kurtulmalı artık esaretten”
“Öyle” dedi cemaatin tamamı…

Sütçü’den bir haber gelmişti.
İki gavurun göğsünü delmişti.
Dava; namus, peçe davasıydı,
Artık herkes bunu bilmişti…

Müezzin bitirmişti iç ezanı.
Zaman kolluyordu zamanı,
Canına tak demişti Maraşlı’nın,
Gavura verir miydi amanı…

Yetti artık! Maraşlı patladı.
Milisler bir bir atına atladı…
Çok gavur yerken dom domu,
Kimisi de, korkudan çatladı…

Zaferimiz; çok kesin ve net.
Gerçekleşti cihat ve sünnet.
Kurtulmuştu arım, namusum,
Gerisi detay ve bana ne dert…



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "
11 Mayıs 1997/Şehitkamil/Gaziantep

 

 
KIZIKLAR

Bir birlik kuralım, adı “Kızıklar” olsun.

Derdimizi anlamayana yazıklar olsun.

Yıllardır bu işe baş koymuşuz,

Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…



Senelerce bir köşeye atılmışız.

Sanki bilerek bir kenara itilmişiz.

İçimizden bazıları var ki satılmışız,

Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…



Bilmediler bizim kaygılarımızı,

Sömürdüler saf duygularımızı.

Boşa saldılar hep, saygılarımızı,

Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…



Ey sömürgeci sen suçlusun !..

Biliyorum, aynı zamanda güçlüsün.

İçimizde, uzantılı, uçlusun,

Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…



Üstünüz başınız olsa da yırtık,

Kim kimin üstünü örtük?..

Soyumuz “güçlü” dür silkinin artık,

Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…



Ben Oğuz’un Kızık Boyu’ndan Nafi’yim.

Yurdumu, soyumu hep müdafiyim.

Yöremi çözümlemeye kafiyim,

Bu sevdamı anlamayana yazıklar olsun…



www.nafiztancaglar.com


Nafi Çağlar KIZIKBEYİ
"Batur Nafiz Tançağlar"

9 Eylül 1997 – Gaziantep


  

  

OŞ DEDİM


Birine sordum Nafi’yi,
“Eyi, gözel, hoş” dedi…
"Nasıl, sağlam mı? " dedim,
"Korkma! peşinden koş " dedi.
“O’nun kürkü yok, çulsuz ” dedim,
“O zaman o adam boş” dedi…
Ben de döndüm o’na,
“Öyleyse sana oş” dedim…





’ Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli

 1 Kasım 2001 Karşıyaka /Gaziantep

 

 

PARA DESTANI

Hadi çık gel ey para artık yeter.
Bu sensizlik bana ölümden beter(!)
Yıllardır bu yollarında, gözlerim(!)
O destelerin, şu gözümde tüter(!)

İçimi bilsen, seni nasıl çeker(!)
Tadına ulaşamaz, bal ve şeker (!)
Torbalara doldurup ta yüklesem(!)
Taşıyamasa atlar ve eşekler…

Rüyamda; yaprakların bir bir seker,
Büyük çuvallar gelse, teker, teker,
Taşıtlara bir doldursam (!) ben seni,
İyice balon yapsa(!) , çiftli teker…

Canımın parçasıdır(!) çelik kasa,
Parayla da doldursam basa, basa! ..
Kilitlerimi de cebime koysam,
Söyleyin, ben de kalır mı hiç tasa!

Bulabilsem(!) Karun’un haznesini,
Açabilsem(!) bankanın veznesini,
Hele desteler elime geçsin de(!)
Ben bilirim onları dizmesini…

Ey para sen, benim iki gözümsün(!)
Yüreğimsin(!) canımsın(!) ta özümsün(!)
Artık insanlar benim için bomboş(!)
Sensin(!) değerim(!) sen ki, son sözümsün(!)

Bil ki, iz sürer, seni hep izlerim(!)
Sensizliğe dayanamaz gözlerim(!)
Ah! seni ufukta bir görebilsem(!)
Fal taşı gibi açılır(!) gözlerim…

Gökler dolu dolu paralar dökse(!)
Ağırlığından koca damlar çökse(!)
Elbiselerimin her bir cebini!
Tomar tomar paralar yırtsa, sökse(!)

Çuvallar ile koysam odalara(!)
Her gün durmadan uysam modalara(!)
Seni cebime bir doldursam(!)
Ben, selam verir miyim(!) adamlara! ..

Hep paralarla geçse(!) bütün zaman,
Görün, o vakit olurum, çok yaman(!)
İnsanlar önümde bir bir eğilse ve
Hemen diz çöküp dileseler aman! ..


www.nafiztancaglar.com

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Hacıömerli "
4 Aralık 2001-Karşıyaka
Şehitkamil / Gaziantep

 

 

TEDAVÜLDEKİ AŞKIM (!)


- 1 -

El bebeğim benim, gül bebeğim!
Şu gözümün nuru, göz bebeğim!
Rüzgarda savrulan tanelerin,
Sanki, kırlarda bir kelebeğim!..

Saftır duygularım, sade, çıplak,
Seninle güzel! Doğa ve toprak,
Senin rengarenk! Gül destelerin,
Türlü ağaçlarda birer yaprak!..

Sevdalıyım! Sana, ta ezelden,
Yeni tanıdığım, o ilk günden,
Yıllanmış şarap gibisin! İnan,
Kalsan, hiç gitmesen tedavülden…

Bir ersem seninle muradıma!
Delice aşığım! İnadına,
Çok düşenler olsa da ardına,
Tercih et, ne olursun gel bana!..

Yerin bir başkadır! Bu ellerde,
Adın, hep dolaşıyor dillerde,
Nafiz’in aklı! Fikri! Gönlünde!
Çek, mek, senet, bono, tahvillerde…


- 2 -

Durduramıyorum! yare! Sevdamı!
Bir bilebilseniz kara sevdamı!
Çok aşığım! Ona ben, sevdalıyım!
Bitiremiyorum! “para sevdamı (!)”




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
4 Aralık 2001-Şehitkamil/Gaziantep


 

 

DİRİYİM BEN

Kutsaldır davam, kutlu ülküm benim.
Burada bitmez, şarkım, türküm benim.
Ben Yıldırım, Murat*’ın torunuyum.
Olmasa da fark etmez, kürküm benim…

Davamın bir neferi, eriyim ben.
Dik başlı, tunç yürekli biriyim ben.
Gök çökmedikçe, yer yarılmadıkça,
Yıkılmadım, güçlüyüm, diriyim ben…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
4 Ocak 2002-Şehitkamil/Gaziantep



* Murat ; İyi bir ordu kumandanı, iyi bir devlet adamı ve tahtı kendi
eliyle devredecek kadar makam sevdasından uzak ve öldü-
ğünde, mal varlığı olarak sadece bir kaftanı olacak kadar
alçak gönüllü ve tam dindar, tam bir gönül adamı.2 Murat

 

 

BOLU KIZIKLARI

Bolu Kızıkları’na ithaf olunur...


Benden selam olsun Güzel Bolu’ma.
Hep dağılmış boylar, Anadolu’ma.
Bolu Kızıkları’nı tanırım da,
Ben devam etmem mi kutlu yoluma…

Konmuşlar, Aladağ’ın bir yanına,
Şahit oldum, Kızıklı’mın şanına.
Benim boydaşlarım, eyi yamandır,
Dokunamazlar, onların canına…

Ne geniş ve otlu yaylaları var.
Yeşil mi
yeşil, çamlı dağları var.
Bir gelin görün ki, törelerini,
Sıkı,
güzel mi güzel bağları var…

O Kızık Gençliği, sıcak mı sıcak.
Ovada, yaylada hepsi bir kucak.
Artık karar verdim, Anadolu’mu,
Dolaşmalıyım köy köy, bucak bucak…

Öyle gençliği var ki, hayran oldum.
Sevincimden, çok mutlulukla doldum.
Yıllardır aradığım gençlikti bu,
Böyle gençliği daha yeni buldum…

Bir yanda, içli kilimler dokunur.
Bir yanda içli mevlitler okunur.
Öyle manzara ki, görmeye değer.
Nakış nakış benliğime dokunur…

Geleneğimizin “Taş Bayramları”
Kesilir, sıra sıra kurbanları.
Tam bir temaşa ki, almış yürümüş.
İşte benim, o garip hayranları…

Bir yanda, dikeli kavrulmuş etler.
Taze tere yağlar, kenarda bekler.
Biri, işini gücünü bırakmış.
Hakla, etleri bulgura eşitler…

Ta! Bir haftadır açılmış ekmekler.
Üç bin yıllık görenek, gelenekler.
Ortalıkta bir neşe, bin bir telaş.
Dertleri bitirmiş bu görenekler…

Hazır pilavlar tepsilerde durur.
Kaşık çalınmaz ise, hemen kurur.
Erkekler, sonra kadınlar, meydana,
Girer herkes, öbek öbek oturur…

Bu bayram ki; ne
güzel bir temaşa.
Yaşlı, genci işine, koşa koşa.
Ben dertli, ben garip der ki onlara,
“Bolu’lu Kızık boydaşım çok yaşa”

Orda, ilk tanıdım ben o İlhan’ı.
Beni çok çekti, candan sıcak kanı.
Siz de çok seversiniz, tanıyınca,
Görünce, Kurbeyoğlu Kızıkhan’ı…

Bir b
aşkanları var Hitit Mustafa.
Kimse tutmuyor, o b
aşkana kafa.
Uygarca, birlik-dirlik, tertip, düzen.
Kültürünü, bu ne
gözel müdafaa.

Daha neyi, sayayım ki, ben neyi.
Bolulu Kızıklar, eyi mi eyi.
Size, “bu boy bilge, güçlüdür” dedi.
Bir aşık, Nafi Çağlar Kızıkbeyi…



 Nafi Çağlar Hacıömerli
"Batur Nafiz Tançağlar"
3 Temmuz 2002-Şehitkamil/Gaziantep 
 

 

 

BİR DUT İSTİYORUM

 

  Gaziantep Bozatlı Dut Ağaçlarıına…


- 1 -

Bir dut istiyorum,
Ulu bir dut…
Dibinde kaynarı olan,
Soylu bir dut…
Dalları göklere uzanan,
Boylu bir dut…
Bir yanı urumu,
Bir yanı göv olan,
Türlü bir dut…
İşte benim aradığım,
Böyle bir dut…


- 2 -

Bir dut istiyorum,
Asri bir dut…
Zili derinlerde olan,
Köklü bir dut…
Sırtı dağlara yaslanan,
Şanlı bir dut…
Altında sürü eğlenen,
Yanında sürü beslenen,
Canlı bir dut…
İşte benim aradığım,
Böyle bir dut…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
6 Temmuz 2002-Bakırca
Yavuzeli / Gaziantep

 

 

 

 

YALNIZ KURT VE ÇAKAL SÜRÜSÜ

Bir yalnız kurttu, kendini adamıştı halka,
Etrafındaki ihanetler halka, halka,
Gene de hayatı sürüp gidiyordu,
Sürünerek, debelenerek, düşe kalka…

Durup ta bakmadı kalıbına, yaşına,
Tuz da atmamıştı ekmeğine, aşına,
Bu feleğe ne saflıklar ederken,
Felek, neler getirmedi ki başına…

Dünyalar sığmazdı, hayaline, düşüne,
Girmek istedi, eşsiz halkı(!)nın düşüne,
Gün geldi, yaktılar bağrını zavallının,
Küçük dilini yuttu, düşüne, düşüne…

Ne de güvenmişti, kendince yoldaşı(!)na
Hep onları dikmişti, köşelere, yol başına,
Melül gözlerinin perdesi açıldı önce,
Sonra, o gözleri ki; döndü fal taşına…

Korkmadı çevirdi sırtını eşi(!)ne, dostu(!)na,
Kimler göz dikmedi ki, hayatının kastına,
Art arda yedi sırtına kahpe hançerleri,
Sonra, küller değmez oldu o postuna…

Günleri güzelken, diyecek yoktu şanına,
Evvel akrabalar koşar gelirdi yanına,
Yerde; akrepler, tilkiler, sürüngenler,
Sonra gökte; akbabalar girdi kanına…

Nice hain, nice kansızlar vardı,
Etrafını kuçular, bocu köpekler sardı,
Zamane meydanında çakallar cirit atarken,
Benim soylu kurduma inleri bile dardı…

Karşısına geldiler de dost gibi durdular,
Akıl almaz dümenler, tuzaklar kurdular,
Kancık yılışmalarla ayağına dolandılar,
Her dönüşte sırtına nice darbeler vurdular…

Yol alamadı, gelen vurdu, giden vurdu,
Şöyle yere sağlam bastı, öylece durdu,
İyi düşündü, kendi kendine sordu,
Çakallara boğduruyorlardı kurdu…

Ademoğlu bu; varsın aşağılık olsun,
Yıkılsın bu haller, beylik, ağalık olsun,
Bir yer beğen, yalnız ve asil kurdum,
Başı yüce, hem dumanlık, dağlık olsun…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
30 Ocak 2003-Karşıyaka
Şehitkamil / Gaziantep

 

 

 

HEY GICIR PARA

Dışardan bakınca, hoş, nazlısın,
Bakışın belli, hain gözlüsün,
Senelerdir tanırım ben seni
Namert,alçak ve iki yüzlüsün…

Bazen erişilmez güç olursun,
Havandan geçilmez piç olursun,
Tarihin, vaktin geçerse bir gün,
Kimseler tanımaz, hiç olursun…

Yeni çıkınca gıcır gıcırsın,
Dillerde dedi kodu, dırdırsın,
Eline bir zavallı geçerse,
Ne merhamet eder, ne acırsın…

Ve seni, gelen giden kullanır,
Her yaprağın bir elde sallanır,
Kimine helalsin, çoğuna haram,
Köpek bile seninle yallanır…

Senin için çalınır, o sazlar,
Senin için satılır beyazlar,
Sana ulaşmak tam bir tutkudur,
Bu yüzden yolunur bütün kazlar…



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
21 Ağustos 2003-K.Yaka
Şehitkamil / Gaziantep


 

 

 

BOYNO OĞLU MEMİK AĞA *  
 
 

Bir akşamüstü Araptar’ı bastılar,
Frenk çullarını rast gele astılar,
Kudurmuşlar, saldırdılar ahırlara,
Tavuk ve oğlak koymadılar kestiler…

Fransız’ı geldi de bize bulaştı,
Kuduz itler gibi mallara dalaştı,
Beklemeden, durmadan, sabah demeden,
Memik Ağa’ya kötü haber ulaştı…

Boyno’nun oğlu Memik de geldi dile,
“Bakın şu itlerin ettiğine hele
Ulaşın Ahmet-Mehmet Kahyalar ile,
Söyleyin Çavdar Ağa’ya da tez gele…”

Sarhoş melunlar, sabahleyin zor aydı,
Köylünün her biri ayrı bir dağdaydı,
O gavuru Çatalmazı’da bekleyen,
Ahmet,Mehmet,Çavdar ve Memik Ağa’ydı…

Frenk gavuru da gemi aldı azıya,
Sürüyle de geldiler Çatalmazı’ya…
Köylü çetelerden yiyince dom domu,
Döndüler, kuyruğu kısılmış tazıya…

Yürü bre it gavur, boyun görüldü,
O pis leşlerin bir bir yere serildi,
Antep Elleri’nde, Sof Vadileri’nde,
Hesabın görüldü, defterin dürüldü...

14 Mart 2004 – Gültepe/Küçükçekmece/İstanbul


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "


* Boyno Oğlu Memik Ağa ; Antep Çete Reislerinden… 


 

 

GAZİ SOLAK AĞA *

    Kanı sağlam, bir yiğit vardı bu elde,
Yaşıyordu, Karadağ’da ve Kastel’de,
İki-Üç nesil geldi-geçti aradan,
Sürekli adı dolaştı durdu dilde…

Her zaman oymağına emir buyurdu,
Nice günler oldu, açları doyurdu,
Kalleşe, namerde pabuç bırakmadı,
Hep sadık kaldı, dostlarını kayırdı…

Batı gavuru da Antep’e gelmişti,
Bütün alemi beşer bunu bilmişti,
Karadağ’a da gelen bu kara haber,
Solak Ağa’nın da bağrını delmişti…

Solak Ağa dedi “ gelin çete kurak,
Varıp Antep İli’ne düşmanı vurak,
Gavurun çizmesi bu vatanda iken,
Böyle rahat rahat biz nasıl oturak”.

“Solak Ağa Çetesi” dendi adına,
Yetişti İncioğlu’nun imdadına,
O alçak, namussuz düşmanın elini,
Değdirir miydi, bir kıza, bir kadına…

Çok ta uzun sürdü, şu Antep’in harbi,
Solak Ağa da, mert ve harbiydi, harbi,
Antep’in bahtına poyraz esiyordu,
Acep bir gün gelir,eser miydi garbi…

Bir zaman Solak Ağa döndü izine,
Düşenler olmuştu, o’nun da izine,
Yollarda nice manzarayı görünce,
Dövündü de vurdu, o iki dizine…

Bu çirkin haller dokunmuştu özüne,
İnanmadı, fırlayan iki gözüne,
Pınar başında keyfeden ağalara,
Açtı ağzın, sınır koymadı sözüne…

“İçin hey efendiler arsızca için,
İçin utanmazlar, kendinizden geçin,
Yarın soysuz gavur buraya gelirse,
Avratlarınıza birer paha biçin”

O ağalar hallerine bakmadılar,
Solak Ağa’nın sözlerin takmadılar,
Silahlarını alıp, cepheye doğru,
Adam olup ta yollara çıkmadılar…

Bakmadılar, o zavallı hallerine,
Ağayı da doladılar dillerine,
Beklediler, yıllar sonra, bir silahı,
Verdiler bir tetikçinin ellerine…

31 Aralık 2004 - Gültepe
Küçükçekmece/İstanbul


Haya etmedin mi ağanın yaşından?
Çektin vurdun Solak Ağa’yı başından!
Yatan adama nasıl kıydın tetikçi?
Kara gelsin emi, yazın da kışından...



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
25 Ağustos 2010 Çarş.
K.Sinan /B.Evler / İst.



* Gazi Solak Ağa ; Antep Çete Reislerinden… 
 

 

 

ŞEHİT HASAN AĞA  


Yemen Şehidi Dedem’e…



Molla Halil’in oğlu bir Ömer,
Oymağa ad veren Hacı Ömer,
Hayratlar yapar Kabe Yolu’nda,
O naaşını melekler gömer…

Hacı Ömer oğlu Pir Mustafa,
Kulak vermezdi, manasız lafa,
Kardeşler; Esme, Deli Abdullah,
O’na kim tutabilirdi kafa…

Öldü baba, söz kaldı uşağa,
Pir Mustafa oğlu Hacı Ağa,
Altı karındaşın en küçüğü,
Haber anlatırdı, Karadağ’a…

Sefer emriyle yollara düştü,
Vardı, cepheden cepheye koştu,
Yedi gavur leşi baştan aştı,
Yaralandı,kanla yere düştü…

Hacı Ağa oğlu yağız Hasan,
Yekinip, düşman ilini basan,
Sana öldü denmez, olmaz tasan,
Bundan böyle adın “ Şehit Hasan



"Batur Nafiz Tançağlar"
Nafi Çağlar Hacıömerli
31 Aralık 2004 - Gültepe
Küçükçekmece/İstanbul

 

  

GÖR BE MEMİK AĞA

 Memik Kiya’nın Oğullarına…


- 1 -

Ayak uyduramadılar bu asra, yeni çağa,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa...
Terk eylediler ağalığı da döndüler uşağa,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Başkaları, bitirdiler mallarını sağa sağa,
Dahası, bunlarda başladı onlara yağa,
Hey babam! Sonunda beni de düşürdüler dağa,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Sen ki; dik durur, hep hempalardın öz soyunu,
Sen gitsen de lakin, hala kazanlar var kuyunu,
Bunlar gafil, ben de bozamıyorum oyunu,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Ortalık; çok sinsi ve haset akraba dolu,
Bataklık olmuş oğullarının sağı-solu,
Yok mudur bu uçurumdan kurtulmanın yolu,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Dost tuttukları; ödlek, korkak birer tavuk,
Kimisi aşağılık, kimisi yavşak ve de lavuk,
Bunlar, onlara bile olmuş dalkavuk,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Çevrelerini sarmış, alçak, hain ve de nankör,
Birine yapılana diğerinin gözleri kör,
Yılmadan çabalayan Nafiz’in halini bir gör,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Memik Kiya* da derlerdi sana hey Memik Ağa,
Pabuç bırakmazdın namerde, soysuza, yavşağa,
Uyan da bir bak, senden doğan bu sefil uşağa,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Sana; Hasan oğlu erkek Memik Ağa derlerdi,
Toplumda lafını bozamaz, lafını yerlerdi,
Dost tuttukların namert değil, er oğlu erlerdi,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Sefil oğulların mecliste laf yer oldular,
Senin azaplarına ağam, paşam der oldular,
Her biri bir kansızın peşinden gider oldular,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Kurtlar öldü, kocadı, ortalık dolu çakallar,
Şimdilerde her oğlun, bir ite, soysuza kullar,
Hele torunların desem…Yenir gider akıllar,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Söyle babam, senin ruhun ölü mü diri midir?
Yanındakiler, Zöhreler mi, yoksa huri midir?
Oğullarının bazıları dölünün kiri midir?
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…

Ben senden töreme; erkek oğlu erkek Nafi’yim,
Bıraktığın soyunu, sopunu hep müdafiyim,
Merak etme sen, ben bu aymazlara kafiyim,
Kalk ta Nafi’nin erliğini gör be Memik Ağa,
Kalk ta oğulların halini gör be Memik Ağa…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
19 Eylül 2006-Kocasinan/Bahçelievler/İst





* Kiya ;
Osmanlı döneminde yerel yönetici anlamında kullanılan
bu deyim, günümüzde de bu anlamını korumakla birlikte
Gaziantep başta olmak üzere Kilis’te ve Kahramanmaraş’ın
güney ve doğu bölgelerinde muhtar yerine kullanılmaktadır. 



 

 

GÖR BE MEMİK KİYA

Memik Kiya’nın Torunlarına…


- 1 -

Tanınmam da çok gördüm, senin o payını,
Hiç satmazmışsın emmini, dayını,
Sen içmezmişsin önüne gelenin çayını,

Bu manayı torunlarına sor be Memik Ağa,
Kalk ta torunların halini gör be Memik Ağa…


19 Eylül 2006 - K.Sinan/B.Evler/İst


- 2 -

Kıymet bilmezler, sahip olsam da her ilime,
Neler sayarım ben, engel olmasam dilime,
El alem gülüyor,bunlar içindeki halime,

Bunlar yaktı beni,yüreğim kor be Memik Ağa,
Kalk ta bu Nafiz’in halini gör be Memik Ağa.

Açlığa razıyım, onlardan istemem bir teleme,
Bunlardan adam mı olur, kalbur altı eleme,
Acıma halime anam, hiç arkamdan meleme,

Bir düştüm, yakam ellerinden zar be Memik Ağa,
Kalk ta Nafiz’in halini gör be Memik Ağa…

Bak şu torunlardan oluşan bir sürü zalime,
Bunlara bulamıyorum söylenecek kelime,
Artık kırılmaz bir değnek verseler şu elime,

Alevlendirdiler, her yerim nar be Memik Ağa,
Kalk ta şu Nafiz’in halini gör be Memik Ağa…

Büyürler, büyüyenin çoğu bana dert olurlar,
El alemin bindiği omuz olur, sırt olurlar,
Bana gelince acayip erkek! ve mert! olurlar,

Kalk ta şu torunlarına bi gir be Memik Ağa,
Bak ta şu Nafiz’in halini gör be Memik Ağa…

Oğlunun düşmanlar almış her yanını çok darda,
Ya ahmak ya alçak sarmış etrafını çok zorda,
Bana yol göster babam, seni yatırmam mezarda,

Kalk ta şu torunlarının halini sor be Memik Ağa,
Bak ta şu Nafiz’in halini gör be Memik Ağa…



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
9 Ocak 2007-Kocasinan
/Bahçelievler/İstanbul
 

 

 

GÜNLERİMİ ÇOK ARAYACAKSIN

 O otun gece gündüz işine yarayacaksın,
Bir çok sabah ıslak saçlarını tarayacaksın,
Unutma; o’nun işine yararsan değerlisin,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Sen şimdi gelin mi olacakmışsın pullu-allı,
Her gece üstüne mi abanacak o pis yallı,
Üstüne de tatlı mı yiyecek şıralı-ballı,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Ben zavallı, kendimi nasıl küçültmüşüm meğer,
Sanma ki sana verecekler gerçek bir değer,
Az bir kusurunda çokça azarlanırsan eğer,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Sana talimatlar mı yağdıracak o pis ayı,
Sabahları o’na mı demleyeceksin sen çayı,
Zalim kaynana zılgıtından aldığında payı,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Sil yerleri, durma yap ütüyü, yıka çamaşır,
Yemek, sofra ve bulaşık, işlerin hep karışır,
Hadi yap temizlik, eline ancak bu yaraşır,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Bittiyse çamaşır, bir daha, yine yap ütüyü,
Havan iner, zamanla anlarsın iyi-kötüyü,
Telli! başında bırakmazlarsa bitmedik tüyü,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Kalk, oturma, toz olmuş! duvarları, camları sil,
Hazırla şu sofrayı, ekmekleri de çok çok dil,,
Hatun değil hizmetçisin hanım! bunu iyi bil,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Bak hele, yine kirlenmiş perde, pencere ve cam,
Sızlanma, bu senin tercihin, boş yere çekme gam,
Sürekli senden faydalanacak; o bencil yamyam,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

Yaktın beni, senin yüzünden düştüm bu derde,
Ah! O eski hürmetli, vefalı günlerim nerde,
Bir gün, son itibarın düşer de, görürsen yerde,
Bil ki; sen benim günlerimi çok arayacaksın…

 

Nafi Çağlar Mahmatlı

 

 

TÜRKLÜK DESTANI

- 1 -
“Kızıl Elma” seni bekliyor, haydi uyan Ey Türk.
Ne yatıp durursun öyle, bekleme uyan Ey Türk.
Canlan, kalk ayağa, önce geriye berkçe yaylan.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Binbeşyüz yıl oldu, küskün akıyor İtil Ey Türk.
Öfkeli size “Tanrının Kırbacı Attil” Ey Türk.
Avrupa’yı kötekten geçiren Hun torunusun.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Batıya yollamadık mı, İskit, Tatar, Avar’ı.
Dağlardan indirmedik mi, Avrupalı davarı.
Başlarına dikmedik mi yüzyıllarca, Hazar’ı.
Niçin durursun öyle “titre, kendine gel” ey Türk…

Ural’ı mesken tutup, barbarları sürmedik mi.
Aşılmaz dağı aşıp “Alp” adını vermedik mi.
Atımızı, daha sürüp Atlas’ı görmedik mi.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Bir hilal gibi,bütün yeryüzünü sarmadık mı?
Batılı sürüleri birbirine karmadık mı?
Eski Dünya’nın Kızıl Elma’sına varmadık mı?
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Asya, Avrupa’sı bize “Kuman” demediler mi.
Tokadı yedikçe “size aman” demediler mi.
Çiğneyip geçtikçe bize “yaman” demediler mi.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Avrupa’nın ortasında, Turan soylu Macar’sın.
Asya’nın tam ortasında, Oğuz soylu Kaçar’sın.
Türk’sün sen, bir kükresen cihana korku saçarsın.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Sen Sabir’sin, Kıbçak’sın, Kuman-Uz’sun, Peçeneksin.
Sen Turan Soylu’sun, yeryüzünde tek seçeneksin.
Bilesin ki; Türk’ten başka yoldaşın yok, sen teksin.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Sen akıncısın, yardan da, serden de geçeceksin.
Frenk’ini, Vandal’ı, Cermen’i gene biçeceksin.
Ren, Sen, Po ve İtil’de yeniden su içeceksin.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Karlı dağlar aşıp “işte ova Po” demedik mi.
Romalı sürüyü kovalayıp “ho” demedik mi.
Yerleri öpen keşişe “gitsin ko” demedik mi.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Sahipsiz akıyor, Nil, Sir-Derya, Volga, o Tuna.
O nehirler, orda şehirler ah etmez mi sana.
Sen Türk’sün yiğidim, dünya bir yana, sen bir yana.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…


- 2 -

Baltık kıyılarına kondurmadık mı “iki ev”
Adını da biz koymadık mı, demedik mi “Kiev”
Dokun, uyansın uykudan,yekinsin artık bu dev.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Mağaralara resimleri ilk biz çizmedik mi.
Kayalıklara isimleri ilk biz yazmadık mı.
Atlar koşup, yedi iklimi hep biz gezmedik mi.
Niçin durursun öyle “titre, kendine gel” ey Türk…

Altay Başı’na çıkıp, al al aygır bolmadık mı.
Dünyaya uygarlık öğreten “Uygur” olmadık mı.
Kaf Dağı’nın ötelerine gür gür dolmadık mı.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Şanlı Masar Kağan’ı göndermedik mi Mısır’a.
Yamyam İlleri’nde koşturmadık mı ara sıra.
Afrika’yı bayındır etmedik mi sıra sıra.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Atan değil miydi aleme “Türkçe” konuşturan,
Atan idi, bütün cihanda dilini coşturan,
Şimdi sen değil misin böyle oturup boş duran,
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Meskenin değil miydi,Asya,Çin, Hindu,Çin Hindi.
Mete, Bilge, Buğra ; Bir han indi, bir kağan bindi.
Alp-Erim, senin kanına n’oldu da böyle dindi.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Keşmir Dağları’nda Hindu’yu yere sermedik mi.
Himalaya, Ural, Alpler’de yemiş dermedik mi.
Ganj, Aras, Meriç’te atımıza su vermedik mi.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Ak, Kara, Kızıldeniz; hepsini göl eylemedik mi.
Sahra, Sina, Sibir; geçilen çöl eylemedik mi.
Tanrı Dağları’ından Hıra’ya yol eylemedik mi.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Bezgin, üzgün durma, çevreni sarmış gibi yuğlar.
Nice başbuğlar çıkardık, yine çıkar başbuğlar.
“Buyruk olsun dört yana, boylara, dikilsin tuğlar.”
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Bizden muştu olsun, Çiğil, Türkiş, Karluk, Hıtay’a.
İlk biz binmedik mi, aygır-beygire, gölük-taya.
Ey alp, ey kür, ey şad, bitmez erliğin saya saya.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Sen Kazak’sın,Kırgız,Özbek,Gur’sun,Lezgi,Çeçen’sin.
Vatan deyince, candan da canandan da geçensin.
Cenk meydanında bile mert ile kalleşi seçensin.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…


- 3 -

Sen buzulda Kumançi’ye uzanan kol, Sabar’sın.
Bir arslan gibi kafeste kükreyen Abar’sın…
Övün, hakkın senin, övündükçe göğsün kabarsın…
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Türk’üz, bir kükredik mi düşman yer arar kaçmağa.
Yenilirsek de şerefle gideriz biz uçmağa…
Rengini böyle verdik kanımızla, al bayrağa…
Niçin durursun öyle “titre, kendine gel” ey Türk…

Bir hainlik? bir saflık yakar üregimi,meni.
Bozulacak bir gün o soysuz tayfanın dümeni.
Kalk! Türk Ordusunun “Şanlı Akıncılar Tümeni…”
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Önde “Gök Börü” ateştir gözleri, gök yeleli.
Başta giden “Başbuğ Oğuz” ardında bozkurt seli.
Gök gürler, yer sarsılır, bu; seni etmeli deli.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Ey Orkun, Ulukem, benim size göz yaşı döken…
Gene bekle Balasagun, Karakurum, Ötüken…
Bir seher vakti çıkar gelirim, kuşlar öterken…
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Tomris idi “Baş Katun” gökten gözel, aydan arı.
Selçuk değil miydi “Yedi iklimin Hükümdarı”
Unuttun mu yoksa, Ertuğrul Gazi, Alp Dündar’ı.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Üç kıtadan çekilmiş olmak yürekler yakıyor.
Gazi, Anafarta’dan, Kocatepe’den bakıyor.
“Muhtaç olduğun o kudret, damarından akıyor.”
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Duydum ki, sınırlara dadanmış gene birkaç it.
Ey bıyıkları yeni terlemiş kalender cigit.
Açıldı uçmağ kapısı, kutlu olsun, haydi git…
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Urumçi, Budapeşte, bilir misin nerde Fizan.
Düşün o ceddini, sende hiç kalmadı mı izan.
Senin kanın değil mi, çağlar açıp tarih yazan.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Börteçinelerim, bozkurt gibi bir ahfad olsun.
Çıksın şu dağlara, her biri birer Kür Şad olsun.
Hanların, kağanların o ruhları hep şad olsun.
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

Altay, Tanrı, Ural, Alp, Kafkas, Erciyes…Dağlarım…
Düş yola, her dağ başında sizi bekler Çağlar’ım…
Nafiz’im, bütün başbuğlara yakarır ağlarım…
Nasıl durursun öyle “titre, kendine dön” ey Türk…

 

Batur Nafiz Tançağlar
" Nafi Çağlar Budunlu "
31 Aralık 2007-P.Tesi
K.Çekmece-B.Evler/İst.

 

 

 

AŞİNALAR

Elden gidiyor bu balalar,
Haydi apar*ın aşina**lar…
Onlar bizim,bizde kalalar,
Haydi aparın aşinalar…

Bilmez, dogri yoldan saparlar,
Yadırkı buduna taparlar,
Baladır hata da yaparlar,
Haydi aparın aşinalar…

Birbirine belkim sögerler,
Çokça kızar, tutar dögerler,
Yeri gelir sizi ögerler
Haydi aparın aşinalar…

Gözel Türkçe söylesin diller,
Bizi kandıramasın eller,
Alıp aparamasın seller,
Haydi aparın aşinalar…

Hey gidi balalar balalar,
Sizleri vatana salalar,
Kalanlar rahatça kalalar,
Haydi aparın aşinalar…

Vatanın yolunda öleler,
Ölmeyenler geri geleler,
Giderken bunları bileler,
Haydi aparın aşinalar…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
2 Nisan 2008-K.Sinan
Bahçelievler/İstanbul



* Aparmak ; Alıp kaçırmak, alıp götürmek, kurtarmak.
** Aşina ; Aşına, asena, dişi bozkurt .

 

 

BİZE ANTEPLİ DERLER

Barak uzun havası,
Leziz Kilis tavası,
İşte kültür yuvası,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Geniş Barak ovası,
Yiğitlerin yuvası,
Budur Antep liva*sı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Düşmanın en arsızı,
Artık gelmez Fransız’ı,
Yürekler görmez sızı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Kuzeyde Karadağ’ı,
Kale gibi Türk Dağı,
Kükreyen gençlik çağı,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Doğuda Fırat nehri,
Gözeldir, Sof’tan seyri,
Ezelden Türk’ün şehri,

30 Mart 2011 Ç.19:27
Bağcılar / İstanbul

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler...

Antep etrafı dağlar,
Dağlarda güzel bağlar,
Böyle der Nafi Çağlar,

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…

Bize Antepli derler,
Burda düşmanı yerler…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
12 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul



* Liva ; Osmanlı Döneminde sancak, il, şehir

 

 

 

 TÜRK’ÜN DURUŞU

Türk’ün çokberk olur yumruk vuruşu,
İşte böyle olur Bozkurt duruşu…
Ağır olur kalkışı, oturuşu,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Düzenbaz tilkiler, hep ürkek olur,
Dalkavuk çakallar, hep korkak olur,
Türk’ümü sorarsan hep erkek olur,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Karşısındakinin kimliğine bakmaz,
Kimsenin gücü, makamını takmaz,
İnandığı kutlu yoldan hiç çıkmaz,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Onlar için bilgedir ak sakallı,
Gönüller engin, tavırlar akıllı,
Bilirler, bu yol; dikenli, çakıllı,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Sayarlar, teyzeleri, halaları,
Severler, yavruları, balaları,
Geçerler, surları, kalaları,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Satmazlar, emmileri, dayıları,
Korurlar, Oğuzlar’ı, Kayılar’ı,
Korkmazlar, az olsa da sayıları,
İşte böyle olur  Türk’ün duruşu…

Üleşirler önlerindeki aşı,
Yolda koymazlar, koldaş*ı, yoldaşı,
Din-budun uğruna verirler başı,
İşte böyle olur Bozkurt duruşu…

Türklük’ün hası, esası mert olur,
Milletinin derdi, o’na dert olur,
Konu vatan ise, tavrı sert olur,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…

Türk der isen o’nun hası Nafi’dir,
Tam Türk’tür o, katışıksız, safidir,
Erkek görmek istersen, o kafidir,
İşte böyle olur Türk’ün duruşu…
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
” Nafi Çağlar Budunlu “

17 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul
 

* Koldaş ; Kollanılan kişi, arkadaş.

 

 

TÜRKÇE’Nİ

- 1 -

Türkçe’ni, Türk’üm,Türkçe’ni…
Uçmağa giden Türkçe’ni…
Turan İli’nin Türkleri,
Ko aparsın o Türkçe’ni…



24 Ocak 2008 - Bakırköy / İst.



- 2 -


Türkçe’ni, Türk’üm Türkçe’ni…
Çıkmaza giden Türkçe’ni…
Türkler terk eder Türkçe’ni,
Ne yaparsın o Türkçe’ni…



20 Mayıs 2008 - Bahçelievler/İst.




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacımerli

 

 EĞLENCE

Türk hemşirelerine,
Türk hekimelerine...


Bir hece,
Bir hece,
Hasta bekler,
Bir hece

Bilmece,
Bilmece,
Hasta ister,
Bilmece…

Eğlence,
Eğlence,
Gönlü ister,
Eğlence…

Gönlünce,
Gönlünce,
Şifa diler,
Gönlünce…



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz Tançağlar
"Nafi Çağlar Mahmatlı"
24 Mayıs 2008
K.Sinan/B.Evler/İst.
 

  

 

BÖRTEÇİNELER

Börteçine*, hey Börteçine.
Yine akın edeler Çin’e.
Uygur Eli’nde zulüm varmış,
Gireler, ta Çin’in içine…

Börteçine, hey Börteçine.
Sahip çıkalar kutlu dine.
Kabelere şeytan dadanmış,
Gireler, Yemen’in içine…

Börteçine, hey Börteçine.
Yekinip, kükreyeler yine.
Türk Yurtları hep yağmalanmış,
Gireler, Turan’ın içine…




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
24 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul


* Börteçine ; Börte, Erkek kurt 

 

  

AY KONÇUY

Ay! Ay!
Ay aşina, ay konçuy *
Gidiyor Türk Soyu,
Kalmıyor hep boyu,
Ay aşina, ay konçuy,
Ağlayan sesimi duy…
Gökten gözel,
Aydan arı,
Ay konçuy…
Ülgen’in övdüğü,
Turan’ın sevdiği,
Alp Er’in övüncü,
Tunga’nın sevinci,
İskit-Saka’nın Baş Katun’u,
Evdeşinin eş hatunu…
Ay aşina, ay konçuy,
Beni duy…
Erlik dileme,
Er’in isteme,
Börteçine gele bilemez,
Sen gel,
Ay Demir Yüz,
Ay Tomris,
Ay duy…
Ay aşina, ay konçuy…
Ay konçuy, duy konçuy…
Ay! Ay!..




Batur Nafi TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
24 Mayıs 2008-K.Sinan
Bahçelievler/ İstanbul



* Konçuy ; Bige, Bike, Hatun, Katun, Baş Katun adayı, iffet meleği.

 N.Ç

ÜLGEN AY!

Ay! Ay!
……….
Bu budun,
Oldu odun…
Ülgen* Ay!
Başka yerde kurgan,
Başkasının elinde urgan,
Ülgen Ay!
Silindi ongun,
Kalındı dongun…
Ülgen Ay!
Unutuldu Ulu Kün*,
Boş yaşarız bu gün…
Ülgen Ay!
…………
Ay! Ay!



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
25 mayıs 2008-B.Evler/İst.


* Ülgen ; Öz Türkçe’de yaratan, tengri.

 
 
 
ERGENE KON

- 1 -

Türk’üm, öfkeliyim, alnımdan akıyor ter gene,
Kuşatılmışım ben, yine karşımda bir ergene,
Ey Turan Soyu, kalk, cihanın merkezine tekrar kon,
Akın et dört yana, o korkunç dersini ver gene…


28 Eylül 2008 - Süleymaniye/İstanbul



- 2 -

Geliyorlar üstüme, bana daraldı yer gene,
Ey İblis, ey it soyu, hele şansını bir dene,
Isırmaya başladı yine, tek dişli canavar,
Vur pençeni Bozkurt’um, şunu yerlere ser gene…


22 Ekim 2008 - Çobançeşme/İstanbul




’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
 

 

URUMEVLEKLİ HACI AĞA *

Aslını sorarsan, Turan’ın Oğuz soyu.
Kök Oğuz’un “güçlü, kuvvetli” Kızık boyu…
O da içmişti Altaylar’dan erlik suyu.
Türk bu ; bir huylunun hiç değişir mi huyu…

Hedef, düşmanın doğu yanını vurmaktı.
Kuşatmayı, dışarıdan vurup yarmaktı.
Bir yandan gavurun cesaretini kırmak,
Mahsur kalan halka da yardıma varmaktı…

Saldırdı Hacı Ağa,düşmana kavuştu.
Gavurun kimi sıvıştı, kimi savuştu.
Yetmezdi…“Yettim” dedi bir ses gerilerden,
Seslenen er ; Nizipli Hanifi Çavuştu…

Hanifi Çavuş dediğin, bir er kişiydi…
Urumevlekli’ye destek o’nun işiydi…
Onca yolu çıkıp gelmişti, cihat için,
Çetesiyle birlikte yirmi bir kişiydi…

Akını bıraktı çete, gece gizlendi…
Düşmanın hareketleri bir bir izlendi…
Seher vakti ; Allah-u Ekber sesleriyle…
Cünüt Dağı’nın dört bir yanı temizlendi…



’Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Hacıömerli
2 Kasım 2008 Pazar 15:15
Kocasinan/Bahçelievler/İstanbul



* Urumevlekli Hacı Ağa ; Antep çete reislerinden..

 

 

GÖK KURDUM


Hey! Hey! Gök başlı, gök bakışlı ve gök kurdum…
Başın göğe baksın, sen geriye çök kurdum…
Öz budunum sıkışmadan tam Ergeneye,
Şu bildiklerini bize bir bir dök kurdum…


3 Kasım 2008 Pt. 09:56
Kocasinan/Bahçelievler/İstanbul



Hey! Gök yeleli, bir tarafı da ak kurdum…
Geç önümüze de ufuklara bak kurdum…
Yabgu, hanlar, kağanlar toplansın başına,
Çık şu sarp dağlara da ateşi yak kurdum…

Yol göster, işaretleri bir bir ek kurdum…
Alp, Alpagutlar ardında, başı çek kurdum…
Daha bir çok destanlar yazar benim Türk’üm…
Gel, sen bize önder ol, yeter ki tek kurdum…

Yaralıyım, sırtıma saplandı ok kurdum…
Sarılmışım dört yandan, düşmanım çok kurdum…
Kimi kancıklık düşünür, kimi kaşınır,
Parçalayacağım…Başka çare yok kurdum…


3 Kasım 2008 Pt. 11: 44
Gültepe/Küçükçekmece/İstanbul  


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "

 

 

ATIL BÖRTEÇİNE*M


Şeytan yine koparmış yuları.
Aşıp gelmişler derin suları.
Gör hesaplarını Börteçine’m,
Yüzlerine çarp senti, doları…


Madem kurtsun, kullan o boynunu.
Boz,şeytanın yeni oyununu,
Hatırla atanı Börteçine’m,
Kutlu tarihine aç koynunu…


Börteçine’m! kalın tut enseni.
Unutma! tarihinde sen seni.
Yurdunu yine kollarsan eğer,
İnan! bahtiyar edersin beni...



Batur Nafiz Tançağlar
"Nafi Çağlar Budunlu"
5 Mart 2009 Cuma 08:39
Bahçelievler/İstanbul

* Börteçine ; Erkek kurt.

 

 

ÇOBAN *

Kalmamış bu oymağın çoban*ı.
Elbet bir kısmı görür çabanı…
Bir gün sana bıkkınlık gelirse,
Hatırla, ağa ve bey babanı…

Bu soy; elbet tükenmez ve bitmez.
Yok olmaz, kaybolmaz ve de yitmez…
Lakin bu işler çobansız gitmez,
Senden başkası bunları gütmez…

Fakat, bir çoban bu soya yetmez…
Kimlik ise, bunlara fark etmez…
Nafiz bir yola baş koyduğunda,
Kesinlikle o yoldan çark etmez…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
24 Ekim 2009 C.tesi 23:13
Güneşli / Bağcılar / İstanbul




* Çoban ; Mahmatlı Dernek Başkanı Nafiz Çağlar Budunlu 
 

 

 

 BATUR *


Ne gezersin İstanbul’larda Batur?
Sana engel mi ki, etraftaki sur?
Kendine dön; tekrar yumruğunu vur…
Eski yıllara yeniden düşler kur…

Hala buralarda mısın sen Batur?
Git; "Gazi" ili**ne çadırını kur…
Ağır ol; geç oymağın başında dur…
Gir; adam gibi otağ***ına otur…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
24 Ekim 2009 Ctesi 22:20
Güneşli/Bağcılar/İstanbul




* Batur ; Nafiz Çağlar Budunlu
** Gazi İl ; Gaziantep
*** Otağ ; Bey çadırı

 

 BAĞIŞLAMAYIN BAŞBUĞLARIM

Altay başlarına dikilmezse tuğlarım,
Şölene dönüşmezse, yaslarım, yuğlarım,
Silinmezse, şu gözümdeki buğularım,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Kimseyi beslemiyorsa, artık yallarım,
Eğer düzelmezse, bu zavallı hallarım,
Gitmezse karalar, bağlanmazsa allarım,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Kahpeden arınmazsa, sağım ve sollarım,
Çaresizce kırılırsa, gövdem, kollarım,
Altay, Tanrı Dağı’na çıkmazsa yollarım,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Altımdan alındıysa, kilimim, çullarım,
Bana diklendiyse, “kölelerim, kullarım”
Onlardan gelmekteyse, paralar, pullarım,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Bana sövüp, kafa tutan Arap olduysa,
Mescidim, kalem, hanlarım, harap olduysa,
Mahzenlerim, ayran değil , şarap dolduysa,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Dayanmazsak bu yolda; çetinden de çetine,
Hesap sorulmazsa; soysuz piçi Latin’e,
Ki çuval geçirilmezse her bir itine,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Hakarete uğruyorsa, inancım dinim,
Boşalmıyorsa öfkem, dinmiyorsa kinim,
Ki gelip, rahatsız ediliyorsa inim,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Millet uyuşup, kan uykusuna daldıysa,
Şu boş gençliği, zamane esir aldıysa,
Elimde; yalnız, üç beş akıncı kaldıysa,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…

Nafiz bile, çağlamayan Çağlar olduysa,
Bu korkunçluk; yüreğimi dağlar olduysa,
Müslüman, Türk, yeryüzünde ağlar olduysa,
Sakın bağışlamayın bizi başbuğlarım…


24 Ekim 2009-C.Tesi 13:03
Güneşli / Bağcılar / İstanbul 



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "

 

 

 

  

BAĞIŞLAMA ATAM

-- 1 --


Şanlı ay yıldızlı al bayrağımı,
Aparıp en önde elimde tutam…
Götürüp dikmezsek Tanrı Dağı’na,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…

Balkan’ın ucundaki Karadağ’a,
Kafkas ortasındaki Karabağ’a,
Dikmezsek zirveye,en yüce dağa,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…

Batı Düzleri’nin en batısına,
Asya-Afrika’nın tüm kıtasına,
Dikmezsek cihanın tam çatısına,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…



8 Haziran 2009 - 20:27
Kocasinan/B.Evler/İST.




-- 2 --


Hayalim sığmaz Edirne’den Kars’a,
Benimdir; Yerküre’de her bir arsa…
Götürüp dikmezsek Neptün’e Mars’a,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…

Ay yıldızı alıp çıksam uzaya,
Gezegenler dolaşsam saya saya…
Götürüp dikmezsek Merkür’e,Ay’a,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…

Gezegenler, yıldızların yoluna,
Güneşin hem sağı, hem de soluna,
Götürüp dikmezsek Samanyolu’na,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…



20 Ekim 2009 - 20:10
Kocasinan/B.Evler/İst.




-- 3 --


İşlemezsek kalpaklara, börklere,
Anlatmazsak öğüdünü, Türklere,
Dikmezsek, "istikbaldeki göklere",
Sakın ha! bağışlama bizi atam...



www.nafiztancaglar.com



‘Batur Nafiz Tançağlar’
Nafi Çağlar Mahmatlı
9 Kasım 2009 - 17:17
Kocasinan/B.Evler/İst.

  

HAVALI KIZ

 Yeter artık, git yerinde rahat dur.
Kır o dizlerini, evinde otur.
Örgü ör, iş işle, çeyiz hazırla,
Hayırlı bir yuva için hayal kur.

Boşa kurma, gerçekleşmez o düşün.
Hayat hep böyle gider mi, bir düşün.
Önüne gelen erkeğe bakarsın,
Söyle, sen de hiç kalmadı mı küşüm?..


11 Kasım 2009 - B.Evler/İst.

O kalkmış burnun gösteriyor Kaf’ı…
Tam bu halinle yapıyorsun gafı…
Ya kinli ya kem gözlere düşersen,
Bil ki; ettiklerinin olmaz affı…


21 Nisan 2010 - B.Evler İst.

Peşinden koşan azalırsa her gün,
Silkinir, kendine gelirsin bir gün…
Bakarsın, eski itibarın gitmiş,
Anlarsın o vakit, “hayatın sürgün…”

Ne oldu, göklere mi erdi başın?
Say bakalım, kaçlara geldi yaşın?
Saçların mı dökülüyor, bit mi var?
Yoksa uyuz mu oldun? İyi kaşın…

Bir gün geçer zamanın, iner havan.
Artık kurulmaz olur, sözde yuvan…
Yok eski güzellik, yaşta gidiyor,
Şimdi sorarım sana “hani davan?”

Baharın, yazın bir gün döner kışa.
Kimse tamah etmez, gözdeki yaşa…
Ya ot, ya it gelir çalar kapını,
Başın eğer gidersin, paşa paşa…  



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
11 Kasım 2009 - K Sinan/B.Evler/İst.  


  

 

  GARİP YALLI* VE KÖPEK SÜRÜSÜ

Bilemem ki ben, bu yallı haralıdır?
Sağdan, arka baldırından yaralıdır…
O da benim gibi bahtı karalıdır,
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…

Belli ki, uzaklardan gelmiş ve yorgun.
Halinden belli, yemiş büyük bir vurgun…
Demek ki, bu yüzden böyle solgun,durgun.
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…


15 Aralık 2009 - K.Sinan/B.Evler/İstanbul

Kötü yazgılıydı felekten, fermandan.
Neredeyse düşmüştü güçten, dermandan.
Geçiyorken, köy yanından,bir harmandan.
Düşmüştü köpek sürüsünün içine...


23 Haziran 2010 - Safaköy/K.Çekmece/İstanbul

Ovalardan yollardan azmış gelmişti.
Künyesin bahtsız diye yazmış gelmişti.
Bir çala mezarını kazmış gelmişti,
Düşmüştü köpek sürüsünün içine…

Kara kaderine kızmış ta gelmişti
Feleğin elinden bezmiş te gelmişti.
Sanki bu sonunu sezmiş te gelmişti
Düşmüştü köpek sürüsünün içine


8 Şubat 2010 - K.Sinan/B.Evler/İstanbul

Ötedekilere baktı bir yalandı.
Gözleri karardı, midesi bulandı…
Köpekler ise etrafına dolandı.
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…

Zorla ayağa kalktı, biraz yürüdü.
Arka ayağını da zorla sürüdü.
Zalim itler de çevreledi, ürüdü.
Düşmüştü köpek sürüsünün içine…

Halsiz, acıyla kıvrandı, biraz durdu.
Hemen ardındaydı, kancıktan bir ordu.
Kendi halini de kendine bir sordu,
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…

Bilmem neydi, yallıya olan kinleri?
Yoktu; bu zalim köpeklerin dinleri.
Ah! Nerde, gözden uzak, ıssız inleri?
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…

Son bir davrandı, karanlıklara daldı.
Ardında üç beş gümüşle** bocu*** kaldı.
Onları da tuttu ve yerlere çaldı,
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…

Ulaşmıştı, az ötedeki bağlara,
Artık, vurdu kendini, ıssız dağlara,
Tam benziyordu bahtı, Nafiz Çağlar’a!
Düşmüştü, köpek sürüsünün içine…


15 Aralık 2009 - K.Sinan/B.Evler/İstanbul


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "

www.nafiztancaglar.com


*Yallı ; Ayıya benzeyen, ayı büyüklüğünde, ancak ayı gibi yuvarlak yapılı değil de biraz daha düz vücutlu ve ayı kadar tehlikeli olmayan bir hayvan türü…

** Gümüş ; Kısa boylu, gümüş renginde veya kırmızımsı tüyleri olan, boş yere çok havlayan cesur olmayan bir köpek cinsi…

*** Bocu ; Kısa boylu,kırmızımsı ve uzun tüyleri olan, her yere havlayan, fakat çok korkak olan ve her sokumun arkasından gidebilen bir köpek cinsi…

 

 

 

KIRMIZI BAYRAK

SİYAH SANCAK

 KIRMIZI BAYRAK SİYAH SANCAK

Son kurultayın adı “Turan” olacak…
Başımızın üstünde Kur’an olacak…
Tarihin sahibi bu Türkler, yeniden,
Şu yeryüzünde; nizamı kuran olacak…

Türklük’ündür; ay ve yıldızlı al bayrak,
İslamlığındır; o yeşil-siyah sancak.
İkisinde cihana hakim kılacak,
Turan soylu Türkler olabilir ancak…


4 Ocak 2010 - K.Sinan/Bahçelievler/İst.


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "

  

  

BİR GÜN ERCİYES’TE


Yakılacak meşale dikilecek tuğlar.
Sona erecek yaslar, son bulacak yuğlar.
O gün yüzler gülecek, ruhlar hep dinecek,
Silinecek gözümüzdeki son buğular…

Bütün doruklara kurulacak otağlar.
Nice başbuğlar ağırlayacak otağlar.
Hanlar, beyler çıkıp gelecek dört bir yandan,
O gün gururlanacak, başı yüce tağlar…

Buluşacak tüm boylar, berkişecek bağlar.
Tarihe, ordan seslenecek Nafiz Çağlar.
O gün; hep imrenecekler Erciyes’e,
Turan’a,Türk’e mesken olmuş bütün dağlar…




4 Ocak 2010 - K.Sinan/Bahçelievler/İstanbul



www.nafiztancaglar.com



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafiz Çağlar Budunlu "
 

 

BAĞIŞLAMAYIN ŞEHİTLERİM


Kanlarımız hep oluk oluk akıyorsa,
Namahremin hali yürekler yakıyorsa,
“Müslümanım” deyip te herkes bakıyorsa,
Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…

Pis eller namahremime kurşun sıktıysa,
Kadın, çocuklar bile zulümden bıktıysa,
Haykırışlar, çığlıklar ta arşa çıktıysa,
,Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…

Uzaktan gelip, kafir bizi vuruyorsa,
İtleri bir bir başımızda duruyorsa,
Girip mabedimizde kışla kuruyorsa,
Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…


2 Kasım 2009 - Çemberlitaş/ Fatih/ İstanbul

Bana ürüyorsa, avlumdaki itlerim,
Beni uyuz ediyorsa, eski bitlerim,
Yan çiziyorsa, tarihte ki şahitlerim,
Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…


4 Kasım 2009 - Güneşli/Bağcılar/İstanbul

Sizin kanlarınızı yerlerde koyduysak,
Genç kızlarımızı, gavurlara soyduysak,
Helal, haram demeden tıkınıp doyduysak,
Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…


11 Ocak 2010 - Güneşli/Bağcılar/İstanbul

Barda, tıngırdıyorsa ecnebi cazları,
Ortada oynuyorsa Müslüman kızları,
Yerindeyse gavurun keyfi ve hazları,
Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…

Hayal mi oldu bize Badir, Çanakkale?
Allah’ım nedir bu çile, geldik ne hale…
Eğer bu topraklar bir gün gelirse dile,
Sakın bağışlamayın bizi şehitlerim…


23 Ocak 2010 - Güneşli/Bağcılar/İstanbul



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı " 

 

 

YÜRĞİMDEDİR ÖĞRENCİLERİM

 Görev yerim İstanbul,Türkiye,Marmara. Gel, öğrencilerimi şu gönlümde ara. Benden selam olsun hisli bütün dostlara, Hiç bir öğrencimi değişmem dünyalara... Buradayım, Güneşli-Bağcılar-İstanbul. Gözümde mi benim dünya malı, para, pul. Ey duygularımdan anlamayan sefil kul, Yüreğimdedir o canlarım, gel, ara bul... Hürriyet Mahallesinde Gazi Lisesi. Yok mu sanırsınız bu garibin kimsesi? Her öğrencimin açıktır gönül kesesi, Duyun! ..Bu yükselen Nafiz Çağlar’ın sesi... www.nafiztancaglar.comBatur Nafiz TANÇAĞLAR 8 Şubat 2010 P.Tesi 22:08

Kocasinan/Bahçelievler/İstanbul
 

 ÖĞRENCİLERİME VASİYETİMDİR !

Söyleyin canlarıma, tabutuma dokunsunlar!
Gelip mezarım başında fatiha okusunlar…
Dünyalık bir kaygı öğretmedim ki ben onlara,
Sevgilerini sunsunlar, bir dua okusunlar…

Söyleyin, çiçeksiz gelsinler, kendileri yeter.
Her biri; en güzel çiçekten,gülden daha beter! ...
Memleketin dört bir yanına ben ektim onları,
Vakti geldiğinde hepsi de filizlenir, biter..



10 Şubat 2010 Çarşamba 23:27
Kocasinan/Bahçelievler/İstanbul


Söyleyin canlarıma, acı çekip, üzülmesinler…
Şu boş dünyayı bir şey sanıp, çok ta gülmesinler…
Tüm sevgimi, fikrimi miras bıraktım onlara,
Bunu verin onlara, fakat benden bilmesinler…



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "
16 Şubat 2010 Salı 00:18

Kocasinan/Bahçelievler/İstanbul

 

 

 

BAĞIŞLAMA ANAM

El Kızlarına

Varlığımı nice nankörlere harcadım,
Çok cahillik ettim ben, bağışlama anam…
Ömrümü, nice kalbi körlere harcadım,
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…

Gün oldu fakir düştüm, bazen param oldu.
Helal olan kazancım bana haram oldu.
Sunamadım hizmetine bu; yaram oldu…
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…

Karşıma çıktı, nice hayırsız el kızı.
Her biri yüreğime bıraktı bir sızı.
Çoğunun barışmadı, benimle yıldızı.
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…

Kimi yüzüm tırmaladı, insan arsızı,
Kimi cebime göz dikti, kese hırsızı,
Kimi çoklu oynadı, utanmaz ırsızı,
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…


4 Mart 2010 – K.Sinan/B.Evler/İst.

İnsafsızlar! Bunları nasıl yaptınız siz?..
Hayatımda kalmadı sevinçten hiç bir iz…
Yıkıldım, sordum anam “ böyle ne yaptık biz?..”
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…

9 Mart 2010 Salı - K.Sinan/B.Evler/İst.


Ben sanmıştım ki anam, her biri bir melek!..
Yedim dondum anam, her birinden bir kelek…
Bunları başıma niye getirdin felek?..
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…


4 Mart 2010 - K.Sinan/B.Evler/İst.

Anladım ki bu dünyada dostum kalmadı…
Kendimi koruyacak bir postum kalmadı…
Geçtim bu handan kimseye kastım kalmadı…
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…


9 Mart 2010 Salı -K.Sinan/B.Evler/İst.

Ah! Anam, anam, beni duy anam, oy anam…
Ben, hangisinin bana ettiğine yanam?..
Hangi pınarın suyundan içem de kanam?..
Bilmeliydim bu sonu, bağışlama anam…
Görmeliydim bu sonu, bağışlama anam…


4 Mart 2010 - Kocasinan/Bahçelievler/İst.


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "

 

 

AY BASTI

- 1 -

Ay bastı, karanlık geceyi ay bastı.
Yara yüregime o tuzu ay bastı…
Bir an sandım, öksüz gönlümü toy bastı…
Ay bastı, yıldızsız geceyi ay bastı…

Sensiz ve de sakin gecemi ay bastı…
Ta özüm içine sızıyı ay bastı…
Issız dereleri, sandım bir çay bastı…
Loş, hemi de sessiz geceyi ay bastı…

Iraktan gelen şavk, geceye ay bastı…
Mene gelen oku, sineme yay bastı…,
Toynakla, yarama bir deli tay bastı…
Nedirem ki, ıssız geceyi ay bastı…

 

22 Nisan 2010 - K.Sinan/B.Evler/İstanbul
 

- 2 -
 

Ay bastı, bu uçsuz geceyi ay bastı…
Faydası yok, tepti de geldi hay bastı…
İncitti meni, hal anlamaz huy bastı…
Zorsunirem, suçsuz geceyi ay bastı…

 

www.nafiztancaglar.com
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
23 Nisan 2010 - Güneşli/Bağcılar/İstanbul
 

 

 

 

KARACADAĞ TÜRKMENİ


Türkmen’i, Türkmen’i...
Karacadağ’ın kimsesiz Türkmen’i.
Çoban pınarı gibi tertemizdir,
Karataşların hilesiz Türkmen’i...

Türkmen’i, Türkmen’i...
Karacadağlar’ın sessiz Türkmen’i.
Bir dağ ceylanı gibi sahipsizdir,
Karataşlıkların öksüz Türkmen’i...

Türkmen’i, Türkmen’i...
Karacadağlar’ın susuz Türkmen’i.
Kuş uçmayan bir dağ gibi ıssızdır,
Karataşların uykusuz Türkmen’i...


27 Haziran 2010 Pazar 10:53
Kocasinan / Bahçelievler / İst.



www.nafiztancaglar.com



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "

 

 

 

AY IŞIĞI

Yine dikenli, taşlı yolları yaya yürüdüm.
Kendimi; bu dağlar, kayalara sanki sürüdüm.
Yine bu akşam, umutları bir yana kürüdüm.
Eskiden, ilk akşamda bile, vardı ay ışığı...

Karanlık,içim ürpermeyle dolar ta derinden!
Sökülecek sanırım yüreğim, orta yerinden.
Size nasıl haber vereyim, şu soğuk terimden?
Eskiden, akşamdan bana bakardı ay ışığı...

Ta derinlerde duyarım, sessizliğin sesini.
Soğuk rüzgarlar yalıyor insanın ensesini.
Sanki ensemde hissederim bir kurt nefesini.
Eskiden, akşamdan insana yar dı ay ışığı...

Kuşatmış, köyümle arama girmiş sarp kayalar.
Daraldım, her birini alıp bir yana koyalar.
Karanlık fırsatçısı böcekler, susup cayalar.
Eskiden, daha akşamdan çıkardı ay ışığı...

Ey vadiden bana uzanan çamlar, palamutlar!
Hangi vakit bayram ederiz ki, bizi kim kutlar?
Yine bir başka karanlığa kaldı umutlar.
Eskiden, daha akşamdan doğardı ay ışığı...

Ey başı yüce, karanlıktan da karanlık, dağlar.
Bencileyin susamış bu dere, ne zaman çağlar?
Bu Çağlar, bir kaya başına oturmuş ta ağlar.
Eskiden, akşamdan bana gülerdi ay ışığı...



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "


27 Ekim 2010 Çarşamba 07:27
Kocasinan / Bahçelievler / İST.

 

 

AY'IN ŞAVKI

Bu kör geceler eskidi de, havalar soğudu.
Daha karanlığa dökecek dertlerim çoğudu.
Mehtap’ın geleceğinden de umudum yoğudu.
Karanlık ufuğun ardından çıktı ay’ın şavkı...

Çok uzak ufuklardan da Hilal göründü,
İçerim dalgalandı, bir başka hisse büründü.
Rüzgardan kaçan otlar da ayağıma süründü.
Şu yüreğimde, şimşek gibi çaktı ay’ın şavkı...

Durmadı Ay, usulca yukarılara yükseldi.
Aydınlıklar artarken, karanlıklar da eksildi.
Işık geldi içime de, sanki dertleri sildi.
Şu gönlüme de ılık ılık aktı ay’ın şavkı...

Bu ilk akşamda; duygularım, göz yaşlarım seldi.
Ay’ın şavkı da, zifiri karanlıkları deldi.
Ta uzaklardan koştu, kayalıklara geldi
Yamacıma geçti de, bana baktı ay’ın şavkı...



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
28 Ekim 2010 Perş. 00:18
Bahçelievler / İstanbul
 

 

  

GURLULAR'A SON ÇAĞRI !..

Urartu Kuşu boş kellenizi kekmeden.
Kınık Kartalı başınıza göz dikmeden.
Oğuz Soyu ocağınıza incir dikmeden.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Silkin! Kendine gel ey Gur! Boş haltlar yeme.
Sakın ahmaklık edipte Türk’ü deneme.
Sıkışırsak, aramızda sedler var deme.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Tarihimizde, güneşimiz Med var deme.
Acıkırsak dağda, yiyecek et var deme.
Vadilerdeyiz, kayalardan sed var deme.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Son sarıldığın! İpimiz Asur var deme.
Bizi koruyacak genişçe var sur deme.
Atılınca akıncılar, korkup dur deme…
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Öğren sen, Turan Soyu’sun Fars olamazsın.
Edepten anlamaz isen hars olamazsın.
Bil ki, çakallık edersen pars olamazsın.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Bin yıldır Türk’le paylaştın, ekmek, aşını.
Haddini aşıp ta sakın çatma kaşını.
Eğer korumak istiyorsan sen başını.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Türk bu! Öfke basarsa dinlemez fermanı.
Kim bilir! Göremezsin sen bu güz harmanı.
Tükenmeden o dizlerinin son dermanı.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Dağlar, ovalarda, sürünüp kalmadan aç.
Aman diler, kalırsan merhamete muhtaç.
İş başa düştüğünde, başlarsa bir kaç kaç.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Sen çıkmaz bir yoldasın! Dön, uyan, çark et.
Sen Türk’le başa çıkamazsın bunu fark et.
Sana son öğüt “ya baş eğ, ya sev, ya terk et”
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…

Unutma! Nebimiz, kitabımız birdir Gur.
Sana bu son uyarıyı yapıyor Batur.
Gel, akıllı ol, dizimin dibine otur.
Kurtar başın ey Gurlu! Türk kılıç çekmeden…
Dinle Nafiz’i ey Gur ! Türk kılıç çekmeden...


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“Nafi Çağlar Budunlu”
25 Aralık 2010 C.tesi 22:44
K.Sinan/ Bahçelievler/ İstanbul
 

 

 

GELİBOLU ŞEHİT DOLU


Son darbelerini vurmak için dine, budun*a.
Bütün yeni dünya göz dikmişti Türk’ün yurduna.
Batılı sırtlanların hesaplamadığı vardı,
Zincir vurulur muydu hiç, bu dağların kurduna…

Yüzyıllardır girmişlerdi sömürge havasına.
Hırs ile kaptırıp gelmişlerdi Tur Ovası**’na.
Gördüler, Doğu nasıl sarılırmış davasına,
Heyhat! Çomak sokulur mu hiç Türk’ün yuvasına…

Ey şeytanlara papucunu ters giydiren Batı.
Nursuz, taş kesilmiş o yüreğin katı mı katı.
Senin puşt hilelerinin vardı evveliyatı,
Bu sefer işe yaramadı Tur Ovası atı**…

Bütün şerle başa güreşiyordu Gelibolu.
Ortalık, bizlerden şehit, onlardan ölü dolu.
Gidiyordu; kafa, gövde, bacak, kiminin kolu,
Nur kazanacak elbet, var mı bunun başka yolu?..

Hiç kimseye çanak tutmamıştı ki Çanakkale.
Kızıl Elma’yı terk eyledik te geldik ne hale.
Elimizde kalan bu vatan toprağı tek kale,
Bu vatan; kim eliyle kime edildi ihale…

Üç kıtadan çekildik "gaflet ve dalalet" ile.
Turan yolunda, Tur Ovası’nda kıstırdı hile.
Bir dar boğazda dayanıyoruz, nedir bu çile,
Boğup gömeceğiz Batı’yı, tarih gelsin dile…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Mahmatlı ”
8 Mart 2011 Salı 13:58
9-K /Gazi Lisesi/ Bağcılar/İst.



* Budun ; Ulus, millet.
** Tur Ovası ; Truva.
*** Tur Ovası Atı ; Truva atı

 

 

 

ÇUHURDA TÜRKMEN’EM
Binlerce yıldır; Samarra, Ur’da Türkmen’em.
Alemde çoh yerde, orda, burda Türkmen’em.
Neçe dövletler gurdugum öz vetanımda,
Düşmüşem a dostlar, çuhurda Türkmen’em…

Gışlar olanda , sagukta , garda Türkmen’em.
Bir derbent, bir çuhurda, darda Türkmen’em.
Kimi gelir vurur, kimi istemez sürer,
Men bilmiyrem ki a dostlar, harda Türkmen’em…

Mene, bend olmuş gal’alar, surda Türkmen’em.
Ne şekil sahap olag bu yurda Türkmen’em.
Dara düştügümüz vahıtlarda yol veren,
Bir selam varanda öncü kurda, Türkmen’em…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“Nafi Çağlar Budunlu”
14 Mart 2011 Pt. 17:17
K.Sinan/Bahçelievler/İst.
 

 

 

ŞERİFE BACIMIZ BAŞ TACIMIZ

Sarı öküz yürümüyor.
Kağnıyı da sürümüyor.
Rüzgar gelip şu yolumdan,
Karları da kürümüyor...

Uğraşıyorum şu karda.
Rabb’bim koma bizi darda...

Yine akşamlar düşüyor.
Elif kızım da üşüyor.
Taze can nasıl dayanır,
Boynu da yana düşüyor...

Çırpınıyorum şu karda,
Rabb’im koma bizi darda...

Öküzüm yolun açıyor.
Karları yana saçıyor.
Başka mermi taşıyanlar,
Civar köylere kaçıyor...

Yırtınıyorum şu karda,
Rabb’im koma bizi darda...

Öküzüm yükün taşıyor.
Son tepeyi de aşyor.
Bu yola nasıl dayandık,
Bunu görenler şaşyor...

Dayanıyorum şu karda,
Rabb’im koma bizi darda...

Kağnım kışlaya varıyor.
Elim Elif’im arıyor.
Elif’in cansız bedeni,
Kağnı üstünde duruyor...

Ağlıyorum şu karda,
Rabb’im koma bizi darda...

Kışlada asker duruyor.
Soğuk yüzüme vuruyor.
Dizlerim bağı çözüldü,
Şu ellerim de kuruyor...

Sürünüyorum şu karda.
Rabb’im koma bizi darda.

Uzakta itler ürüyor.
Kağnı beni sürüyor.
Gayri bizi gördüler,
Askerler beri yürüyor...

Direniyorum şu karda,
Rabb’im koma bizi darda...

Kağnım kışlaya giriyor.
Erler etrafım sarıyor.
Bu can; feda vatana,
Şerife canın veriyor...

Yığılıyorum şu karda,
Rabb’im koma Türk’ü darda...


.............................
.............................
.............................
.............................

.............................
.............................


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Mahmatlı "
17 Mart 2011 Perş. 01:37
K.Sinan/ Bahçelivler/ İst.
 

 

 

İNEBOLU ÇİLE DOLU

Oy burası İnebolu.
Kağnılar da mermi dolu.
Yine göründü oy anam,
Şu koca dağların yolu…

Oy anam! Yürürüm karda,
Mevlam komaz bizi darda…

Küre Dağı da yol vermez.
Ne geçit ne de bel vermez.
Bahtımız kara yazılmış,
Talih de bize el vermez…

Anam, uğraşırım karda,
Mevlam komaz bizi darda…

Yokuşta ağırdır yükler.
Yolumu tıkıyor bükler.
Cepheye cephane gerek,
Oy! Böyle demiş büyükler…

Anam tırmanırım karda,
Mevlam komaz bizi darda…

Yine esti Küre Boğazı.
Yaktı havanın ayazı.
Burda kışlar böyle geçer,
Tırnağıma indi sızı…

Anam, sızlanırım karda,
Mevlam komaz bizi darda…

Karlar çağıl çağıldı.
Herkes bir yana dağıldı.
Köyde geceleyenlere,
Kömüşlerden süt sağıldı…

Anam, dayanırım karda,
Mevlam komaz bizi darda…

Her yanda kar, tufan, boran.
Yok mu halimi bir soran,
Hava da iyice kesti,
Benim donarak duran…

Anam buyarım şu karda,
Mevlam komaz bizi darda…

Oy! Devrekani Düzü’ne.
Tipiler de vurur gözüme.
Açık hava da , ayaz da,
Oy! Soğuk işler özüme…

Anam titrerim şu karda,
Mevlam komaz bizi darda…


……………………………………….
……………………………………….
……………………………………….
……………………………………….

www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu ”
20 Mart 2011 Pazar 10:20
K.Sinan/Bahçelievler/İst.

  
ŞERİFE BACIMIZ ELİF KIZIMIZ

Ah! burası İnebolu.
Kağnılar da mermi dolu.
Gene göründü oy anam,
Şu koca dağların yolu…

Küre Dağı yol vermiyor.
Ne geçit ne bel vermiyor.
Bahtımız kara yazılmış,
Talih bize el vermiyor…

Şu Devrekani Düzü’ne.
Karlar savrulur gözüme.
Hem boran hem de ayaz da,
Ah! soğuk işler özüme…

Oy! sızı iner dizime,
Yanarım Elif kızıma…

Aman aman aman aman.
Şerife’min hali yaman…


İşte menzil Kastamonu...
Kesti şu havanın donu.

Vardık sana Kastamonu,
Geldi Şerife’min sonu...



Aman aman aman aman.
Şerife’min hali yaman…  



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu ”
21 Mart 2011 Pazar 21:21
K.Sinan/ Bahçelievler/ İst.

 

 

 

GARADAĞ GÖZELİ

Şu Merzimen Çayı* durgun akıyor. 
Akıp ucu da Fırat’a çıkıyor.
Garadağ’da öyle gözel gördüm ki,
Bakışları ne sineler yakıyor…

Garadağ’ın üstü otlu yayladır.
Varın sorun halin, acep hayledir.
Bir duruşu var ki, adam öldürür.
Yörüklerin bu gızları böyledir…

Garadağ'ın** şu dibi Yavuzeli.
Bu dilberler Nafi'yi etti deli.
Ya almalı ya da çekip gitmeli,
Söyleyin a dostlar böyle n'etmeli? ..



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
’Nafi Çağlar Mahmatlı’
22 Mart 2011 Salı 01:22
K.Sinan/Bahçelievler/İst.




* Merzimen Çayı ; Gaziantep Yavuzeli ilçesinde bir çay adı.
** Garadağ ; Fırat Nehri’nden Yavuzeli-Araban arasından batıya doğru uzanan
dağın adı.

 

 

 

ÇAMARDI'NDA BİR GÜZEL

Bir çukurda Çamardı*.
Köylü toprağın kardı.
Tarladaki güzelin,
Ateşi beni sardı…

Ne şirindi Çamardı.
Yaylası, düzü vardı.
Yari görmektir ahdım,
En gurna** yer dam ardı….



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“Nafi Çağlar Mahmatlı”
23 Mart 2011 Çarş.22:23
K.Sinan/Bahçelievler/İst.




*Çamardı ; Niğde’nin bir ilçesi.
** Gurna ; Etraftaki insanların fazla göremeyeceği biraz gizlice yer.

 

 

 

  TÜRKMEN DESTANI Türkmen’ em Men

 TÜRKMEN’EM MEN

Beşbin yıl; Samarra*, Ur**’da Türkmen’em.
Alemde çoh yerde, burda Türkmen’em.
Neçe dövletler gurdum men öz vetanımda,
Men ki; düşmüşem a dostlar, ur***da Türkmen’em…

Türkmen’em, men Türkmen’em, men Ur’da Türkmen’em…
Türkmen’em, men Türkmen’em, men burda Türkmen’em…

Gışlar olanda bu garda Türkmen’em.
Bir derbent, bir çuhur, darda Türkmen’em.
Gelen vurur, giden vurur, sürer istemez.
A dostlarım men bilmiyrem, harda Türkmen’em…

Türkmen’em, men Türkmen’em, men garda Türkmen’em…
Türkmen’em, men Türkmen’em, men harda Türkmen’em…

Mene bend gal’alar, surda Türkmen’em.
Nasıl sahap olag yurda Türkmen’em.
Dara düştügüm vahıtda yolunu veren,
Bir selamın salan öncü kurda, Türkmen’em…

Türkmen’em, men Türkmen’em, men surda Türkmen’em…
Türkmen’em, men Türkmen’em, men yurda Türkmen’em…

* Samarra ; Abbasiler döneminden kalma, Irak’ta bir il adı.
** Ur ; Sümerler döneminden kalma Irak’ta bir il adı.
*** Ur ; Eski Türkçe’de çukur, çukur yer.Ur-Ak (Irak).

www.nafiztancaglar.com
Batur Nafiz TANÇAĞLAR “ Nafi Çağlar Budunlu ”
24 Mart 2011 Prş. 18:18K.Sinan/Bahçelievler/İst.

 
 

 

 BOZDAĞ GÖZELİ

Bir ova, düzde Araban.
Ne hoş yaratmış yaradan.
Bir gözel geçti buradan…
Varın, çekilin aradan…



4 Nisan 2011 P.Tesi 11:44
Gazi Lis. 11 Fen/C /Bağcılar/İst.


Karadağ, Bozdağ’ı görür.
Yörüğün yoz*ları yörür.
Aha şu şaşkın gözlerim,
Deve çeken kızı görür…

Bu gece örüm**de yattım
Seherde uykumu attım.
Ben dilberi arar iken,
Yolakta sürüye çattım…

Karasu’dan geçmek zordur.
Deve de potuk***, hem tordur.
Böyle bir yari olmayan,
Yiğidin hayatı hordur…



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Mahmatlı ”
5 Nisan 2011 Salı 00:50
K.Sinan/Bahçalievler/İst.



* Yoz ; Sürü.
** Örüm ; Çobanın yazları, sürüsü ile birlikte dağda/merada yatması...
*** Potuk ; Deve yavrusu, küçük deve.

 

 

 

 KARAMANOĞLU MEHMET BEY BUYRUĞU


Türkçe konuşmazsa, meğer ki, kim nerde,
Ben Mehmet Bey! Güman bırakmam serde.
“Bundan gerü divan dergahda, her yerde,
Hükmü fermanımız iyice biline…”

Bu fermanım; Konya , Karaman İli’ne,
Her bir teba’m, sahip olacak diline.
Genişlesün, diğer beylerin eline,
“Hükmü fermanımız iyice biline…”

Buyruğum! Beyliğin her kızan, erine,
Türkçe konuşula, başka dil yerine,
Ulaşa dediğüm, boyun her birine,
“Hükmü fermanımız iyice biline…”

 

“Bundan gerü divan dergahda, her yerde,
Hükmü fermanımız iyice biline…”

 

www.nafiztancaglar.com
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu ”
19 Nisan 2011 Salı 01:19
Kocasinan/Bahçelievler/İst.

  

 

 

 YARBAY TOPAL OSMAN AĞIDI

Çok savaşlar verdim ben Balkanlar’da,
Çok yoldaş kaybettim ben al kanlarda,
Bana “Topal Osman” dediler orda,
Zaferin bedeli bu bol kanlarda…

Giresun, hey gidi şanlı Giresun,
Çıkıp şu dağlara, karşı durasun,
Bak yine bir bölük gavur hakladım,
Düşman da beni bu dağda arasun…

Seni zalim ana kara, Ankara,
Garip milletimin o bahtı kara,
Ben hata işledim dostlarım, lakin,
Dönemedim geri, artık kaç para…

Kuldur bu, bir hata yapa bir şaşa,
Zayi oldu gitti, o Şükrü Paşa,
Benim de mühletim dolmakta artık,
Öksüz, tek vatanım, bari sen yaşa…

Çok hizmetler verdim ben vatanıma,
Hiç kıymet vermedim ki şu canıma,
Cepheden cepheye koştum durmadan,
Leke getirmedim dostlar, şanıma…

Ben ki dostlar “Yarbay Topal Osman’ım”
Meğer etrafımda çokmuş düşmanım,
Şükrü Paşa’ma kıydım ben boş yere,
Kırılaydı elim, ben çok pişmanım…


www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR

“ Nafi Çağlar Budunlu ”
24 Mayıs 2011 Salı 20:40
Gözdağı/Pendik/İstanbul

 

  

 

 TOPAL OSMAN AĞA DESTANI

Topal Osman derler namı şanına…
Çok hizmetler verdi o, vatanına,
Cepheden cepheye koştu durmadan,
Hiç kıymet vermedi kendi canına,

Çok savaşlar verdi o Balkanlar’da,
Çok yoldaş kaybetti o al kanlarda,
O’na “Topal Osman” dediler orda,
Zaferin bedeli; bu bol kanlarda…

Doğuda, yürüdü Erzurum, Kars’a,
Durmadı saldırdı Ermeni, Rus’a
İstemedi hiç, bir arsa, bir parsa,
Hayatta girmedi dünyalık hırsa…

Bir sefer eyledi Kangal, Sivas’a,
Kendisine verdi, görevi yasa,
Bastırdı isyanı, hep basa basa,
Analarını da hep boğdu yasa…

Bu gün, kuzgun leşe, devlet te başa
Vurdu, kargısını, kılıcın taşa,
Canlar, bu dünyada kalası değil,
Topal Osman Ağa, namınla yaşa…

Giresun, hey gidi şanlı Giresun,
Çıkıp şu dağlara, karşı durasun,
Bak yine bir bölük gavur hakladı,
Düşman da oni bu dağda arasun…

“Baş il” oldu, ana kara, Ankara,
Sahipsiz milletin şu bahtı kara,
Neçeleri hançer vurdu bağrına,
Gelip te Osmanlar yarasın sara…

 

www.nafiztancaglar.com
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu ”
27 Mayıs 2011 Cuma 02:32
Kocasinan/Bahçelievler/İst.

 

 

 

 TOPAL OSMAN AĞA DESTANI

  Giresun, hey gidi şanlı Giresun,
Çıkıp şu dağlara karşı durasun,
Topal Osman, yine kırdı düşmanı,
Düşman da o’nu bu dağda arasın…

Yurdumun bağrında açılmış yara,
Garip milletimin şu bahtı kara,
Derdi memleketti Yarbay Osman’ın,
Şanına şahitlik etti Ankara

Kuzgun geldi leşe, iş düştü başa,
Vurdu kargısını, kılıcın taşa,
Vadi ses verdi, bir baştan bir başa,
Övgüler yolladı hey! Kemal Paşa…

Yaşa, yaşa Osman Ağa çok yaşa,
Sana imrenirdi, nice bey, paşa…



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu “
29 Mayıs 2011 Pazar 09:29
Kocasinan/Bahçelievler/İst.
 

 

 

 

 BİZE MARAŞLI DERLER
 

Arkada Nurhak Dağı,
Sağlamdır, yurda bağı,
Yiğittir, merttir sağı,
 

Bize Maraşlı derler,
Burda var neçe erler…
 

Önünde düz ovası,
Namustur tek davası,
Alperenler yuvası,
 

Bize Maraşlı derler,
Burda var neçe erler…
 

Hazır oldular cenge,
Yol vermediler Frenk’e,
Tastamam oldu denge,
 

Bize Maraşlı derler,
Burda var neçe erler…
 

Koymadılar mektebe,
Sürdüler tepe tepe,
Düşmedi güney cephe,
 

Bize Maraşlı derler,
Burda var neçe erler…
 

İmam okuyunca ezan,
Maraşlı kaldırdı kazan,
Ey gavur, verildi cezan,
 

Bize de Maraşlı derler,
Burda yaşar neçe erler...
 

www.nafiztancaglar.com
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
29 Mayıs 2011 Pazar 09:29
Kocasinan/Bahçelievler/istanbul

 

  

 

BİZE DE URFALİ DERLER

Büyüktür Harran Ovası,
Çok ta sıcaktır havası,
Eski çağların livası,

Bize de Urfali derler,
Buraya gelen de terler…

Karacadağ’da kış zordur,
Türkmenler’de hakir, hordur,
Poşileri, mavi, mordur,

Bize de Urfali derler,
Buraya gelen de terler…

Beğdili, Karakeçili,
Çadırları kıl, keçeli,
Sürüler, kara keçili,

Bize de Urfali derler,
Buraya gelen de terler…

Karahanlı, Kayı Boyu,
Tamamen Türkmen’dir soyu,
Arada yaparlar toyu,

Bize de Urfali derler,
Buraya gelen de terler…

Rışvan, Badıllı ve Döger,
Birlikte Frenk’i döger,
Mevlam da onları öger,

Bize de Urfali derler,
Buraya gelen de terler…

Kıvrımlı akar Fırat’ı,
Fransız’ın en doğu hattı,
Sonra düştü pis suratı,

Bize de Urfali derler,
Buraya gelen de terler…

www.nafiztancaglar.com

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu “
29 Mayıs 2011 Pazar 11:29
Yeşilköy/Bakırköy/İstanbul
 

 

 

 FISTIKLAR

Yer fıstığı, yer fıstığı.
Herkes ister yer fıstığı.
Harman zamanıdır hele,
Yerlere de ser fıstığı…

Hey ağam Antep fıstığı.
Herkes sever hep fıstığı.
Sergileri toplayıpta,
Çuvallara dep fıstığı…

Çam fıstığı, çam fıstığı.
Deme ona Şam fıstığı.
Allah ne güzel yaratmış,
Pilavlara tam fıstığı…



www.nafiztancaglar.com


Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Mahmatlı ”
29 Mayıs 2010 C.Tesi 18:27
Kocasinan/Bahçelievler/İst.

 

 

 

  BİZE MARAŞLI DERLER 

  İmam okuyunca ezan,
Maraşlı kaldırdı kazan,
Hücum edildi kala’ya,
Ey gavur, verildi cezan,
 

Bize de Maraşlı derler,
Burda yaşar neçe erler...
 

Hep hazır oldular cenge,
Yol vermediler o Frenk’e,
Düşman bayrağı inince,
Artık tamam oldu denge,
 

Bize de Maraşlı derler,
Burda yaşar neçe erler…
 

Hiç koymadılar mektebe,
Kovaladılar tepe tepe,
Maraşlı birlik olunca,
Verilmedi güney cephe,
 

Bize de Maraşlı derler,
Burda yaşar neçe erler…
 

www.nafiztancaglar.com
 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR
" Nafi Çağlar Budunlu "
5 Haziran 2011 Pazar 16:46
Kocasinan/Bahçelievler/istanbul

 

 

YALNIZ KURT BETER OLUR

Yalnız kurt ; tektir, yalnız yaşar.
Gün olur ki, feleği şaşar.
İş başa düştüğünde, kalkıp,
Neçe dağlar, tepeler aşar…

Yalnız kurt ; kimsesizdir, tektir.
İliğine kadar erkektir,
Gece, karanlık vadilerde,
Durmaz, yol alır, gözü pektir…

Yalnız kurt ; bilinmez, nerede ?
Bir çukurda, çayda, derede.
Bir kuytuda pusuda iken,
Parçalar avın, bir kerede…

Yalnız kurt ; diktir, asil yörür.
Kendi işini kendi görür.
Issız gecede, dağ başında,
Kaldırır başını böğürür…

Yalnız kurt ; çelik gibi serttir.
Sertliği de başına derttir.
Avını boğazdan yakalar,
Sırtından vurmaz, mert mi merttir…

Yalnız kurdun yüreği tunçtur.
Yeri hep uçurumdur, uçtur.
Bakışları uzakları deler,
İntikamı ise korkunçtur…

Yalnız kurt ; Nafiz Batur olur.
Gün gelir hali beter olur.
Başına bir hal geldiğinde,
Dumanlı dağlar yeter olur…




Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu ”
27 Ağustos 2011 C.Tesi 16:50
Kocasinan/Bahçelievler/İstanbul
 
 
 
YÜZ ÇEVİRMİŞ AKRABALARIM
 Akrabaların ettiği işi duydunuz mu ?
Yine bana yüz çevirmişle bu bayramda…
Elinizi o vicdanınıza koydunuz mu ?
Yine bana yüz çevirmişler  bu bayramda…
 
Akrabaların gittiği yolu gördünüz mü ?
Bana niye yaptıklarını hiç sordunuz mu?
Biriniz çıkıp karşılarına durdunuz mu ?
Yine bana yüz çevirmişler ramazanda…
 
Akrabaların ettiklerini bildiniz mi ?
Damla damla akan göz yaşımı sildiniz mi ?
Aç kaldıkça, önüme bir ekmek dildiniz mi ?
Yine yüz çevirmişler bayramda, şu kurbanda…
 
Akrabalar ! ettiklerinizle kaldınız mı ?
Beni tutup yerlerden yerlere çaldınız mı ?
Şu ömrümden nice yıllarımı aldınız mı ?
Yine yüz çevirmişler, boynum ipte, urganda…
 
Akrabalarım ! dünyalıklara daldınız mı ?
Nice dostlarla arama fitne saldınız mı ?
Yüreğimi yırtıp, sevgilerimi aldınız mı ?
Yüz çevirmişler, bedenim tabutta, seyranda…
 
 Nafi Çağlar MAHMATLI
“Batur Nafiz Tançağlar”
2 Eylül 2011 Cuma 12:12
Kocasinan/B.Evler/İstanbul
 
 
 
 
İŞTE BEN ÖLDÜM          
Başım garbiye, yönüm kabeye döndürdünüz mü ?
Bir fatiha ile ateşim söndürdünüz mü ?
Misafirlerim ağırlayıp, gönderdiniz mi ?
Artık hökmüm kalmadı, ne su da ne ayran da…

Yaşarken, bir acı mı olsun, dindirdiniz mi ?
Bedenimi derin çukura indirdiniz mi ?
Yaptıklarınız içinize sindirdiniz mi ?
Sustum artık, beni döven de bir, kayıran da…

Yaşarken, çorbama bir tutam tuz kattınız mı ?
Haberim alınca çok rahat yattınız mı ?
Üzerime topraklar, çakıllar attınız mı ?
Yatarım artık burda, şu öşürde kayranda…

Varlığımda, bir vurup, bir çekip ittiniz mi ?
Sela duyunca, sevindiniz mi, bittiniz mi ?
Beni çukurda, darda bırakıp gittiniz mi ?
Gayri gözlerim, bir dua da, söz buyuran da…



Nafi Çağlar MAHMATLI
“Batur Nafiz Tançağlar”
2 Eylül 2011 Cuma 12:42
Kocasinan/B.Evler/İstanbul
 
 
 
  
  
ERFELEK

Ah Erfelek, ah Erfelek!..
Gel de şurayı gör felek.
Burda acayip bir hal var,
Şeytan gelse olur melek

Ah Erfelek, ah Erfelek!..
Kimselerden olmaz kelek.
Ormanlar, kayalar, sular…
Gelip görmeyen kör felek…

Ah Erfelek, ah Erfelek !..
Suyuna bir ekmek dilek.
Seni niye yeni gördük?
Güzelliğin nerden bilek…



Batur Nafiz TANÇAĞLAR
“ Nafi Çağlar Budunlu ”
9 Eylül 2011 Cuma 09:09
Kocasinan/Bahçelievler/İst.
 
 
 
 
 BÖYLE ERKEK(!) LERİ


Şeklen erkek olup ;

Ona buna yaltaklık edenin,
Her fırsatta alçaklık edenin,

Erkek denmez adına...
Böylelerinin sürüsünü,
Kurban ederim sokaktaki! kadına...

Şekli erkek olup ;

Herkese dalkavukluk edenin,
Her yerde lavukluk edenin,

Erkek denmez adına...
Böylelerinin sürüsünü,
Kurban ederim sokaktaki! kadına...


 

 

 

BOZKÜRTLER’E İLK ÇAĞRI

“Ben Mezopotamyalıyım” dersin ve “Kuzey Irak”
Aklını başına topla keke*, bu fikri bırak,
Türk’ün dışındaki bütün soylar sana çok yırak,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün…
 

Kafkas’a döner, hem dersin ki “soyum İskit-Saka”
Türklüğü inkar edersin gözüme baka baka,
İsterim, bu saçmalık aklından silinip çıka,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün…
 

Hazar üstüne gitsen, İskit kolusun, “Kurani”,
Hazar altında, Türkistan’da; Gurlu’sun, “Gurani”,
“Sen Turan’sın” olamazsın, Süryani, Fars, Sorani,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün…
 

Sen desen de Mezopotamya, Horasan, Kafkas,
Kaçma aslından, çıkar saçma fikri, kenara as,
Silkin kendine gel, sonra anaların tutmasın yas,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün…
 

Aç tarihi, bak ake**, eyi belle, Gurlu’sun , Gur…
Gurlu’nun geldiği yeri oku, yazıyor Uygur…
Ur-Ak’a biz ad verdik,yurdumuzdu Samarra, Ur…
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün…
 

Sorarım keke, dügün, dernek, türkü…Nedir buke***?
Tanrı Dağı’ndan geldik, bu sözleri eke eke,
Bir gün, Turan ahfadı vurup dişlerini döke…
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün…
 

Kıtalar aşmış gelmiş, bizimle oynuyor gavur,
“Hüde’ye razi ola” o gavurun kıçına bir vur,
Ey Oğuz, Kürt vurmazsa, sen Kürt’e bir tokat savur,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün
 

Din kardeşine düşman olma…Budur beni yoran,
Lo sensin, Türk’e düşman gavura selam duran…
Ey “Ammimin oğlu”, bunu hoş karşılamaz Kur’an,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün
 

Ey Allah’ın inatçı, duymaz, aymaz ve saf kulu,
Sen sofisin, üzme nebiyi, Ey Turan’ın kolu,
Dahasını istersen, “yolumuz, Resulün yolu”,
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün
 

“Lov Gur”, bu dokuz dörtlük, sana “dokuz ışık” olsun.
“Gelin canlar yine bir olalım” bu da şık olsun.
Düşmanlar çatlasın, artık, buna alışık olsun.
Sen Boz Türk Soyu’sun keke, Bozkurt’sun ve Bozkürt’sün

 

Batur Nafiz Tançağlar

" Nafi Çağlar Budunlu "
23 Ekim 2008-Bahçelievler/İstanbul


* Keke ;
Uygurca’da erkek kardeş.
** Ake ;
Kırgızca’da erkek kardeş.
*** Buke ; Gelin ; Türk Lehçelerinin çoğunda halen kullanılır.

 

 



ŞEHİT HASAN AĞA *

Sefer emri ile düştü yollara,
Neçe yerden geçti, gitti çöllere,
Yedi gavur leşi baştan aştı da,,
Hasret kaldı, yardım eden ellere…

Hasan Ağa’m son nefeste yekindi,
Dediler ki, vakitlerden ikindi,
Yatıyordu, susuz yerde, yiğidim,
Çırpındı da son bir defa silkindi…

Nafi der ki; şad olasın Hasan Ağa,
Ne miraslar bıraktınız bu çağa,
Siz Yemen’de, canlarınız verdiniz,
Ulaşamaz gavur bu Karadağ’a…


Ağam, öz ağam, benim Hasan Ağa’m,
Varıp Yemen İli’ni basan ağam…

Ağam, öz ağam, benim Hasan Ağa’m,
Buralardan olmasın tasan ağam...





Nafi Çağlar MAHMATLI
“Batur Nafiz Tançağlar”
23 Ekim 2011 Pazar - 01:33
K.Sinan/Bahçelievler/İST.



* Şehit Hasan Ağa ; Dedem olup, Yemen şehididir.


www.nafiztancaglar.com

 

 

 

SÜRÜNÜN BÖKESİ

Sürünün Tekesi, Oymağın Bökesi…

 

Dik duruşluyum, bu sürüde eke benim.

Şükür, koyun değilim, koç ve teke benim.

Gördüm ki, şu oymakta kükreyen kalmamış,

Anladım ki, bu meydanda en böke benim…

 

Bizim illerde, bu dağlarda aka benim.

O yüreklere su taşıyan saka benim.

Bu sürüde boynuzu çamurlu danayım,

Sanmayın, miskin miskin yatan öke benim…

 

 

Batur Nafiz TANÇAĞLAR

“ Nafi Çağlar Budunlu “

29 Ekim 2011 Ct. 10:25

K.Sinan/B.Evler/ İST.

 

 

 

 

  

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam16
Toplam Ziyaret229100
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Saat
KIZIKLAR

KIZIKLAR

Bir birlik kuralım, adı “Kızıklar” olsun.
Derdimizi anlamayana yazıklar olsun.
Yıllardır bu işe baş koymuşuz,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Senelerce bir köşeye atılmışız.
Sanki bilerek bir kenara itilmişiz.
İçimizden bazıları var ki satılmışız,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Bilmediler bizim kaygılarımızı,
Sömürdüler saf duygularımızı.
Boşa saldılar hep, saygılarımızı,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Ey sömürgeci sen suçlusun !..
Biliyorum, aynı zamanda güçlüsün.
İçimizde, uzantılı, uçlusun,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Üstünüz başınız olsa da yırtık,
Kim kimin üstünü örtük?..
Soyumuz “güçlü” dür silkinin artık,
Sevdamızı anlamayana yazıklar olsun…

Ben Oğuz’un Kızık Boyu’ndan Nafi’yim.
Yurdumu, soyumu hep müdafiyim.
Boyumu
çözümlemeye kafiyim,
Bu sevdamı anlamayana yazıklar olsun…

www.nafiztancaglar.com
 

Nafi Çağlar KIZIKBEYİ